Son birkaç yıldır etrafınızda rengarenk iplerle sarılmış birbirinden farklı aksesuvarlar görmüyor musunuz siz de? Kulaklıklar, gözlük ipleri derken çanta askılarıyla bu renkli ipler trend haline geldi.
Derin Mermerci, Aylin Tahincioğlu ve Nedret Taciroğlu gibi cemiyet hayatının ünlü isimleri de bu iplere gönül verdi. Peki hiç merak ettiniz mi nereden çıktı bu ipler?
Markanın arkasında yer alan isimlerden biri Penti markasının kurucularından Jozef Kariyo'nun torunu İlan Karaso; diğeri ise Türkiye kiteboard ve freestyle kitesurf şampiyonlarından Nesligül Kocakıran Karaso. Kite yaparken tanışan, arkadaşlıkları aşka dönüşen bu iki genç ismin hiç akıllarında yokmuş bir marka yaratmak. Belki de bu yüzden bu kadar başarılı olmuşlar. 2014 yılı ekim ayında kurulan marka çanta aksesuvarları sayesinde bambaşka bir noktaya gelmiş durumda. Arap ülkelerinde yoğun ilgi gören bu marka bu kısa tarihinde 10 milyon lira kazanarak gerçekten büyük bir başarı hikayesine imza atmış durumda.
- İple sarılmış gündelik hayatta yanımızdan ayrılmayan eşyalar... Ve bu tasarımdan milyonlar kazanmak... Hiç aklınıza gelmiş miydi markanızın bu kadar başarılı olacağı?
- İlan Karaso: Yok tabii ki hayal edilebilir bir başarı değil bu. Ben bu işle ilgilenmeye başlamadan evvel 15 yıl kurumsal bir işte çalıştım. Aile şirketimiz Penti'deydim. Sonra bir şekilde kitesurf ile tanıştım. Çeşme'de kite'a başlayacağım gün hocam beni Nesligül ile tanıştırdı.
- Hemen bir aşk mı başladı?
- Nesligül Karaso: Yok aslında Penti bana şampiyonluklarda sponsor olur diye hayal etmiştim. Bu konu üzerine konuştuk ama gerisi gelmedi.
- İ.K: Aradan bir ay geçti geçmedi kitesurf için Akyaka'ya gittim. Kitesurf okulundaki eğitmenlerden biri de Nesligül çıktı. İlk olarak sponsorluk işini konuştuk ama bir haftalık arkadaşlığın ardından flört etmeye başladık. Bir aylık ilişkimizin sonunda benim bildiğim kurumsal hayatın dışında bambaşka bir hayat olduğunu fark ettim. Ve ben aile şirketinden ayrılma kararı aldım. Önce Filipinler'e, ardından Zanzibar'a gidip orada üç ay kaldık.
- Hepimizin hayal ettiği bir yaşam... Ama Türkiye ve iş yok hâlâ bu hikayede... Tasarım nasıl ortaya çıktı?
- N.K: Aslında bundan yaklaşık altı sene önce yaptım ilk tasarımı. Ama tamamen kendim için. Kitesurf için rüzgarın uygun olmasını bekliyordum plajda.
Oyalanmak için cep telefonumun kulaklığını rengarenk iplerle sarmaya başladım. Tamamen sarmam bir haftamı aldı. Herkes çok beğendi ama öyle kaldı tabii ki. Sonra, yıllar sonra bir kız arkadaşım çok ısrar ederek benden böyle sarılmış bir kulaklık istedi. Ve o kulaklıklı fotoğrafını Instagram'da paylaştı.
İnsanlar nereden aldığını sormaya başladı.
- İ.K: Nesligül'e "Madem herkes beğendi. Bunu iş olarak yapabilirsin" dedim. Markanın isim babası da oldum "Hep mutlusun. Markanın ismi de Happy-nes olsun" dedim.
- Böylece markalaşma serüveni başlıyor...
- N.K: İş deneyimim olmadığı için İlan'dan yardım istedim. Tam da aynı dönemde büyük bir butik zincirinde satın almada görevli bir arkadaşım Instagram'da bu ürünü görüp bizim için bir görüşme organize etti. Ancak hiçbir hazırlığımız yok tabii ki.
- İ.K: Hemen logo, üretim ve ambalaj üzerine çalışmaya başladık. Toplantı sonucunda bizden ürünleri konsinye olarak istedikleri için bu işte yer almamaya karar verdik. Ama tabii ki bir çalışma yapmış olduk. Artık ürünümüz satılabilir hale gelmişti. İlk önce bir alışveriş sitesinde satılmaya başladı ürünler. Siparişler gün geçtikçe arttı. Ve iş kurma planımız olmadan başladığımız bu sürprizli yol bizi bu noktaya kadar getirdi.
- 2014 yılında aslında son derece amatörce kurulan bu marka şu an ne durumda peki?
- İ.K: Yaklaşık üç yıl içinde 10 milyon TL kazanan bir firma olduk. Ayda 10 bin parça üretiyoruz. Ayda 400 kilo iplik tüketiyoruz.