Ben
salı günleri sabah yürüyüşümü yaptıktan ve duşumu aldıktan sonra mutlaka
Küçükköy Kapalı Pazaryeri'ne gider ve evimin ihtiyacı olan sebze ve meyveleri satın alırım. Geçenlerde gittiğimde, belediye zabıta ekiplerinin zeytinyağı satan tezgahlardan numune yağlar aldıklarını gördüm.
Denetim yapılması ve satıcılara nazik davranılması hoşuma gitti. Ertesi gün, benim de destek verdiğim
Şefkat Evleri toplantısında
Özgün Zeytinyağları'nın sahibi
Ahmet Sucu söz aldı. Toplantıya katılan
Küçükköy Belediye Başkanı
Mesut Ergin'e, pazar yerlerinde
"gösterdiği ilgiden ve sorumluluktan" dolayı teşekkür etti.
SONUÇ ÜZÜCÜ ÇIKTI
Toplantı sonrası
Ahmet Sucu'ya "Nedir bu teşekkür konusu" diye sordum.
Ayvalık Ticaret Odası Zeytinyağı Meslek Komitesi,
Küçükköy Belediyesi'ne
"Sizin pazar yerinde kötü ve sağlıksız zeytinyağı satılıyor" diye şikayette bulunmuş. Belediye Başkanı
Mesut Ergin de, ekibiyle birlikte hemen
"pazar yeri operasyonu" başlatmış. Sızma zeytinyağı sattığını söyleyen tezgahlardan, gıda kodeksine uygun şekilde numune yağlar toplanmış, ağızları mühürlenmiş ve
Ayvalık Ticaret Odası laboratuvarına teslim edilmiş.
Ayvalık Ticaret Odası yetkilileri de
"Şikayetçi olan biziz.
Bu numunelerin bizim laboratuvarda incelenmesi etik olmaz" diyerek, ağzı mühürlü numuneleri incelenmek üzere
Tariş'e göndermiş.
Dün sabah,
Özgün Zeytinyağları patronu
Ahmet Sucu, beni aradı ve
"Can Ağabey, maalesef Tariş'e gönderdiğimiz numunelerin dördü de bozuk yağ çıktı" dedi.
Tariş laboratuvarlarında yapılan incelemede alınan numunelerden üçü karışık çıkmış.
Saf sızma zeytinyağı olarak satılan üç numunede çiçek yağı, pamuk yağı vb gibi yağlar bulunmuş.
Dördüncü numune karışık değilmiş ama onun da asit dereceleri
"sızma yağ" özelliğini tutmuyormuş.
OLUMSUZLUKLAR
Yaz ve turizm sezonuyla beraber bizde de
"aksaklıklar" başlıyor.
Nedense kısa zamanda çok kar elde etmek için
"tehlikeli" yollara baş vuranlar bu mevsimde zirve yapıyor.
Daha geçen gün,
Bodrum'dan gelen haber canımı iyice sıkmıştı.
Bodrum'da ihbar üzerine harekete geçen polis ekipleri, bir
TIR'ı durdurarak aramışlar.
TIR'da aralarında at ve domuz eti de bulunan
1 ton kaçak et ele geçirilmiş. İşin en acı yanı da etlerin
"otel ve restaurantlara" satılmak üzere paketlendiği ortaya çıkmış.
Böyle haberler gelince gerçekten fena oluyorum iki yıl önce yine
Bodrum'da
"kaçak içki" felaketi yaşamıştık. Sahte içki nedeniyle
5 Rus turist rehber hayatını kaybetmişti. Aynı operasyonda
350'den fazla sahte içki ele geçirilmişti.
Hepimiz ne kadar etkilenmiştik hatırlarsınız.
"Aman büyük marketlerden alış veriş yapalım, onlar böyle işlere heveslenmez, sahte içki satmaz" diye birbirimizi uyarırdık. Bu
"korku" o kadar ileri gitmişti ki, bir doktor arkadaşım, evine götürdüğü içkinin çeşidini bile değiştirmiş,
"kaçakçılar yapmaz" diye, daha az satılan ve daha pahalı olan bir başka içkiyi tercih etmişti.
KAÇAK TATLIMIZ
Daha onun etkisini üzerimizden atamadan bu kez kaçak et ve hatta tatlılar ortaya çıktı.
"Kaçak at eti, domuz eti neyse de kaçak tatlı nasıl olur" demeyin. Onu ben demiyorum,
Kayseri Lokantacılar ve Pastacılar Odası Başkanı
Hayrettin Köse söylüyor.
Köse, Ramazan ayında artan tatlı talebini karşılamak üzere açılan merdiven altı üreticilere karşı
"uyarılarda" bulunuyor ve
"Tatlı piyasasında talebin yoğunluğuna bağlı olarak sağlıksız şartlarda bir binanın bodrum katında veya bir mahallede tuttuğu dükkanda, sağlıksız ve kayıtsız üretilen tatlılar milleti zehirliyor" diyor.
Et pahalı, içki pahalı, tatlı pahalı olunca aradaki farktan yararlanmak isteyen
"kaçakçıların" sayısının artması mümkün.
"Kar yüksek, ceza düşük" olunca, gözünü karartan, kaçak içki de üretiyor, kaçak mazot da getiriyor. Kaçak tatlı bile yapıyor. Önemli olan denetimleri eksiksiz yapmak.
Küçükköy Belediyesi'nin,
Bodrum polisinin
Kayserili başkanın yaptığı gibi, işi ucundan değil; sağlam göğüslemek ve gereğini yapmak.
Dikkatli olalım ve sağlıklı yaşayalım.