Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YEŞİM TABAK

Sinemada evlat açılımı

Chuck Palahniuk, Dövüş Kulübü'nün başarısına rağmen, aradan geçen on yılda bir romancı olarak sinemacıların ilgisini fazla çekmemişti. En azından hayata geçebilen bir proje olmamıştı. Şimdi ise dört romanı, prodüksiyon hazırlıkları süren sinema filmleri olarak sıraya dizilmiş halde. Yazarın bestseller'ı Tıkanma, bizi bekleyen bu mini Palahniuk furyasının ilk filmi. Aktör Clark Gregg'in senaryolaştırıp yönettiği (aynı zamanda oynadığı) film, Dövüş Kulübü'nün peşine takılmak isteyen seyirciyi kolaylıkla hayal kırıklığına sürükleyebilir. Durumu, Trainspotting'in ardından bir başka Irvine Welsh uyarlaması olan Acid House'u izlemeye benzetebiliriz. Kahramanlar sıradan bir hayatın sınırlarını yine delicesine zorluyor, ama bu sefer zemin ilk karşılaşmamızdaki kadar sağlam değil. Tıkanma, geçen yıl Sundance jürisinden oyuncularının toplu performansı için özel bir ödül aldı. Herhangi bir festivalden başka bir kategoride ödül alması için geçerli bir sebep bulmak da zor zaten. Hayli gevşek bir komedi. Ama filmi izleyince, jürinin neyi kastettiğini anlayacaksınız. Sam Rockwell, Angelica Huston, Kelly MacDonald ve Brad William Henke'den ortaya nefis bir 'topluluk' çıkmış; hikâyenin kendisinden de, filmin onu ele alış biçiminden de daha eğlenceli bir bütün. Hinliğin kara mizahını yapan bakışlarıyla, Huston'dan tipik bir 'saçı süpürge' anne ya da prenses ruhlu bir kadın çıkacağını pek düşünemiyor insan. Ama kraliçe kıvamında, eksantrik bir anne için biçilmiş kaftan. Addams Ailesi'nin annesi, The Grifters'da oğluyla cinsel gerilimi yüksek bir rekabet içindeydi; Wes Anderson'ın Darjeeling Limited'ında, oğullarını geride bırakıp ruhani arayışlar adına Hindistan'a kaçmıştı. Tıkanma'da yine oğluna, sıcak 'anne konforu'ndan uzak, zorlayıcı bir ebeveyn performansı sergiliyor. Huston'ın canlandırdığı Ida, 'tıkanan adam' Victor'u (Rockwell) terk edilmeye, sonra tekrar sahip çıkılmaya, belalı maceralarda test edilmeye alışkın bir evlat olarak yetiştirmiş. Ne var ki 'anarşist ana'lık da, nihayetinde aynı kutsal ve bağlayıcı pozisyondan geri kalmıyor. Ida, Victor'unu kurtarmaya çalışırken aynı zamanda şiddetli biçimde kurtulmaya çalıştığı bir figür. Oğlunu toplumsal kurallardan bağımsız biçimde yetiştirirken, kendine bağımlı hale getirmeyi de ihmal etmemiş. Tıp fakültesini terk edip 18. yüzyılın kolonyal yaşamını taklit eden turistik bir parkta konu mankenliği yapan Victor'un bir başka bağımlılığı da seks. Hayatında eksik veya tatsız ne varsa, hepsinin boşluğunu 'yabancılarla seks' dolduruyor. Tıkanma, Victor'un duygusal felçten sıyrılıp kendisiyle ve başkalarıyla 'porno ötesi' bağlar kurmasının, kontrolü ele alışının öyküsü ("Kontrolsüz güç, güç değildir"). Bu yolda çeşitli aşamalardan geçiyor. Restoranlarda boğazına bir şey kaçmış numarası yaparak yabancı birine kendini 'kurtartıp', sonra da manevi evlatları gibi para tırtıklayan ve böylece onların hayatına bir anlam kattığına inanan Victor, bir ara rol değiştirip kendini 'kurtarıcı mesih' zannetmeye başlıyor. Veya öyle zannetmeye itiliyor. Babasının kimliği belirsiz. Akli dengesi şüphe götüren yaşlı hanımların tedavi edildiği bir bakımevinde kalan annesinden sağlıklı bir bilgi alması ise imkânsız. Ida onu her gördüğünde başka biri sandığı gibi, baba meselesiyle ilgili de çelişkili hikâyeler anlatıyor. Sonuçta ne baba arayışı ne de sahte kurtarma / kurtarılma pozisyonları, Victor'a çare oluyor. Ta ki göbek bağını kesene dek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA