Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

Yolları nakışlayanın şiiri...

Türkçe Sözlük'te 'yol'un 13 anlamı var; deyimlerin dışında tabii... Ama beni bir anlamı ilgilendiriyor: Yolculuk. 'Yol'a bağlı olarak bir de 'yolcu' ve 'yoldaş' sözcükleri... Yolculuk: Edirne'den Kars'a, bir hüzünden bir sevince, bir şiirden bir yaşama, bir sevdadan bir başka sevdaya gidip geldiğimiz... Yolcu: Gördüğünü değil, hissettiğini yazan, yol boylarını nakışlayan... Yoldaş: Yol arkadaşı. "Yolları severmişim meğer," diyor Nâzım Hikmet. İsmet Özel ise, "Uzun yola çıkmaya hüküm giydim." Yolları sevmenin, uzun yola çıkmaya hüküm giymenin yazıları olarak okunsun bunlar da. Yol boyunda, kar üstünde çıplak ayak izlerinin yazıları... Nereye gitse yüzünde kelimeler uçan yaralı kuş seslerinin yazıları yol boylarınca... Saatli Maarif Takvimi'nin pusulası 1990'ın mart ayını gösterirken, Karadeniz'den 690 metre yükseklikte, Hopa-Borçka arasındaki Cankurtaran geçidinde mi düşündüm bütün bunları? Karlar içinde o kırmızı ok işaretini gördüğüm menzilini şaşırmış virajlarda mı? Sabahın aydınlığını kendisine yol belleyen, akşamın sisinin menzilinde sesini kaybeden virajlarında mı Cankurtaran'ın? Bilemiyorum. "Dağın üstünde: Akşam güneşiyle yüklü bir bulut var dağın üstünde," diyor ya Nâzım Hikmet... Burada, Cankurtaran'da dağın üstünde değilsin, dağların üzerindesin. Bulutlar ayaklarının ucunda. Bir adam baltasıyla odun kırıyor. Sesi uzun namlulu tüfekler gibi patlıyor dağların koyağında. Odun değil aslında, gecenin karanlığı yakacağı... Umutları, düşleri, bir de yalnızlığı... Hangi menzile götürecek seni yol dönüşlerinde ikide bir karşına çıkan o kocaman kırmızı oklar? Geldiğin hangi menzilden gideceğin hangi menzile? Hangi gecenin sabahına, hangi günün gündüzüne? Oktay Rifat'ın dediği gibi: "Köşe başını tutan leylak kokusu, Yakamı bırak da gideyim." Yüzü buz tutmuş yollar, kırmızı oklarla bezenmiş yol kavşakları, sisle nakışlanmış yol boyları bırakacaklar mı yakanı? Leylak kokuları karlar altında kalsa da... Kekik kokuları karlar altında... Genzinde hâlâ yankısı duran deniz kokusu... Cankurtaran'da... Geçitler üzerine bir uzun şiir yazmalı. Yurdumun yolları uzunluğunda bir şiir... Kargasekmez'den Zigana'ya, Gülek boğazından Cankurtaran'a... Cankurtaran, bu şiirin ilk menzili olsun. "Ya uçurumunda yaşamak isterdim bir dağın - Çok mu tehlikeli? Ya çocukluğumun dehlizinde," ilk dizeleri... Ama yalnızca yol boylarında yazılan ilk dizeleri... Gerisini yazar dağlar, uçurumlarına...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA