Başka bir deyişle, tanımlama belli bir çerçevenin içinde işleyen bir biçimin getirdiği anlayış biçimidir. Kültür için herkesin kabul edebileceği bir tanımlama yapmak neredeyse imkansızdır. Ancak kültür kavramına yönelik bazı tanımlamalardan yararlanılabilir.
Kültür kelimesinin kökenine baktığımızda Latince "cultura" kavramından geldiği görülür. (GÜVENÇ : 1991, s.12) İlk zamanlarda kültür kavramı bir şeyi ekip yetiştirme ve ya bakma sürecine verilen bir ad olmasına karşın zaman içinde, çeşitli toplum ve topluluklarda ve değişik kişilerce farklı anlamlarda kullanıldı.
Başlangıçta kültürün en yaygın kullanıldığı yer Antropoloji'dir. Daha sonra kültürü anlamada ve anlatmada çeşitli yollar denense de sosyolojik olarak kültürü "bir sosyal grubun yaşam şekli" diye tanımlayabiliriz. Kültür kavramı bilgi, inanç, sanat, gelenek, görenek, hukuk ve her türlü alışkanlıkları içine alır. Siegelaub'a göre kültür; "tarihsel olarak saptanmış bir grup ve ya sınıfın kendi maddi ve sosyal varlığını yaratma, yeniden üretme ve gelişmedeki kendine özgü yoludur."(TOMLİNSON : 1999, s.25) Bu tanımdan yola çıkarak yaratma yolunun belli bir maddi üretimi ve/veya biçimini kapsamadığını, aynı zamanda bilinçli ya da bilinçsiz oluşturulan/edinilen inançların, değerlerin, hislerin, jestlerin, fikirlerin , dil gibi unsurların bir araya gelerek kültürü oluşturduğunu söylemek mümkündür. Kültür konusunda kendisine sıkça atıfta bulunulan Tylor da benzer bir yaklaşımla, kültürü ; "insanın toplumsal bir birey olarak edindiği, bilgi, inanç, sanat, hukuk, gelenek, diğer yetenek ve adetlerinin hepsinin oluşturduğu bir bütün" (İRVAN : 1997, s.34) olarak tanımlar.