Rapordaki, "Bugün birçok OECD ülkesinde herkes en az 12 yıl resmi eğitim almak zorunda. Belçika, Fransa, Almanya, Macaristan, İzlanda, İrlanda, Japonya, Hollanda, Norveç, İspanya ve İsveç'te öğrencilerin en az yüzde 90'ı 14 yıl ya da daha fazla eğitim görüyor. Buna karşılık eğitime kayıt oranları Yunanistan ve Meksika'da 10 yıl, Türkiye'de ise sadece 6 yıl için yüzde 90'ı aşıyor" ifadesi Türkiye'nin 8 yıllık zorunlu eğitimi uygulayıp uygulayamadığı sorusunu ortaya attı. Rapordaki bir bilgi Türkiye'nin İzlanda'yla birlikte 1960'lı yıllarda, Avrupa'da üniversite öğrencisini destekleyen ikinci ülke olduğunu ortaya koydu.
EĞİTİME YATIRIMIN TAM SIRASI
OECD'nin "Bir Bakışta Eğitim 2009" raporu yayımlandı. Rapor bu yıl eğitimin sosyal getirisi ve ekonomideki dönüşleri üzerine yoğunlaştı. Raporda "İstihdam piyasası hala zayıfken, şu an eğitime yatırım yapmak için uygun zaman" saptaması yapıldı. Rapora göre ekonomiler durgunluktan çıkarken işsizliğin yüksek düzeylerde devam etme olasılığı, daha iyi eğitimin artan avantajları, daha çok gencin eğitimde kalması için özendirici konumda.
RAPORDA TÜRKİYE
Raporda Portekiz, Meksika, Brezilya ve Türkiye'de 25-64 yaş arası vatandaşların üçte ikisinin lise eğitimini "tamamlamadığı" belirtildi. 29 OECD ülkesinden 23'ünde, partner ülkeler Estonya, İsrail, Rusya Federasyonu ve Slovenya dahil, 25-64 yaş arasındaki nüfusun yüzde 60'ı ya da daha fazlası en az lise eğitimini tamamlamış durumda. Rakam yine de Türkiye için 1998'deki yüzde 79'lardan gelen bir iyileşmeyi gösteriyor. Yani 25-64 yaşındaki Türk vatandaşlarının sadece üçte biri en az liseyi bitiriyor. Aynı yaş grubunda Çek Cumhuriyeti vatandaşlarının yüzde 91'i, Yunan vatandaşlarının yüzde 60'ı, Meksika vatandaşlarının yüzde 33'ü, Portekiz vatandaşlarının yüzde 27'si en az lise mezunu. Raporda Türkiye'yle ilgili diğer verilerden bazıları şöyle:
"-Bugün birçok OECD ülkesinde herkes en az 12 yıl resmi eğitim almak zorunda. Belçika, Fransa, Almanya, Macaristan, İzlanda, İrlanda, Japonya, Hollanda, Norveç, İspanya ve İsveç'te öğrencilerin en az yüzde 90'ı 14 yıl ya da daha fazla eğitim görüyor. Buna karşılık eğitime kayıt oranları Yunanistan ve Meksika'da 10 yıl, Türkiye'de ise sadece 6 yıl için yüzde 90'ı aşıyor.
-Okul öncesi eğitim kayıtlarında oran Türkiye, İsviçre, Kore ve Yunanistan'daki yüzde 30'dan, batı Avrupa ülkelerindeki yüzde 90'a kadar çeşitlilik gösteriyor.
-Birçok OECD ülkesinde eğitime katılım oranları zorunlu eğitimin sonuna kadar yüksek bulunmayı sürdürüyor. Ancak Belçika, Almanya, Macaristan, Meksika, Hollanda, Yeni Zelanda, Türkiye ve ABD'de zorunlu eğitim bitmeden oranlar yüzde 90'ın altına düşüyor.
-Uzun dönem işsiz kalan üniversite mezunu işsizlerin oranı Yunanistan'da, Macaristan'da, Polonya'da ve Türkiye'de yüzde 60'ın üzerinde. OECD'nin gelecek yıllara yönelik bakış açısı çerçevesinde, birçok ülkede gençler arasında uzun vadeli işsizlik rakamlarının yükselme olasılığı bulunuyor.
-15 OECD ülkesinde 25-29 yaşında lise mezunlarının yüzde 5'i herhangi bir eğitim almıyor ve çalışmıyor. Birkaç OECD ülkesinde ise üniversite eğitimini bitiren gençler önemli işsizlik riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Yunanistan, İtalya, Portekiz ve Türkiye'de 25-29 yaş arası üniversiteyi bitirenlerin yüzde 10'dan fazlası işsiz.
-İlköğretimde, Kore, Meksika ve Türkiye'de öğretmen başına 25 öğrenci, Yunanistan, Macaristan ve İtalya'da ise 11 öğrenci düşüyor. OECD ortalaması ise öğretmen başına 16 öğrenci.
-Macaristan, Meksika ve Türkiye'de 15 yıl deneyimli bir öğretmen için ücret, ilköğretimde saat başına 30 dolarla OECD'nin en düşüğü. Danimarka, Almanya, Japonya, Kore ve Lüksemburg'da ise 60 dolar. Orta öğretimin üst sınıflarındaki saat başı ders ücretleri Türkiye, Estonya, Şili, İsrail'deki 28 dolarlık düzey ile Belçika, Danimarka, Almanya, Japonya, Kore ve Lüksemburg'daki 80 dolarlık düzey arasında.
-15-19 yaşları arasında eğitim görmeyen ve çalışmayan kişiler Türkiye'de yüzde 31, Çek Cumhuriyeti'nde ise yüzde 1.1 oranında. Bu alanda OECD ortalaması ise yüzde 4.8.
-2007 itibarıyla 25-64 yaş arasında Türkiye'de üniversite eğitimine devam edenlerin oranı yüzde 11 idi.
-Tarihi akışın tersine hemen hemen tüm OECD ülkelerinde şu anda kızların liseyi tamamlama oranı erkek öğrencilerden daha fazla. Erkeklerin kız öğrencileri geçtiği iki ülke ise İsviçre ve Türkiye. Meksika ve Türkiye'de lise mezunlarının sayısı 2000'den itibaren hızla arttı.
-OECD ülkeleri arasında üniversitelerin mesleki bölümlerine giriş oranı 1995-2007 arasında düştü, Yunanistan, Kore, Yeni Zelanda ve Türkiye'de yükseldi.
-Üniversite eğitimi görmüş kadınlar, lise eğitimi görenlerden yüzde 35 daha fazla iş bulma şansı buldukları Türkiye'de istihdam açısından oldukça avantajlı."
EĞİTİM HARCAMALARI YETERSİZ
OECD ülkeleri arasında eğitim kurumlarında tüm hizmetler için öğrenci başına yıllık harcama istatistiklerinde Türkiye en geri sırada yer aldı. 2006 yılında Türkiye'de ilköğretimde öğrenci başına 1130 dolar, ortaöğretimde 1834 dolar, AR-GE faaliyetleri hariç yükseköğretimde 4 bin 648 dolar harcama yapıldı. Bu alanda Şili, Slovak Cumhuriyeti, Meksika gibi ülkeler Türkiye'den daha iyi durumda bulunuyor.
2006 yılında, ilköğretimden üniversiteye kadar öğrenci başına, eğitim kurumları için yapılan yıllık harcama sırasında OECD'ye üye ve partner ülkeler en iyiden kötüye sıralandı. Sıralama resmi eğitimin öğrenci başına maliyetini gösterdi. Ülkeler bu alanda iyiden kötüye şöyle sıralandı: ABD (13 bin dolardan fazla), İsviçre, Norveç, Avusturya, Danimarka, İsveç, Hollanda, İngiltere, Japonya, Belçika, İzlanda, Avustralya, Fransa, İtalya, İrlanda, Finlandiya, Almanya, Slovenya, İspanya, Kore, Portekiz, İsrail, Yeni Zelanda, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Estonya, Polonya, Slovak Cumhuriyeti, Şili, Rusya Federasyonu, Meksika, Brezilya, Türkiye.
Kanada, Kore ve ABD, GSYİH'larının yüzde 2.5 ile yüzde 2.9'unu yükseköğretim kurumlarına yatırıyor. GSYİH itibarıyla ABD yükseköğretime İtalya ve Slovak Cumhuriyeti'nden üç, Türkiye, Brezilya ve Rusya Federasyonu'ndan ise dört kat daha fazla yatırım yapıyor.
Özel ve kamu yatırımları birlikte ele alındığında OECD ülkeleri toplam GSİH'larının yüzde 6.1'ini okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yüksek eğitim kurumlarına yatırıyor. Eğitim kurumlarına en yüksek harcama yapan ülkeler, Danimarka, İzlanda, Kore, ABD, İsrail. Bu ülkelerde GSYİH'nın yüzde 7'sinden fazla özel ve kamu harcaması yapılıyor. 28 OECD ülkesinden yedisinde GSYİH'nın yüzde 5'inden azı eğitime harcanıyor. Türkiye ve Rusya Federasyonu'nda ise rakam en düşük düzeyde, sırasıyla yüzde 2.7 ve yüzde 3.9 olarak belirlendi.
