Avrupalı'nın ve Amerikalı'nın 'kafasındaki Türkiye' malum.
Savaş, korku ve gelişmemişlikten başka pek bir şey yok onlara göre bu topraklarda. Bir de olmayan fesimizi, çöllerimizi ve hayvanat bahçelerinde görebildiğimiz develerimizi de unutmamalıyız!.. Prof. Dr.
Mustafa Güneş Hocam, düşündüren bir anısını paylaştı benimle. Bir süre önce ABD'den çok önemli akademisyenleri ağırlamış. Beyaz Saray'a da danışmanlık yapan zat-ı muhteremler, İzmir'den Manisa'ya giderken dayanamayıp sormuş: "Çöl nerede, hani develer?.." Gediz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Mustafa Hocam, "Yahu ne çölü, burası Arabistan mı!" demiş büyük bir şaşkınlıkla ve gerçek Türkiye'yi anlatmış.
Obama'ya akıl veren bilim adamlarının kafasındaki Türkiye'ye bakın hele!..
TÜRKİYE VE KABİLE
Geçenlerde bir Fransız kanalında da İzmir'i ekrana getirdiler. Ekrandaki o yerin İzmir olduğunu anlamakta
doğma büyüme İzmirliler bile zorlanır. Sağ olsunlar, sıkı araştırıp aradıklarını bulmuşlar! Fonda dramatik Hint müziğiyle, gecekondu sokakları ve yokluk gösterildi sadece. Sanki İzmir yalnız bunlardan ibaretmiş gibi!.. BBC'de de
"Kabile Eşleri" adlı program var, dönüp dolaştırıp yayınlıyorlar. "İngiliz kadınlar, dünyanın en ücra köşelerine gidip bir ay yaşıyor" deniyor tanıtım yazısında. Bu isme bakıp, açıklamayı da okuyunca insanın aklına Afrika falan geliyor. Ama bizim aklımıza gelmeyen İngiliz'in aklına geliyor, bir bölümü de Türkiye'de geçiyor. Bir İngiliz genç kız, Toroslar'da keçi sürüleriyle yayla yayla gezen göçebe aileye konuk olmuş. Kıl çadırda 7 kişi yaşıyor. 2 eşli adam tüm gün yan gelip yatarken, kadınlar sabah erkenden gece geç saate kadar durmak ve yorulmak bilmeden çalışıyor. İngiliz kız, bir erkeğin nasıl 2 eşli olabileceğini, kadınların nasıl böyle bastırılabildiğini ve sağlıksız koşullarda nasıl yaşanabildiğini sorgulayıp duruyor program boyunca. Arap müzikleriyle süslenen o programı izleyen bir yabancının, Türkiye'yi nasıl bir ülke olarak göreceğini anlatmaya gerek yok. Gereken ne varsa fazlasıyla yaptılar, yapıyorlar da!..
KAFAYA YERLEŞEN
Türkiye'deki olumsuzlukları adeta
cımbızla çekip, bu ülke sadece bunlardan ibaretmiş gibi göstermenin ne kadar iyi niyetli olduğu ortada! Psikolojide algıda seçicilik var ya, yaptıkları işte tam da bu. Bu kavrama göre, ihtiyaçlar, istekler, beklentiler ve önyargılar algıyı etkiler. Kafanızda ne varsa onu görürsünüz, ona ilgi duyarsanız. Avrupalı'nın, Amerikalı'nın yaptığı işte tam da bu. Hala komplekslerinden,
bağnaz körlükten kurtulamadılar. Bu arada... Bizim TV kanallarındaki gezi ve belgesel programlarında ise Avrupa'nın, Amerika'nın
en güzel yerleri ekrana getirilir. Bu da bizim farkımız herhalde!..