Oruç, Farsça "
ruze" kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Arapçası "
savm" ve "
sıyam"dır. Savm kelimesi, "
bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak, engellemek" anlamlarına gelir. Hicretten birbuçuk sene sonra Şaban ayında, Bakara Suresi'nin 183. ayetinin inmesi ile farz kılınmıştır. Ayet-i kerimede, "Ey iman edenler! Oruç, kötülüklerden korunmanız için, sizden öncekilere olduğu gibi, size de farz kılındı." buyurulmaktadır. Ayet-i kerimede oruç ibadetinin gerekçesi açıkça "kötülüklerden korunmak" olarak belirtilmiştir. Peki bu
kötülükler nelerdir? İsterseniz bunları tek tek tespit etmeye çalışalım. Kötülüklerin en kötüsü nedir?
Allah'ımızı unutmak değil mi? Dünyanın albenisine kapılıp yaradanını unutan bir insanın başına bundan daha büyük bir kötülük gelebilir mi? Gelemez değil mi? Çünkü, bu
dünya hayatı gelip geçici. Her ne kadar hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşasak da bu dünyadaki günlerimiz, hatta nefeslerimiz bile sayılı. Önemli olan bu sayılı günleri ve nefesleri Allah yolunda harcayabilmek. Bunu yapamadığımız zaman bizim için her şey bitmiş olacak. Orucun en büyük hikmeti bizi bu büyük tehlikeden korumasıdır.
SAĞLIĞIMIZA FAYDALI
Oruç bizi ni'mete nankörlük etmekten korumaktadır. Yüce Rabbimizin sayısız ni'metinin farkına oruç sayesine varmaktayız. Mesala suyu düşünelim. Yıl içinde farkına bile varmıyoruz. Neden? Çünkü her an elimizin altında. İstediğimiz zaman istediğimiz kadar kana kana içiyoruz. Ancak Ramazan'da
bir bardak suya hasret kalıyoruz. Akşam iftarda elimiz ilk önce suya gidiyor. Su içmeden kendimize gelemiyoruz. Oruç ruhumuzu manevi zehirlerden korumaktadır. Manevî zehirler nelerdir? Günahlar. Yapılan araştırmalar, Ramazan ayında içki tüketimi başta olmak üzere, diğer bütün kötü alışkanlıklar ve suçlarda büyük bir azalma olduğunu göstermektedir. Bu da, Sevgili Peygamberimizin "
Oruç bir kalkandır"(Buhari,Savm,9) sözü- nü haklı çıkarmakta, bizi günahlara karşı korumaktadır. Oruç bizi maddî zehirlerden de korumaktadır. Yıl içinde dengesiz beslenme sonucu yıpranan bedenimiz, farkına varmadan bir çöp sepetine çevirdiğimiz midemiz, oruç sayesinde dinlenme ve kendini yenileme fırsatını bulmaktadır. Orucun beden ve ruh sağlığımıza katkıları saymakla bitmez. Yapılan araştırmalar, orucun
kalp ve damar hastalıklarından bazı böbrek rahatsızlıklarına kadar birçok hastalığın tedavisinde çok başarılı neticeler verdiğini göstermektedir. Kıymetli okuyucularım, orucun bize kazandırdığı maddî ve manevî faydalar saymakla bitmez. Buna sevinmeliyiz. Ancak, diğer ibadetlerde durum hiç iç açıcı değil. Milletimizin dini bilgisini, bilincini ve duygusunu en üst seviyelere çıkarmak için çaba harcamak, bizim hem dini, hem de
milli görevimizdir. Her iki dünyadaki selametimiz de harcayacağımız bu çabaya bağlıdır.Yazımıza bir hadis-i şerifle nokta koyalım: "Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki; oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur; Allah der ki: Ağzı kokan şu kul şehvetini, yemesini, içmesini benim için terkediyor. Madem ki sırf benim için oruç turmuş, o orucun ecrini ben veririm." (Buhârî, Savm, 9)
