Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Deprem, terör ve yas

Yasımız var. Acı çekmekten, ağlamaktan korkmayalım. Ama yasımızı yıkıcı öfkeye değil, yapıcı bir birlikteliğe dönüştürmek önemli

Bir toplantı için gittiğim Kanada'da, ikinci gün terör ve şehit haberleri geldi. Uzakta olunca, üzüntülü haberler daha ağır yaşanıyor. Haberleri okuyup, sabah erken saatte olan toplantıya gittiğimde, başka ülkelerden gelen hekimlerin de haberleri duyduğunu anladım. Üzüntülerini bildirirlerken, bir kez daha yasın paylaşılmasının gerekliğini hatırladım. Ülkeme dönüş uçağından indiğim anda ise ilk duyduğum haber deprem oldu. Hem deprem hem terör; nasıl önlenebilir, nasıl yaşanır, ruh sağlığımıza neler yapar gibi konularda örtüşüyor. Her ikisi de ülkece yas tutmamıza neden oluyor. Nasıl önleriz, olduğunda neler yapılmalı ve yas nasıl tutulmalı konularında ciddi sorunlarımız var. Önleyemediğimiz kesin, tedbir almadığımız da bir gerçek. Medyaya, sosyal medyaya, kişisel yazışmalara baktığımızda ise ne ortak yas tutmayı ne de travmalardan korunmayı bildiğimiz ortaya çıkıyor.

ÖNCE TERÖR
Terör birçok şekilde tarif edilebilir. Ben en basit tarifi yeğlerim: Terör bir anlamda yaratıcı kötülüktür ve teröristi yaratır. Araştırmalar insanların kötülüğe çok çabuk yönlendirilebileceğini göstermektedir. Terörist terörü, terör korku ve öfkeyi, bunlar da saldırganlığı ve başka türlü bir terörü yaratır. Terör eyleminin amacı, herhangi bir yer ve zamanda saldırma yeteneklerini göstererek, moral bozukluğunu bir araç ve hedef olarak kullanmaktır. Kurbanlar gerçek hedef değildir. Hedef korku, umutsuzluk ve güvensizlik yaratmaktır. Bu duygular, öfkeyi gerçek sahiplerine değil, temsili kişi ve yerlere, otoriteye yöneltmeye başlar. Terörizmin istediği de budur. Ülkede yöneticilere karşı bir hareket oluşturmak, güvensizlik yaratmak, kargaşa çıkarmak. Haberler ve sosyal medyada yazılanlar, bir kez daha amaçlarına erdiklerini gösteriyor. Şehitler nedeniyle oluşan yas, terör örgütünün temsil ettiğini idda ettiği bir etnik gruba ve otoriteye saldırıya dönüşmüş. Yani terör, yaratıcı kötülüğünü göstererek, yasımızı şekillendirmeye çalışıyor. Terörizmin dolaylı bir strateji olarak görülebileceğini söyleyen ABD'li tarihçi David Fromkin bir saptamada bulunmuştur: "Bu stratejide, kayıp ve kazanç terimleri sadece sizin teröristlere verdiğiniz karşılıklara göre belirlenir... Terörizm sadece, siz ona, teröristlerin sizlerden beklediği karşılığı verirseniz kazanır. Bunun anlamı şudur: Terörizmin kaderi sizin elinizde, teröristlerin değil." Yas tutmak insanca, ama yasımızı tutarken teröristlerin kazanmasına müsade etmeyelim. Hekim ve insan olarak, 1999 depreminden çok şey öğrendim. Hepimiz öğrendik. Korunmayı, tedbir almayı başaramadığımız kesin. Ama yaraları sarmayı öğrenmiş görünüyoruz. Aynı gün çocukların ve erişkinlerin ruh sağlıkları için hazırlanmış olan travma ekipleri Van'a gidebildi. Haberleşme, yardımlar hemen başladı. En az öğrenen, yine basın galiba. Hâlâ denetimsiz haberler vermeye, insanları korkutmaya, çaresiz hissettirmeye devam ediyorlar. Öğrenemediğimiz bir şey de organizasyon. Yardımların dağıtımı, öncelikler hâlâ belirsiz. Ve hâlâ terör gibi, deprem gibi felaketlerde ortaya çıkıp yaptıklarını basına anlatarak, kendi reklamını yapmaya çalışanlar var ve de hâlâ yas tutmayı başaramayıp, yardım etmeye çalışacakları yerde, anlamsız nedenler bulmaya, gereksiz ayrıntılarla uğraşmaya ve hep başkalarını suçlamaya çalışanlar...

VE YAS
Bireysel olarak hepimiz kayıplar yaşıyor ve yas tutuyoruz. Ama ülkenin tümünü etkileyen ve ortak yas tutulması gereken durumlar var. Kayıplar, öfke, korku, bunaltı, sıkıntı yaratır. Tüm bu sürece yas denir. Herkesin, her toplumun yas tutması, şekil, şiddet ve içerik olarak farklıdır. Ama yas tutmak gerekir. Yasa yönelik doğal tepkiler vardır. Kaybı engelleyemediğimiz için öfkelener, kendimizi suçlar ve üzülürüz. Üzüntümüz, bazen göz yaşlarımızda, bazen sadece bakışlarımızda dile gelir. Kaygılanırız; kaygımız biraz yalnız kalma korkusundandır, biraz da başka kayıplar olabileceğini anlamaktan. Bazen derin bir sessizlik olur yas. Ama toplumsal yas öfkeye dönüşürse, bu öfke bazı yerler tarafından bilinçli ya da bilinçsiz körüklenirse, yas olmaktan çıkıp terör haline gelir. Yasımız var. Acı çekmekten, ağlamaktan korkmayalım. Ama yasımızı yıkıcı bir öfkeye değil, yapıcı bir birlikteliğe dönüstürelim. Dönüştürelim ki, hem acıyı paylaşarak azaltmayı hem de kendimizi ve ülkemizi korumayı başarabilelim. O ülke ki 88 yıl önce bugün, köklerinin üstüne cumhuriyetini kurmayı başardı. Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA