Başlığı okuyunca "Kentin akıllısı nasıl olur!" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Aklı kıt yerleşim yerlerinde yaşamaya alıştığımız için akıllısının olacağını kabulde zorlanabiliyoruz. Bir fıkra ile konuya girelim. Vaktiyle bir askeri birlikte yemek pişirmek için bir tane kazan, bu kazanı yıkamak için de deterjan kıtlığı varmış. Pilav, kuru fasulye, hoşaf da aynı kazanda piştiği için kazanın yağ bulaşığı hoşafa da geçermiş. Erler kırsaldan geldiği için hoşafı yağlı olarak kabullenmişler. Daha sonra göreve gelen yeni komutan yağlı hoşafı görünce bulaşıkçıya "Hoşafı pişirmeden önce kazanı iyice yıkayacaksın" emrini vermiş. Erler yağsız hoşafı görünce yeni komutanın hoşaftan yağı esirgediği düşüncesiyle "Hoşafın yağı kesildi" diye protestoya başlamışlar. İşte, bizler de aklı kıt yerleşim yerlerinde yaşadığımız için "akıllı kent"in ne olduğunu algılamakta zorlanabiliriz.
KENT BİLGİ SİSTEMLERİ
Aslında akıllı kent yönetiminin ne olduğu "Danışan dağdan yolunu aşırtmış, danışmayan düz yolda yolunu şaşırmış" deyiminin içeriğinde bulunmaktadır. Bir belediye yönetiminin "Ben bilirim, ben yaparım" bencilliği yerine, kentte yaşayanların önerileri alındığında İzmir için dört milyon nüfusuna karşılık
dört milyon belediye başkanı kenti yönetiyor anlamını taşır. Hatırlar mısınız, önceki yazılarımdan birinde, önceki dönemde biri öğrencim, öteki arkadaşım olan iki belediye başkanını seçilmiş olmaları sebebiyle ve 4-5 kez teşebbüs etmeme rağmen, telefonla kutlayamadığımı,
özel kalemden öteye geçemediğimi yazmıştım. İşte kentte yaşayanların bilgilerinin alınmasına KBS, yani Kent Bilgi Sistemleri denilmektedir. Böylece kentin ekonomik, sosyal, kültürel, yönetim ve öteki hizmetleri en iyi ve en uygun biçimde gerçekleştirilebilmektedir. Kısa bir süre önce sonuçlanan yerel yönetimler seçimlerinde Ak Parti Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sayın
Binalı Yıldırım'ın projeleri arasında akıllı telefon ile ulaşılabilinecek olan "Bir fikrim var" ve körfezde yer alacak olan dijital Hayat Adası Platformu Kent Bilgi Sistemi akıllı kentin ortak yönetiminin omurgasını oluşturacaktı. Seçimden sonra bazı yeni başkanların makam odasının kapısını söktürmesi, onun halka gitmesini değil, halkın onun huzuruna gelmesini sağlayacaktır. Eğer, sunulacak hizmetler ortak düşünce ve kararın sonucuysalar, halk verilen hizmetleri yadırgamaz, kullanımda katılım ve kolaylıklar sağlanır. Bir örnek vereceğim. Bazı büyük binalarda, dört kanatlı bir döner cam kapı vardır. Hatta bu kapı girecek veya çıkacak birisini algıladığı zaman kendiliğinden dönmeye başlar. Bu kapıyı ilk kez görmüş olanlardan iki kişinin aynı kanat içine girdiği için yürümekte zorlandığını görmüşsünüzdür.
SİZİ DÜŞÜNEN KENTLER
Akıllı kentin enerji haritası vardır. Bu haritaya göre kentin çeşitli yerlerine yerleştirilen sensörler
nerede, ne kadar enerji tüketildiğini ölçerek enerji dağılımında denge sağlar. Yalıtımlı duvarlar ısıtma ve soğutmada tasarruf sağlayarak karbon gazı salınımını en aza indirir. Trafik lambaları trafiğin yoğunluğına göre
otomatik ayarlandığından yığılmaları, beklemeleri azaltır. Çöpler vahşi toplanma yerine ayrıştırmalı toplandığı gibi, enerji üretiminde kullanılır. Ulaşım toplu taşıma ile sağlanıp, duraklarda taşıtın geliş anı hatta doluluk oranı bekleyenlere bildirilir. Yaşlıların ve engellilerin evde bakımlarına ileri teknoloji ile yardımcı olunur. Yerlisi, yabancısı yardım almadan gideceği yeri bulabilir vb. Özetle, akıllı kentler siz düşünmeden sizi düşünen kentlerdir. Kentlerimiz saydıklarım ve benzerleri düşünülmeden geliştirildiği için akıllı haline getirilmesi zordur. Ama "Zararın neresinden dönülürse kardır" hesabı dönüştürülebileceklerin uyumunun sağlanması yanında yeniler ve özellikle kentsel dönüşüme uğratılacaklar "akıllı kent" esasına göre düzenlenirse
akıllılığa kapı açılmış olur. Yoksa "Böyle gelmiş, böyle gider" tarzı bu günkü sıkıntılarla yaşamayı sürekli kılar. Başlangıçta anlattığım gibi, yağlı hoşafa alışmış olanlar da "Bizim aklımız bize yeter. Kentin aklına ihtiyacımız yok" diyebilirler. Haftaya devam edelim.