TÜRKİYE AVRUPA'DA ÜNİVERSİTELİSİNİ DESTEKLEYEN İKİNCİ ÜLKE OLMUŞ
Rapor Türkiye'nin, İzlanda'yla birlikte Avrupa'da üniversite öğrencisini desteklemeye başlayan ikinci ülke olduğunu ortaya koydu. Verilen bilgilere göre, Norveç 1947, Türkiye-İzlanda 1961, İsveç 1965, ABD 1970'ler, Hollanda 1986, İngiltere 1990, Yeni Zelanda 1992, Estonya 1995, Polonya 1998, Finlandiya 1969, Danimarka 1970, Belçika 1983, yılından itibaren öğrencilere kamu kaynaklarından parasal destek uygulamaya başladı. Yani Türkiye 27 Mayıs döneminden sonra kurulan AP-CHP hükümetinin girişimiyle ve kıt kaynaklarıyla üniversite öğrencilerini desteklemeye başladı. Böylece Türkiye Avrupa'da Norveç'ten sonra üniversitelisini desteklemeye başlayan ikinci ülke oldu.
TÜRKİYE'DE ÖĞRENCİ HARÇLARI DÜŞÜK
2006/2007 öğretim yılı itibarıyla Türkiye öğrenci harçlarının "düşük", Çek Cumhuriyeti ve İskandinav ülkeleri ise "ihmal edilebilir" düzeyde bulunduğu ülkeler olarak sayıldı ve şu temel değerlendirmeler ortaya konuldu:
"-OECD analizleri üniversiteye gitmenin sonraki yaşamda daha yüksek maaş, daha iyi sağlık ve işsizliğe karşı daha güçlü donanım anlamına geldiğini ortaya koydu. Birçok ülkede eğitim derecelerine sahip kişilerle sahip olmayanlar arasındaki ücret farkı artıyor.
-Üniversite eğitiminde öğrenciye yatırım karşılığı elde edilen ödül, Avustralya, Danimarka, Kore, Norveç, İspanya ve Türkiye hariç, kız öğrenciler için tipik bir şekilde düşüktür. Bu ülkelerde kız öğrenciler için yapılan genel yatırımın dönüşü, erkek öğrenciler için yapılandan daha büyüktür.
-OECD ülkelerinde ortalama, bir erkek üniversite öğrencisinin eğitimine yatırılan paranın iki katı ve yaklaşık 52 bin dolar olarak ekonomiye geri dönüyor. Bayan mezunlar için bu rakam biraz daha düşük oluyor, ancak yükseköğretime gerek özel gerekse kamu yatırımlarının artırılması için güçlü bir neden oluşturuyor.
-Üniversite eğitimine devam eden kişilerin sayısı, 1998 yılında bu yana her yıl ortalama yüzde 4.5 artmış durumda. Artış rakamı Fransa'da yüzde 3.7, İrlanda, Polonya, Portekiz, İspanya ve Türkiye'de ise yıllık yüzde 7'den fazla.
-Üniversite düzeyinde AR-GE faaliyetleri ve yardımcı hizmetler hariç öğrenci başına harcamalar Macaristan, Polonya, Slovak Cumhuriyeti ve Türkiye gibi ülkelerde 5 bin dolar, Avusturya, Kanada, Norveç, İsviçre, ABD ve Brezilya gibi ülkelerde 10 bin dolar olabiliyor.
-Birçok ülkede okulu bırakma yaşı düşüyor. Ancak Almanya, Japonya, Meksika, Polonya, Türkiye ve ABD'de yükselmeye devam ediyor."
BREZİLYA, ŞİLİ, YUNANİSTAN, MEKSİKA, İSRAİL'DE İNGİLİZCE PROGRAM YOK
Rapor'da üniversitelerinde birçok programın İngilizce okutulduğu ülkeler Danimarka, Finlandiya, Hollanda, İsveç olarak belirtildi. Bazı programların İngilizce okutulduğu ülkeler "Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Almanya, Macaristan, İzlanda, Japonya, Kore, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovak Cumhuriyeti, İsviçre, Türkiye" diye sayılırken, Avusturya, Belçika(Fr.), Brezilya, Şili, Yunanistan, İsrail, İtalya, Lüksemburg, Meksika, Portekiz, Rusya Federasyonu, İspanya'nın üniversitelerinde ya hiç ya da "hiçe yakın' İngilizce programı bulunuyor.
OECD GENEL SEKRETERİ GUİRRA: KRİZ ÜNİVERSİTEYE TALEBİ ARTIRACAK
OECD Genel Sekreteri Angel Gurria raporla ilgili açıklamasında, "Küresel ekonomik krizden kurtulduğumuz dönemde üniversite eğitimi için talep her zamankinden daha yüksek olacak. Eğitim toplumlar, ekonomiler, bireyler ve gelecek için daima kritik bir yatırımdı. Şimdiki ekonomik ortamda, eğitime zaman ve parasını yatıracak kişiler için özendirici unsurlar her zamankinden daha fazla. Kurumlar yanıt verebildiği ölçüde insani sermayeye yatırımlar ekonomide iyileşmeye katkıda bulunacak" dedi.