Altı küçük piyanist sahnede
Piyanist Birsen Ulucan, dört yıl önce, üstelik yetenek ve kulak sınavına tabi tutmadan özel ders vermeye başladığı çocukların anne babalarıyla da bir aile gibi olacaklarını, evlerde bir yandan konser verilirken bir yandan da sıcak sohbetlerin yapıldığı zevkli saatler geçireceklerini, hatta minik öğrencilerinin bir gün konser vereceğini hayal etmiş olmalı... Çünkü bugün artık geldikleri noktada Ulucan ve altı öğrencisiyle anne babaları büyük bir aile haline gelmiş durumda. Bu süre içinde bazı okullarda konser veren çocukları 15 Şubat Pazartesi günü de Kadıköy Süreyya Operası'nda fuaye konserleri kapsamında dinleyeceğiz. Saat 18.00'de başlayacak bu ücretsiz konserde öğrenciler Bach'tan Chopin'e, Çaykovski'den Mendelsshon'a kadar birçok klasik müzik bestecisinin eserlerini çalacak. Ege Narter (10), İdil Eker (11), İzem Gürer (10), İlayda Piyale (13), Bilge (11) ve Ceren (13) Ekşi'den oluşan 'Piyano Sınıfı' öğrencilerinin 'Sıcak Çikolata' konseptiyle verecekleri konserin son bölümünde ise Birsen Ulucan'ın kardeşi kemancı Özcan Ulucan küçük piyanistlerle
Macar Dansı,
Mazurka'lar,
Sarı Gelin gibi eserleri seslendirecek.
YETENEK ŞART DEĞİL
Yıllardır dünyanın her yerinde konser veren piyanist Birsen Ulucan, bu çok özel 'Piyano Sınıfı'nı oluştururken çocukları neden yetenek ve kulak sınavından geçirmediğini şöyle anlatıyor; "Konservatuvarlarda yetenek sınavı yapılıyor. Sonra 200 kişiden 10 kişi seçiliyor. Ama ben böyle bir seçim yapmadım. Çünkü müziğe başlarken çok yeteneği ya da kulağı olmayan çocukların bile eğitildikleri takdirde geliştiklerini düşünüyorum. Bence bütün çocuklara bu fırsat verilmeli. Benim ders verdiğim 'Piyano Sınıfı'ndaki çocukların her biri şimdi, kendi kişiliğine göre birlikte müzik yapmanın keyfini yaşıyor. Üstelik arkadaşları ve aileleriyle de bir araya geliyorlar." Gebze'deki İnanç Türkeş Üstün Zekâlı Öğrenciler Okulu'nda Güher- Süher Pekinel sınıfında da piyano dersi veren Ulucan'a göre çocukların müzik hayatlarında gelişebilmeleri için anne ve babaların desteği çok önemli. Bunun için evinde verdiği özel derslere mutlaka onları da davet ediyor.
ANNE BABA DESTEĞİ ÖNEMLİ
Böylece yalnız çocukların değil, anne ve babaların da müzik bilgilerinde ilerlemeler kaydedildiğini söylüyor; "Öğrencilerimin aileleri müthiş bir destek veriyor çocuklarına. Bazıları dersleri mutlaka takip ediyor. Çünkü çocuğun ilerleyebilmesi için anne babalar benim devamım olmak zorunda. Çocuklarla birlikte onların da müzik kulakları gelişiyor. Konserleri de başka türlü dinliyorlar. Çocukların aileleri artık benim yakınlarım gibi oldu." Çocuklar için bazen çaldıkları enstrümanı sevmek için öğretmeni sevmek yeterli olabilir. Birsen Ulucan da her ne kadar disiplinli bir öğretmen olsa da öğrencilerin onu sevdikleri için piyanoda da ilerlediklerini gözlemlediğini anlatıyor; "Aslında sert bir öğretmen olduğumu düşünüyorum ama onları çok sevdiğim için bunu hissediyorlar ve beni sevmeleri piyanoyu sevmelerindeki önemli bir etken. Hatta bazen, 'Acaba beni mi yoksa piyanoyu mu seviyorlar?' diye şüphe ediyorum. Ders öncesinde mutlaka sohbet ediyoruz. 'Bu hafta bana söyleyecek ilginç bir şey yaşadın mı? Ne okudun? Hangi filme gittin?' gibi sorular soruyorum. Böylece onların kişiliklerine dair bilgiler de ediniyorum."
HAYATI, BACH'TAN ÖĞRENİYORLAR
Birsen Ulucan, müzik ve özellikle piyano eğitiminin çocuklara her şeyden önce dünyaya bakış açısı kazandırdığını söylüyor; "Sanatsever bir toplum yaratmak için nitelikli müzikseverlere ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Aralarından hangisi profesyonel müzisyen olacak, şimdiden söylemek erken. Ama en azından toplum için sanatsever birer yetişkin olacaklar. Müzik, hayal güçlerini, düşünme tarzlarını etkiliyor. Çocukların hepsi başarılı öğrenciler. Hayata ve sanata bakış açısı önemli olduğu için onları bu kadar ilerletmeye çalışıyorum. Çoksesli müzik, çoksesli bakış açısı kazandırıyor. Ayrıca piyano analitik düşünme yeteneklerini de geliştiriyor. Müzik ya da sanatın herhangi bir dalının sadece duygu olmadığını, 'neden, niçin' sorusunu sormayı öğreniyorlar. Bach'tan çoksesli ve uyum içinde olmaları gerektiğini öğreniyorlar. Beraber çalarken de demokratik bir ortam oluşuyor.''
EVDE PİYANO GÜNLERİ YAPILIYOR
"Bütün ailelerin evlerinde piyano var. Zaman zaman değişik evlerde toplanıyoruz; hem sohbet ediyoruz hem de birlikte çalışıyoruz. Bu konser için de üç dört ayrı evde çalıştık. Çocuklar için mükemmel bir deneyim bu. Çok zevkli bir ortam oluşuyor. Hatta geçen yaz kardeşim Özcan'la Kıbrıs'ta masterclass çalışmamız vardı. Üç öğrencinin ailesi oraya da geldi."
ESERLERİ ÖĞRENCİLER SEÇTİ
"Eserleri seçerken hem onlara hitap etmesine hem de zorlamasına dikkat ediyorum. Severek ve zorlanarak çalmalarını istiyorum. Çünkü hayatta da her şey emek istediği için, sadece sevmek yetmiyor. Örneğin hiç duymadıkları bir eser seçiyorum. Bu o hisleri tanımalarına çalışıyorum. Konser için de seçtiğim bütün eserleri önce baştan sona kadar kendim çalıyorum. Öğrencinin 'Bu güzel,' dediği eseri seçiyorum. Çünkü esere yatkınlık ve his önemli. Çocuklar konsere hazırlanırken korkuyor ama bu korkuyu ben bile hâlâ her konserde yaşıyorum. Korkulsa da bu zevki yaşamak lazım."