Geçtiğimiz
hafta
İsveç'te
Ikea'nın
merkezinin
yer aldığı
Alhmhult
kasabasında
Demokratik Tasarım Günleri'ne
katıldım. Form, fonksiyon,
kalite, sürdürülebilirlik
ve mümkün olan en düşük
fiyatı ifade eden demokratik
tasarım, her tasarım markasının
mottosu olmayı hak eden
bir kavram aslında. Ikea'nın
bu yıl üçüncüsünü yayınladığı
mobilya tasarımlarına yön
veren "life at home" (evde
yaşam) raporu da aynı günlerde
yayınlandı. Öne çıkan
maddeleri paylaşmak istiyorum:
Ev, artık fiziksel bir ortam
ve dört duvar olmaktan
çıkıyor; sokağa, mahalleye
taşıyor. 12 ülkede yapılan
araştırmaya katılanların yarısı
en sevdiklerinin yanlarında
olabildiği yeri ev olarak
kabul ediyor.
İnsanlar evde aile ve arkadaşlarıyla
sosyalleştikleri
kadar tek başlarına zaman geçirebilecekleri
"özel alanlar"
istediklerini
de belirtiyor.
Araştırmaya
katılanların
%25'i imkânı
varsa evde
bir saati yalnız
geçirmek
istiyor. Evde
kendisiyle
baş başa kalma
anı yaratmak,
yeni nesil
için farklı
bir alana
geçmeyi ifade
etmiyor.
Kulaklık,
kendini dış
etkilerden,
dış seslerden
yalıtma anlamına geliyor ve
aslında "Gürültüyü bir başka
gürültüyle bertaraf etmek"
ona kendisiyle baş başa kalmayı
getiriyor.
ŞEHİR İNSANI YUTUYOR
Bu yeni bir bilgi değil
elbette ama şehirde hayat,
çoğu zaman yalnızlığı da beraberinde
getiriyor. İnsanlar
daha iyi bir hayat için şehre
gelirken sevdiklerini geride
bırakıp sonuçta mutsuz
oluyorlar. Şehirde küçük ve
pahalı evlerde yaşamak, sık
sık taşınmak zorunda olmak,
komşularla ilişkileri de minimuma
indiriyor.
DUYULARIN EVLE İLİŞKİSİ
Beş duyumuz da evi algılayış
biçimimize etki ediyor.
Araştırmaya katılanların bir
kısmı evinin kendine has
bir sesi olduğunu belirtirken
%30'u evini belli bir yemekle,
bir lezzetle
ilişkilendiriyor.
Hemen
hemen tüm
katılımcılar
annelerinin
pişirdiği yemeği 'ev' olarak
tarif ediyor. Ev duygusunu
yaşayabilmek için yemek pişirdiğini
belirten de önemli
bir çoğunluk var.
HATIRALARA GİDEN YOL
Araştırmada insanların
%40'ı evinin özel bir kokusu
olduğunu belirtiyor. Ama
sorulduğunda kokuyu tarif
etmekte zorlanıyorlar. Koku
güven duygusu ve mahremiyet
hissini, kısaca ev duygusunu
yaratmakta en önemli
duyulardan biri. Ve hatıralarımıza
giden en güçlü kısa
yol olarak ifade ediliyor.
Dokunma duyusu da ev
hissini destekliyor. Nasıl
bir el sıkma, kucaklama
sevgi hormonu oksitosinin
salgılanmasını sağlıyorsa
yumuşacık bir kanepe, sarıp
sarmalayan bir battaniye de
aynı hissi yaratıyor.
Araştırmaya
katılanların
%24'ü iyi
bir internet
bağlantısının
evde sosyal
alanlar yaratmaktan
daha önemli
olduğunu
düşünüyor.
Ve insanların
%19'u
arkadaş, eş
dostla online
bağlantıda
olmanın
onları eve
çağırmaktan
daha önemli
olduğunu düşünüyor.
?BU YIL ÖNEMLİ YENİLİKLER DE VAR. İŞTE BAZILARI:
Ikea yeni sezonu için
Tom Dixon ve Danimarkalı
ünlü tasarım stüdyosu Hay
Design ile işbirliği yapmış.
Mağaza içinde kullanılan
mavi ve sarı çantalarda
da Hay Design dokunuşu var.
Tornavida ve alyan
anahtara gerek olmadan, kendi
kendini kilitleyen yeni bir
montaj sistemi geliyor.
Paris'te 'Pınar&Viola'
markası altında desen tasarımı
yapan Pınar Demirdağ ve
Hollandalı ortağı Viola Renate,
nazar boncuğunu anımsatan
gözler, mistik yaratıklarla
dolu gerçeküstü desenleriyle
nevresim takımı ve fincanlara
hayat vermiş. Çanta ve
tişört baskısı olarak da görülebilecek
olan desenleri 2017
Haziran'ına kadar beklemek
zorundayız.
Yenilik
Hayatı kolaylaştırın
Tupperware, farklı ölçülerdeki servis kapları, çerezlik ve salata kaşıklarından oluşan yeni setiyle hayatı kolaylaştırıyor. www.tupperware.com.tr
Trend
Hareket ve renk katın
Birkaç rengin uyum içinde bir araya geldiği mobilyalar yükselişte. Evinize hareket ve renk katmak için bu trendi takip edin. www.loda.com.tr