Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AHMET ÖRS

Fransa'da Türkiye Mevsimi'nin ardından...

Zaman zaman sıkıntılı geçse de Türkiye'nin tanıtımı açısından çok önemli bir rol oynayan Fransa'da Türkiye Mevsimi, Ritz Otel'in görkemli XV. Louis salonunda düzenlenen kokteylle kapandı. Yazarımız Ahmet Örs kapanışın ardından, dokuz ay süren bu özel programı değerlendirdi

TÜRKİYE Mevsimi'nin kapanış kokteyli geçen hafta, Fransa ve Avrupa'nın en iyi şehir oteli Ritz'in görkemli XV. Louis salonunda düzenlendi. O akşam, etkinliklerin Türk ve Fransız eş başkanları, büyükelçi Necati Utkan ve AXA grubu yönetim kurulu başkanı Henri de Castries'in yaptıkları kapanış konuşmaları, zaman zaman sıkıntılı ama Türkiye'nin tanıtımı açısından çok önemli programın, fazla sorun olmadan geride kalmasından duyulan rahatlamayı yansıtıyordu. Özellikle Büyükelçi Utkan, Behçet Necatigil'in bir şiirinin kendi yaptığı çevirisine de yer verdiği Fransızca konuşmasında, "2008 yılında Nuri Bilge Ceylan Cannes'da En İyi Yönetmen ödülünü alırken, 'Bu ödülü birisine adamak istiyorum: Tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkeme' demişti. Bu cümle Türkiye Mevsimi çalışmalarımız boyunca bana hep ilham verdi," dedi. "Geri dönüp baktığımda nereden nereye geldiğimize şaşıyorum. Bazı tereddütlerin, engellerin varlığını unutmuyorum. Ancak bu programın ardından ilişkilerde bir yenilenme olacağına da inanıyorum," cümleleri ise karşılaşılan sorunlara gönderme yapıyordu. 2009 yaz aylarında başlayan geniş kapsamlı 'Fransa'da Türkiye Mevsimi' programının geleceğinden hiç umudum yoktu doğrusu. İlk etkinlikler grubuna ev sahipliği yapacak olan Louvre Sarayı'nın Tuiliers bahçelerinde kurulan çok amaçlı Türk Kahvehanesi standının açılışı, müteahhide ödeme yapılmadığı için iptal edildiğinde oradaydım ve bundan sonra işlerin nasıl gelişeceği konusunda ülkem adına endişe içindeydim.

