* Fikret Sebilcioğlu: Ekonomimizin temel taşları aile şirketleri. En kurumsal olanlar bile hâlâ aile şirketleri refleksleriyle hareket ediyor. Kurumsallaşma konusunda daha yolun çok başındayız. Demokratikleşme için daha çok yol olduğunu gözlemliyoruz. Halka açılma kesinlikle kurumsallaşmayı tetikliyor. 2 ve 3'üncü nesil arasında çok farklı yönetim tarzları ve kopukluluklar var. Aile şirketlerinde sistem oturmuşsa hantallaşma olmuyor. Ancak süreç içerisinde yavaşlama oluyor. Y kuşağı getirdiği yeni anlayışla şirket yapılarını kesinlikle değiştirecek.
* Güray Karacar: Yaptığımız araştırmalardan çıkan sonuca göre; Türkiye, halka açılmanın negatif itibar yarattığı dünyadaki tek ülke... Halk, şirketin parasız kaldığı için halka açıldığını düşünüyor. Türkiye'de insanlar, anlaşmazlıklar veya finansal sorunlardan kaynaklı olarak şirketlerin hisse sattığı algısında. Bu da seferberlikle çözülebilecek bir şey. Halkı bilinçlendirmek gerek.
* Erkan Güral: Bir şirkette "sadece benim istediğim olur" zihniyeti de, şirketi profesyonellerin eline bırakıp hiç ilgilenmemek kadar kötü sonuçlar yaratabiliyor. Her şeyi paket olarak değerlendirmemiz, yeni zihniyeti ve tüketici kitlesini analiz edip, ihtiyaçlarına karşılık vermemiz gerekiyor. Seçeneklerin bu derece arttığı bir dönemde ancak kendisini geliştirebilen şirketler ayakta kalabilecekler.
* Begüm Özdoğularlı: Aile şirketlerinde inovasyon gerilerde. Bence inovasyon ilk sıralarda bulunmalıydı. Çünkü inovasyon sadece üretimde değil aynı zamanda etkili iletişimde de çok gereklidir. Bizim neslin gerçekten bu konuda inovasyona ihtiyacı var.
* Sibel Kaya: Y jenerasyonu, babalarının başarı hikâyelerinin altında büyümüş. Kendisi de bir hikâye yaratmaya çalışıyor. En büyük sorun ise aile içerisindeki iletişim. Anlamayan insan yoktur; anlatamayan insan vardır. Herkesin anlayabileceği bir dil bulunur. Gelişme sağlanabilmesi için çocukların babayı anlayabileceği dili kullanarak ikna etmesi lazım.
* Hande Gültepe: Daha alınması gereken çok uzun bir yol var. Nesiller arasındaki farklılıklar çok fazla. Bu sürecin hızlanabilmesi için öncelikle nesiller arasındaki bu farklılıkların aşılması gerekiyor. İletişim sağlanmadan şirket yapılarında gerçek bir dönüşüm sağlanamaz.
* Emrah Gürsoy: İstatistikler gösteriyor ki artık, aile şirketleri de sürdürebilirliklerini kaybediyor. Yeni ekonomide en güçlü şirketler bile dağılıyor. Örneğin, Microsoft, Apple tarafında darbe aldı ardından Myspace battı. 3'üncü jenerasyona devretmek için bir şirketin en azından 50 yıl var olması gerekiyor. Fakat günümüz ekonomisi şirketlere böyle bir fırsat yaratmıyor. Her şeyin hızlı şekilde değiştiği bir ekonomide hiçbir iş modeli sürdürülebilir olmuyor. Şirketler değişime açık olmak zorundalar aksi takdirde yok olurlar.