Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Babalanmak yetmez!

Elimizdeki araştırmaya göre babaların yüzde 50’si çocuğunu hayatta hiç tuvalete götürmemiş, yüzde 35’i ise hiçbir okul etkinliğine gitmemiş. Yoksa Türkiye’de 0-10 yaş arası çocuğu olan babalar bile sandığımızın aksine ‘tırabzan babası’ mı?

Baba kelimesi size kendi babanızdan sonra ne çağrıştırıyor? Baba filmi ve Marlon Brando? Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz ve Oktay Kaynarca? Rahmetli Müslüm Gürses? Orhan Gencebay? Eski babacan fabrikatörlerden Hulusi Kentmen?
Atatürk? Demirel? Erdoğan?
Baba evi? Baba ocağı? Babadan kalma bir şeyler? Tatil yaklaşırken Babakale? Gündeme dair babalanmalar?
Genç babişlerle yaşlı pederler arasındaki farklar?
Babalar Günü arifesinde, elimizde bir araştırmanın sonuçları var. Türkiye'de Babalık Araştırması'nı yapan AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) babalığı şekillendirenlerin toplumların kültürel yapıları, kişilerin deneyimleri ve sosyal çevrelerine karşı tutumları olduğunu söylüyor ve babalarımız ne âlemde, gözümüzün önüne seriyor.
0-10 yaş arası çocuk sahibi olan erkekler bunlar. 51 ilden 3235 taneler. Ve memleketteki babalık halleri üstüne bir kere daha düşündürüyorlar.
Neden çocuk sahibi oldukları sorulduğunda, yüzde 92'nin cevabı:
"Çocukları çok sevdiğim için." Emin miyiz? Erkekliğin kanıtı, soyu devam ettirme telaşı, aile baskısı vs yok mu yani hiç?
Çocuğun bakımından birinci derecede kim sorumlu peki? Yüzde 91 "Eşim" diyor. Hadi bunu normal bulalım, geleneksel roller diyelim, geçelim. Ama nereye kadar? Babaların yüzde 50'sinin çocuğunu hiç ama hiçbir zaman tuvalete götürmediğini söylemesi de normal mi?

VAKİT AYIRDI DA NE YAPTI?
Bu durumda yüzde 36'nın hiç alt değiştirmemişliğine de şaşırmıyoruz herhalde. Yüzde 35 ise hiçbir zaman çocuklarının tırnaklarını kesmediğini söylüyor.
Bizimkilerden böyle taleplerimiz olabileceğini tahayyül bile edemezdik ama zamane babalarının daha farklı olmasını beklerdim şahsen. Daha başkaymış gibi görünüyorlar oturduğumuz yerden...
Sağlık önemli. Babaların yüzde 84'ü çocukları hastalandığı zaman onların yanında olduklarını ifade ediyor. Ama iş eğitime geldiğinde bir tembelleşme söz konusu. Babaların yüzde 35'i çocuklarının okul etkinliklerine hiç katılmadıklarını söylüyor.
Bunun ne kadar acıklı olduğunu göremiyorlar demek ki...
Evladını arkadaşlarının arasında mahzun koymak bir yana, kendilerini de olağanüstü öğretici ve eğlendirici bir tecrübeden yoksun bırakıyorlar. Yazık.
Adamların çocuklara ayırdığı ortalama zaman, günde 2 saat 20 dakika. Ama bu vakti ona ayırdığını sanıyor da, ne yapıyor? Yüzde 79'u televizyon seyrediyor. Yalnızca yüzde 50'si masal ve hikâyeler anlatıyor. Yüzde 57'si beraber kurmaca oyunlar oynamıyor.
Sokağa çıkıldığında da durum pek parlak değil. Babalar ve çocuklar en çok aile ziyaretine gidiyor birlikte. Olmadı AVM'ye...
Çocuklarıyla sinema ve tiyatroya giden babaların oranı sadece yüzde 30. Öz kızına tecavüz edenleri düşünüp 'Vay be! Yüzde 30 beraber sinemaya, tiyatroya gidiyor ha, bravo!' diye bardağı dolu tarafından mı görmeliyiz?

'BABAMIN ADI HIDIR' OLMASIN!
Geldik kurallara, sınırlara, ayarlara... 4-10 yaş aralığında çocuk sahipleri nasıl disipline ediyor onları? Cezalarda yüzde 33'le yasaklama başta geliyor. Yüzde 24'le sözel ve fiziksel şiddeti, yüzde 13'le fiziksel şiddet izliyor.
Çevirisi: Dayak.
Hafifçe vurmanın dövmek olmadığını düşünen bol... Neyse ki genç babaların çoğunluğu, kendi babalarından gördüğü şiddeti bugün bile unutamadığını söylüyor da, çocuklar ucuz yırtıyor!
"Babalığın 'güçle', 'sertlikle', 'eve ekmek getirmekle' değil; çocukla yakın ilişki kurmakla, gelişiminde sorumluluk üstlenmekle, sevgisini göstermekle, oyun oynamakla, güven vermekle özdeşleştiği babalık modelinin ülkemizde yer etmesi için çalıştığını" söyleyen AÇEV, 'ilgili baba' olmanın şartlarını da sayıyor; etkin iletişim kurma, ortak faaliyetlerde bulunma vs...
Bu şartları yerine getirmede, İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde yaşayan, kendini özellikle hafta sonları oyuncak etmekten çekinmeyen babalar sınıfı geçiyor elbette. Ama çuvallayan da çok... Görüyoruz ki kimi babalar da tırabzan babası! 'Babamın adı Hıdır, elimden gelen budur' diyip uzuyorlar!
Bazılarıysa daha da beter; baba değil adeta babaköş! Ki böyle anılmayı hiç ama hiç istemezler eminim, yakalandığı zaman kurtulmak için kuyruğunu bırakan bir tür kertenkele zira kendisi!
Babalık önemli mesele, hayati müessese... Babaköşlere bırakılamaz!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA