İngiliz Guardian gazetesi, Çavuşoğlu'nun Kobani ve Suriye ile Irak'taki gelişmelerle ilgili kaleme aldığı makaleye yer verdi. "Türkiye'nin Kobani'ye yardım etmesine kim yardım edecek?" başlıklı makalesinde Çavuşoğlu, dünyanın tüm dikkatinin küçük bir kent olan Kobani'ye çevrildiğini, ancak Kobani'nin IŞİD'in ilk hedefi olmadığını belirtti.
IŞİD'in Suriye'deki Azaz'dan, Irak'taki Kerkük'e kadar birçok yeri hedef aldığını kaydeden Çavuşoğlu, "IŞİD'in Kobani'de Kürtleri hedef aldığı gibi Çobanbey'de Türkmenleri, Rakka'da, Deyr Ezzor'da ve Musul'da Arapları, Sincar'da Yezidileri ve Halep'te Hristiyanları hedef aldığını" hatırlattı.
Uzun Suriye sınırıyla Türkiye'de bu tehlikenin herhangi bir ülkeden daha çok hissedildiğini yazan Çavuşoğlu, "Komşularımızdaki aşırıcılık tehdidinin ortadan kalktığını görmek ulusal güvenlik konusudur. Bu çerçevede bize düşeni yapmaya hazırız, yapabiliriz ve yapmak istiyoruz. Sonuçta terörün verebileceği zararları çok iyi biliyoruz. Türkiye terörle mücadelede her zaman ön saflarda olacaktır, buna bu tehdit de dahildir" ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Türkiye'ye sığınmak isteyen ve Kobani'den gelen herkese sınırların açıldığını, Kobani'ye her türlü insani yardımın da yapıldığını kaydetti. Türkiye'nin uluslararası koalisyonla tam işbirliği içinde hareket ettiğini ifade eden Dışişleri Bakanı, "Kürt peşmerge güçlerinin Kobani'ye geçişlerini sağlıyoruz. Şehrin kurtarılması ve dolayısıyla bu şehrin sakinlerinin evlerine dönmeleri için katkı sağlamayı sürdüreceğiz" dedi.
- "REJİM DURDUKÇA SURİYE İSTİKRARLI BİR ÜLKE OLAMAZ"-
Etkili bir eylem için açık bir stratejinin ve durumun sonlandırılmasının önemine dikkati çeken Çavuşoğlu, makalede şu değerlendirmelere yer verdi:
"Herkes üzerine düşeni yapmaya hazır olmalı ve kimse sonuçlarını kendi göğüsleyecek şekilde yalnız bırakılmamalıdır. IŞİD daha büyük bir şeytanın ürünüdür. Sadece Suriye'deki istikrarsızlık değil, rejimin desteği terör gruplarının büyümesine yardımcı olmuştur. Suriye muhalefetini tahrip etmek niyetiyle rejim IŞİD'in koruyucusudur. Ancak Beşşar Esed'in planı geri tepmiştir. IŞİD, Irak'ta ele geçirdiği silahlarla kontrol dışı büyümüştür."
Çavuşoğlu, son üç haftadır Kobani'de yaklaşık 400 kişinin hayatını kaybettiğini, Suriye'de ise rejimin kendi halkına savaş ilan etmesinden bu yana 200 binden fazla kişinin öldüğünü hatırlattı. Rejimin kendi halkına karşı ağır silahlar, varil bombaları hatta kimyasal silahlar kullanmaktan çekinmediğini yazan Mevlüt Çavuşoğlu, rejim devam ettikçe Suriye'nin istikrarlı ve güvenli bir ülke olamayacağını vurguladı.
Suriye'de kararlı ve kapsamlı bir eylemin gerekliliğinin altını çizen Çavuşoğlu, uçuşa yasak bölge ile Suriye halkını korumak için güvenli bölgelerin oluşturulması gerektiğini bildirdi. Çavuşoğlu, "Bu olmadan mevcut tehditleri ortadan kaldırmak için yapılan herhangi bir operasyon yetersiz olacaktır" ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, Suriye rejiminin soruna askeri bir çözüm olmadığını anlamasının sağlanması gerektiğini kaydederek, rejimin 2012 Cenevre konferansında ortaya konan katılımcı ve gerçek bir siyasi değişimi sağlayacak ciddi müzakerelerde bulunması gerektiğini ifade etti.
- "FİİLİYATTA TAKDİR EDİLMEMİŞTİR" -
Irak'taki yeni hükümetin geçmiş hükümetin hatalarını tekrarlamaması ve mezhep ayrımcılığına son vermesi gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, makalesinin sonunda şu ifadelere yer verdi:
"Suriye ve Irak halklarının isteklerine özen göstermeye devam edeceğiz. Türkiye'nin yaptığı yardımın eşi benzeri görülmemiştir. Türkiye'ye gelen ve sığınan tüm etnik ve dini kökenlere ait Suriyelilerin sayısı artmaya devam ediyor. Bu rakam 2 milyona yaklaşıyor. Son birkaç haftadır Kobani'den 200 bin Suriyeli geldi. Bu yük sözlerle takdir edilmiştir ancak fiiliyatta edilmemiştir. Maliyeti 4 milyar dolara ulaşmıştır ve Türkiye BM gibi davranmaya devam edemez. Suriye'deki drama son vermek ve uçuşa yasak bölge için ortak sorumluluk zorunlu hale gelmiştir.
Bu tüm dünyanın karşı karşıya olduğu ciddi bir sorundur. Umursamazlığa son verilmesi gerekmektedir. Suriye ve Irak kaynaklı uluslararası barış ve güvenlik tehditleriyle baş etmeliyiz. Dünya, Suriye rejiminin uluslararası hukuk ve düzenle alay etmesine daha fazla izin vermemelidir. Tarih bu tip olaylarla yazılır. İyilik her zaman kötülüğe üstün gelir. Bunun için yardımcı olmalıyız."
