Öyle bir gençlik geliyor ki...
Bilgili, bilinçli,
hem zihinleri hem gönülleri aydınlık. Akıl ve vicdan harmonisi vücut bulmuş, genç dimağları ile kalplerinde.
Geçmişine bağlı ama geçmişin tutsağı değil, maneviyatına sımsıkı sarılı ama bu dünyayı anlamasına mani değil. Kalıpların kör kapanlarına takılıp kalmayan, düne ve bugüne bakıp geleceği okumaya çalışan, hepsi bir yana düşünüp anlamanın yollarını arayan bir gençlik.
Şöyle etrafımızda göz gezdirince hep
olumsuz örneklerin gözümüze takılıp kaldığına itibar etmeyin. Kampüslere açılın...
Üniversitelerin amfilerini, dersliklerini, laboratuvarlarını, kütüphanelerini seyreyleyin. Manzaranın şahaneliğine kapılıp,
geleceğin emin ellerde olduğunu göreceksiniz, sokak sizi yanıltmasın.
Bendeniz içindeyim, onlarla beraberim. İzmirimizdeki birbirinden değerli üniversitelerimizin aydınlık ocaklarında pişen gençleri yakından görmekteyim.
Ne mutlu ki gazetecilik serüvenimin 3'üncü 10 yılının başlarını bir bilim yuvasının, Gediz Üniversitesi'nin parçası olarak eda etmekteyim. Ne cevherler, ne değerler var; pırıl pırıl, ışıl ışıl.
DOĞMAMIŞLAR UNUTMADI
Kimi laboratuvarda çalışıyor, "Bizim neden çığır açacak bir buluşumuz bile yok" diyenlerin yüreğine su serpmek için akıl teri döküyor. Kimi bilgisayarının başında proje üretiyor, öğrendiklerinden fikirler geliştirip yeniliklere imza atmanın peşini kovalıyor.
Kimi kütüpheneden çıkmıyor, elinden kitap düşürmüyor; okuyor, soruyor, sorguluyor.
Kimi arkadaşlarıyla el ele, omuz omuza verip kurdukları kulüplerde etkinlik üstüne etkinlik yapıyor; gün geliyor ihtiyaç sahiplerine yardım topluyor, gün geliyor sahneye çıkıp bizi biz yapan değerleri yaşatıyor.
İşte bir örnek...
26 Şubat,
Hocalı katliamının 22'nci yıldönümüydü.
Dağlık Karabağ'daki Azeriler'in Ermeniler tarafından katledildiği, yerinden ve yurdundan koparıldığı 1992'deki o soykırımı acaba kaçımız hatırladı?
O tarihte daha doğmamış gençlik ise unutmadı. Üniversitelerde Hocalı katliamı için etkinlikler gerçekleştirildi, topluma mesajlar verildi.
Bunlardan birine tanıklık ettim,
Gediz Üniversitesi Türk Dünyası Topluluğu üyesi öğrenciler düzenlemişti.
Önce sergi açtılar, o trajediyi bugüne taşıdılar. Davet ettikleri Ege Üniversitesi'nden Dr.
Bahadır Bumin Özarslan'a mikrofonu verdiler sonra, pürdikkat dinlediler. Öğrendiler, öğrettiler; ders çıkardılar, ders verdiler. Öyle bir gençlik geliyor ki, daha dünyaya gelmedikleri tarihte olup bitenlere bile duyarlı, kör gözleri açacak kadar bilinçli ve kararlı. Onları gördükçe içim ferahlıyor, gelecek umutlarım artıyor. Öyle bir gençlik geliyor ki... "Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafa etmektir" diyen
Atasını anlayan ve O'nu yaşatan bir gençlik... Ey Türk gençliği, yolunuz açık, milletimizin geleceği aydınlık olsun...