GASTRONOMİNİN KUTSAL MABEDİ
Ancak hemen her işimizde olduğu gibi, burada da önce elimizdeki olanakları çarçur ettikten sonra, başta İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı yönetimi ve çalışanları olmak üzere, gecesini gündüzüne katan gizli kahramanların olağanüstü gayretleri sonucu program başarıyla gerçekleşti. Oysa bu hiç de kolay olmadı. Nitekim normal koşullarda ardına kadar açılması beklenen birtakım kapılar daha ilk girişimde Türkiye'nin yüzüne kapandı. Özellikle Güney Fransa'da yapılması planlanan birtakım etkinliklere katılmamızın engellenmesi, ilk başta çok sıcak bakılan bazı projelerin kısa süre sonra sanki yukarıdan bir emir gelmişçesine alelacele bir bahane bulunup reddedilmesi, bazı çok önemli otellerde resepsiyon düzenleme isteklerinin geri çevrilmesi gibi örneklerin ardında, Sarkozy yönetiminin Türkiye'ye olan siyasi tavrı ve Ermeni diasporasının çabaları yatıyordu. Fransa'da Türkiye Mevsimi Sarkozy'den önce, Chirac'ın döneminde kararlaştırılmıştı ve bir iadeiziyaret niteliğindeydi. 2006 yılında Türkiye'de bir Fransa Mevsimi düzenlenmişti. Karşılık olarak da Fransa, Türkiye'yi davet etmişti. İki tarafın birlikte yer aldığı bir komite kuruldu. Komitenin eş başkanlıklarına Türkiye adına büyükelçi Muzaffer Utkan, Fransa tarafından da Henri de Castries resmen görevlendirilmişlerdi. Onların altında ise Türk tarafında İKSV'nin Genel Müdürü Görgün Taner, Fransa'dan da bu ülkenin eski İstanbul Kültür Ataşesi Stanislas Pierret genel komiserler olarak yer almaktaydı. Nihayet İstanbul'daki Fransız Kültür Merkezi Müdürü Arnauld Littardi ve Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer ile İKSV'nin tüm kadrosu bu uzun maraton için seferber oldular. 1 Temmuz 2009 tarihinde başlayıp dokuz ay süren Türkiye Mevsimi sonlandığında Fransa'nın 150 civarında irili ufaklı kentinde, aralarında yaklaşık 100 konferans ve bilimsel toplantının da yer aldığı 600'den fazla etkinlik gerçekleştirilmişti. Ziyaretçi sayıları da etkileyiciydi. İstanbul'un büyük mimarlarına adanan Kökler ve Kanatlar programını 3.5 milyon kişi izledi. Louvre Müzesi'nde düzenlenen Topkapı'nın kaftanları, Antik İzmir ve Hitit Medeniyeti sergilerini 1 milyon 300 bin kişi ziyaret etti. Technoparade'e 300 bin müziksever katıldı. Grande Palais'deki 'Bizans'tan İstanbul'a İki Kıta'nın Limanı' sergisini 250 bin kişi gezdi. Lille kentinde düzenlenen 'İstanbul Modern Sanatlar Panoraması' sergisi 145 bin kişiyi, Yahudi Sanatı ve Tarihi Müzesi'nde sunulan 'Kamondalar'ın İhtişamı' sergisi ise 40 bin sanatseveri çekmeyi başardı. Laik Türkiye Cumhuriyeti'ne ithaf edilen Nantes kentindeki 14 Temmuz kutlamaları bölgesel ve ulusal basında büyük yankı uyandırdı. Avrupa Eğitim Fuarı'nın onur konuğu Türkiye'ydi ve nihayet Eyfel Kulesi'nin Türkiye renkleriyle aydınlatılmasını sayısız dünya vatandaşı izledi. Büyükelçi Utkan'ın konuşmasında sık sık Henri de Castries'e teşekkür etmesi dikkati çekiyordu. AXA sigorta şirketleri grubu bir dünya devi; Türkiye'de de şubesi bulunuyor. Sahip olduğu arazilerin arasında Fransa'daki şatoların önemli bölümü de yer alıyor. Grubun genç ve dinamik yönetim kurulu başkanı Henri de Castries gerçek bir Türk dostu. Dedesi Osmanlı döneminde kıyılarımızdaki deniz fenerlerini inşa etmiş ve ailenin servetinin kaynağını bu fenerlerin geliri oluşturmuş. Henri de Castries Türkiye Mevsimi eş başkanlığı önerisini seve seve kabul ettiği gibi, ağırlığını koyarak Fransa'dan da 100 binlerce avroluk sponsorluk desteği sağlamış. Gelelim kapanış kokteyl ve yemeğinin düzenlendiği Ritz oteline. Dünyada birçok Ritz oteli var. Bunların hepsi bulundukları kentin adıyla anılır; Londra Ritz, İstanbul Ritz Carlton gibi. Ancak başına ve sonuna herhangi bir isim eklenmeden anılan tek Ritz, Paris'tekidir. Burası uluslararası otelciliğin de, gastronominin de kutsal mabedi gibidir. Fransa'daki otellerin en Fransızı Ritz, Mısırlı milyarder Muhammed el Fayed'e ait ve sinema artisti kadar yakışıklı, son derece karizmatik bir Türk, Ömer Acar tarafından yönetiliyor. Doğrusu Acar'ın 39 yaşında olduğunu öğrendiğimde standart hiyerarşi içinde böyle bir otele bu kadar genç bir genel müdürün atanmış olmasını yadırgadım. Ancak daha sonra bu görevi beş yıldan beri sürdürdüğünü öğrenince, Ritz gibi bir otelde üstün nitelikleri olmayan bir yöneticinin beş yıldır zirvede kalabilmesinin mümkün olamayacağını düşündüm. Ardından, aynı zamanda el Fayed'in Londra'daki dev Harrod's mağazaları içinde yer alan 25 yiyecek içecek operasyonunu da yönettiğini, üstüne üstlük İsviçre'deki otelcilik okulları yönetim kurulu üyeliğinin yanı sıra, İngiltere'deki 22 bin kişilik Fulham stadyumunun tüm yiyecek içecek operasyonlarının da ona bağlı olduğunu öğrendiğimde, başarının 'yaşla değil, başla' ilgisi olduğuna bir kez daha inandım. İşte Türkiye Mevsimi'nin kapanış davetinin Türkiye'ye yakışır düzeyde bir otelde, Ritz'de gerçekleşebilmesi genel müdür Ömer Acar sayesinde mümkün olmuştu. Davetin resmi bölümü sona erdikten sonra Ömer Acar aralarında benim de bulunduğum bir grup basın mensubunu otelin, müşterilerin göremedikleri bölümlerinde dolaştırdı. Bu sayede Fransız Mutfağı'nın en büyük ustası ve Ritz otelinin ilk şefi Escoffier'nin kendisi için yaptırdığı ve o günden beri çok az değişikliğe uğrayan mutfaklarını dolaştık. Bu arada bizi otelin 110 yıllık tarihinde Escoffier'nin ardından bu otelin mutfağını yöneten dokuzuncu ve sonuncu şef, iki Michelin yıldızlı Michel Roth ile de tanıştırdı. Ritz'in efsanevi L'Espadon gurme restoranı, Vendome Bar ve çok sayıda özel salon için yemek hazırlayan 80 kişilik bir mutfak ekibini yöneten Roth, birçok önemli aşçılık ödülünün de sahibi.

DÜNYANIN EN PAHALI KOKTEYLİ
Nihayet akşamın ilerleyen saatlerinde dünyanın en iyi Dry Martini kokteylinin hazırlandığı söylenen Hemingway Bar'da bu söylentinin efsane olmadığını bizzat tadarak saptadım. Bu arada otelin kavında günümüze dek korunabilen 1834 yılı rekoltesi üzümlerden yapılmış konyağın kadehinin 1250 avroya, Ritz'in açıldığı 1898 tarihini taşıyan ve otel için özel olarak şişelenmiş armanyakın kadehinin 1200 avroya, dünyanın en pahalı kokteyli olduğunu duvarda asılı 'Guinness rekoru' belgesinden okuduğum Side Car isimli kokteylin bir kadehinin de 1250 avro olduğunu öğrendim. Bu hafta sizlere kısır siyasal çekişmeleri, cinayet, intihar ve ucuz magazin olaylarıyla dolu medya gündemine yeteri kadar yansımayan, ülkemizin bugüne dek gerçekleştirdiği en kapsamlı, resmi makamların ise hemen hiç önemsemedikleri dev kültür atağı Fransa'da Türkiye Mevsimi hakkında gördüklerimi, bildiklerimi aktardım. Ritz'in kurucusu efsanevi Cesar Ritz ve onun sağ kolu, şeflerin şefi Auguste Escoffier'nin ilginç öykülerine ne yazık ki sıra gelmedi. Onları da gelecek hafta doya doya anlatırım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA