Fransa'da 30'a yakın yerel yönetimin uyguladığı tesettür mayosu olarak bilinen burkini yasağı, sadece Fransa'da değil; Avrupa ve Kuzey Amerika'da da eleştiri konusu oldu. Fransız Yüksek Mahkemesi'nin cuma günü aldığı "yasağın yasal olmadığı" yönündeki kararının ardından, yönetimlerin yasağı uygulamayı sürdürdüğü görüldü. Nice'te belediyeye ait bir sahil güvenlik botuyla sahile yanaşan erkek görevlinin tesettürlü iki kadının yanına gelerek uyardığı ve kadınların sahili terk ettiği görüntüler, Fransa kamuoyunda burkini tartışmasını alevlendirdi. İnsan hakları savunucuları ve sol görüşlü siyasetçiler yasağın insan hakları ihlali olduğunun altını çiziyor. Dünya basınıysa yasağı uygulamakta direnen Fransa'yı topa tutuyor. İspanya'daki El Pais, tesettürün terörle bağlantısının kurulmasına karşı çıkarak, "Burkini terör değildir" başlığı atarken, İngiltere'deki Daily Telegraph gazetesi, "Bu tartışmanın sonu nereye varacak? Rahibelerin denize girmesi de yasaklanacak mı?" yorumuyla tartışmayı genişletti. ABD merkezli Foreign Policy ve The New Yorker gibi yayın organları da yasağın insan haklarına aykırı olduğunu ifade eden makalelere imza attı. 2017 Cumhurbaşkanlığı seçimi adaylarından, sağ görüşlü Cumhuriyetçiler'den Nicolas Sarkozy ise, seçim kampanyasını "tesettür" üzerine kurdu. Sarkozy, seçilmesi halinde deniz ve havuzlardaki burkini yasağını uygulamakla kalmayıp, üniversitelerde de başörtüsü yasağı getireceği vaadinde bulundu. Merkez sağ adayı eski başbakan Alain Juppe bu konuda orta yol bulunabileceği belirterek, "Bölünmek yerine birleşelim" dedi.