Bugün sizlere bu satırları yazabilmeme vesile olan ve kısa bir süre önce aramızdan ayrılan sevgili babamı anlatmak istiyorum. Çünkü onun bana aşıladığı futbol sevgisi olmasaydı, ne bu satırları ne de sporun sosyolojik boyutunu yazıyor olurdım. Eskilerin deyişiyle 'tekne kazıntısı' olarak dünyaya gelen bir çocuğum ve babamla aramda tam 44 yaş fark vardı. Babamın bizlere sürekli olarak anlattığı
Metin Oktay öyküleri ile büyüdüm. Yün Mensucat Fabrikası'nda çalışan babam, rahmetli Metin Oktay'ın fabrika günlerinde nasıl antrenmanlar yaptığını ve daha sonra ne harikulade goller attığını söyledikten sonra onun gibisinin gelmeyeceğini anlatırdı. Çocukluğumun en özel hatıraları arasında Atatürk Stadyumu'nda oynanan milli maçlara sabahın erken saatlerinde halamın çocuklarını da yanımıza alıp hep birlikte gidişimiz ve saatlerce maç kuyruğunda bekleyişimiz yer alır. 1979 yılında Federal Almanya Milli Takımı'na karşı oynadığımız ve 0-0 berabere kaldığımız
Avrupa Kupası eleme maçında takım kaptanımız
Cemil Turan'ın kaçırdığı golün yanı sıra 1978 yılındaki Galatasaray'ın UEFA kupasında penaltıdan golünü atan
Fatih Terim'i de yine o dönemde izleme şansını babam sayesinde yakalamıştım.
AYRICALIKLI GİBİYDİM
Aramızdaki yaş farkına rağmen çocukluktan gençliğe adım attığım sıralarda babamla karşılıklı futbol oynama imkanını da yakaladığım için kendimi hep ayrıcalıklı hissetmiştim. Çünkü o yaştaki babaların çocukları ile futbol oynaması pek alışıldık bir durum değildi. Babamın futbol aşkını ömrünün son döneminde en küçük torunu olan oğlum Burhan'a da aşılamasına şahit oldum. Dede-torun birlikte her hafta sonu oynanan Galatasaray'ın karşılaşmalarında ortak duyguları yaşama imkanını yakaladılar, babamın oğluma
Metin Oktay'ı anlattığı görüntüleri sanki geleceği düşünerek kayıt etmiştim ve şimdi o görüntüleri tekrar tekrar izliyorum. Baba ile oğul arasındaki iletişimin her zaman sıkıntılı olduğunu söylerler Çünkü her iki erkek de kendi otoritelerini karşılarındakine kabul ettirmek için uğraşırlar. İlişkinin başında egemen olan baba iken bu ilerleyen yıllarda oğulun lehine döner ve onun da bir çocuğu olduğunda, özellikle de oğlu olursa bu ilişkinin mantığını daha iyi anlayıp, tekrar babası ile kurduğu ilişkiyi gözden geçirir. Ancak çoğu zaman bunun için çok geç kalınır, ben bu açıdan son derece şanslı bir insanım; aramızdaki yaş farkı çok fazla olmasına rağmen futbol ve gazete okumak üzerinden babamla ortak bir dili yakaladım. Hayatımda çalışmanın, insanlara değer vermenin, okumanın ve futbolun neden önemli olduğunu babamdan öğrendim.
Sevgili babacığım, bütün emeklerin için sana müteşekkirim. Zor günümde yanımda olup destek veren bütün dostlarıma tekrar teşekkür ederim.