Suriye'nin kimyasal silah katliamından sonra dünya durumu idare etmeye çalışıyor. AB ülkeleri içindeki görüş ayrılıkları giderilemedi. ABD yeni bir Irak olur kaygısıyla adım atmıyor. Arap dünyası da içine kapanmış durumda. Çin ve Rusya ise Batı'yı suçlayarak Esad'ın arkasında duruyor. Dünya kamuoyu Suriye Devlet Başkanı Esad'ın çarşamba günü gerçekleştirdiği kimyasal saldırı hakkında sert açıklamalar yaparken Birleşmiş Milletler tarafından Suriye'de kimyasal silah kullanımını incelemek için Şam'a gönderilen heyet başkenti terk edemiyor. Uluslararası toplum, BM misyonunun bir an önce saldırının gerçekleştiği bölgelerde inceleme yapmasını ve delil toplamasını bekliyor. BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri Rusya ve Çin'in tutumları nedeniyle, Suriye yönetiminin onayı olmadan harekete geçme yetkisi bulunmayan inceleme heyeti, hem Esad'dan izin alamadığı için hem de bombardıman devam ettiği için bölgede incelemelerde bulunamıyor. Özellikle Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisi bulunan Rusya'nın Esad rejimine verdiği koşulsuz destek, Suriye konusunda BM'nin elini kolunu bağlıyor.
OBAMA: bÜYÜK BİR OLAY
ABD Başkanı Obama, ülkesinin Suriye'deki olaylarla ilgili çok önemli kararlar almanın eşiğinde bulunduğunu söyledi. CNN'nin "New Daily" adlı programında konuşan Obama, ABD'nin istikrarsız Ortadoğu bölgesi ve dünyanın diğer bölgeleri için "vazgeçilmez ülke" olma özelliğini koruduğunu belirtti. ABD'nin uzun vadedeki çıkarlarını düşünerek hareket edeceklerini belirten Obama, kimyasal katliamı da "büyük endişe yaratacak boyutta bir olay" olarak nitelendirdi. Birleşmiş Milletler'in daha etkin bir rol oynaması gerektiğini bildiren ABD başkanı, Suriye yönetimine de Gotta'da incelemeler yürütmek isteyen BM heyetine 'gerekli izinleri vermesi' çağrısında bulundu. Geçmişte yaşananlar göz önüne alındığında, Esad'ın kendileriyle iş birliği yapmasını beklemediğini dile getiren Obama "Suriye'deki iç savaş, hem kitle imha silahlarının yayılması hem de bölgedeki Amerikan üslerinin korunması açısından ABD'nin ulusal çıkarlarını ilgilendirmektedir" dedi.
"SURİYE HALKINA BORÇLUYUZ"
Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, Suriye'deki çatışmaya acilen siyasi bir çözüm bulunması gerektiğini belirterek, Amerikalı ve Rus yetkilileri sorumluluk almaya çağıran bir açıklamada bulundu. Ashton, uluslararası toplumu 'tek bir tavır almaya', 'etraflı bir soruşturma yürütülmesi için çaba göstermeye' ve 'Amerikan ve Rus dışişleri bakanları John Kerry ve Sergey Lavrov tarafından girişilen II. Cenevre Konferansı çizgisinde bir diplomatik süreç üzerinde ilerlemeye' davet etti. Açıklamasında "Artık şiddet sarmalına, terörizme ve giderek büyüyen mülteci akınına bir son vermemiz gerekiyor" cümlesine yer veren Ashton "Bu bizim acı çeken Suriye halkına borcumuzdur" dedi.
"TİMSAH GÖZYAŞINI BIRAKIN"
Fransa eski Dışişleri Bakanı Alain Juppe de kişisel blogundan yaptığı açıklamada "Timsah gözyaşlarından artık vazgeçmek gerek. Bu bizi sadece suça ortak eder" dedi. Juppe, uluslararası hukuka saygının diplomasilerin ana unsuru olduğunu belirttikten sonra "Fakat pozitif hukuktan daha ağır basan, yazılı olmayan hukuk kuralları da vardır. Suriye'de BM'nin önünü açmak gerekir. Suriye'de muhaliflere silah yardımı yapılmalıdır" dedi. BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi El Ahdar El İbrahimi, "Suriye, şu anda dünyadaki barış ve güvenlik için hiç şüphesiz en büyük tehdittir" dedi. Suriye'nin birçok şehrinde cuma namazı sonrasında yapılan gösterilerde "'Esad bizi kimyasal silahlarla yok ederken, Müslümanlar nerede?" sloganları atıldı.
KİMYASAL DELİLLERİ TOPLAMAK DOKTORLARA KALDI
Birleşmiş Milletler heyeti Gutta'daki katliamın delillerini toplamak için gerekli izinleri alamayınca, kimyasal silah kullanıldığına dair kanıtları toplamak da o bölgedeki doktorlara kaldı. Savaş doktorluğu konusunda uzmanlaşan Dr. Raphael Pitti, Europe 1 kanalına verdiği röportajda, delil toplama protokolünü Suriye'ye gönderdiklerini bildirdi. Pitti, Suriye'deki muhaliflere, kimyasal saldırılara maruz kalan cesetlerden kan, idrar ve saç örneği almaları ve bu örnekleri buzlukta saklamaları tavsiyesinde bulundu. "Görüntülerden anladığımız kadarıyla saldırılarda kimyasal silah kullanılmış" diyen Pitti, protokollere uygun toplanan örneklerin, haftalar geçse bile kimyasal silah kullanımını ispatlayabileceğini bildirdi. Öte yandan BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon bölgede detaylı, tarafsız ve hızlı bir soruşturma yapılmasını istedi. Genel sekreterin sözcüsü Eduardo Buey "Genel Sekreter, Suriye hükümetinden gecikmeden cevap bekliyor. Suriye'de insani yardım ihtiyacı çok büyük" dedi.
'Saldırıyı Esad'ın 155. Tugay'ı gerçekleştirdi'
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Genel Sekreteri Bedr Camus, Şam'ın banliyölerinden Doğu Guta'daki kimyasal silah saldırısının Esad güçlerine bağlı 155. Tugay'dan gerçekleştirildiğini açıkladı. Camus, dün İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında, Doğu Guta'daki saldırının ayrıntılarını, Esad ordusundan bir kişiden aldıklarını belirtti. Esad'ın Kadir Gecesi'nde her türlü yolun meşru olduğu yönündeki sözlerini hatırlatan Camus, şöyle konuştu: "10 Ağustos'ta Mısır üretimi 'Şahin-15' füzelerinin Suriye modeli ve İran'ın Zilzal füzeleri, 155. Tugay'ın bulunduğu Kalemun Dağı'na getirildi. 19 Ağustos'ta kimyasal başlık taşıma kapasitesi olan bu füzeler rampalara nakledildi. 20 Ağustos'ta şiddetli çatışmalar yaşandı. Gece yarısı bu bölgelere yapılan hava saldırıları durdu ve helikopterlerden kimyasal silah atılmaya başlandı."