İlknur Menlik - Sabah.com.tr
imenlik@comart.com.tr
IGD'nin (The Institute of Grocery Distribution) geçen yıl yaptığı bir araştırma 2011 yılı sonu itibariyle Çin'in ABD'yi geride bırakarak dünyanın en büyük gıda ve perakende pazarı haline geldiğini gösteriyor. IGD bulgularına göre, Çin gıda ve market sektörünün 2011 yılı sonundaki değeri 950 milyar dolar, dünyanın ikinci büyük pazarı olan ABD'nin değeri ise 896 milyar dolar oldu.
Araştırmaya göre, önümüzdeki yıllarda Çin'in ABD'den daha güçlü bir büyüme kaydetmesi bekleniyor. 2015 yılına kadar Çin pazarının 1,43 trilyon dolar, ABD pazarının da 1,1 trilyon dolar değerine ulaşacağı tahmin ediliyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) yaptığı değerlendirmelere göre de Çin, önümüzdeki 10 yıl küresel tarım ve gıda piyasalarını etkilemeye devam edecek. Ancak ülkenin tarım arazisi kullanımındaki kısıtları ve sınırlı kaynakları, Çin'i beslemenin zorluğuna işaret ediyor. Çin'li yetkililer de bu nedenle sık sık yüksek gıda ithalatının kaçınılmaz olduğunu belirtiyorlar.
FAO ve OECD raporlarına göre ülkenin hububat ithalatının 2022 yılına kadar ikiye katlanması bekleniyor. Soya fasulyesi ithalatının %40, et ithalatının ise hububat gibi iki katına çıkacağı tahmin ediliyor. Çin zaten soyada dünyanın en büyük ithalatçısı konumunda. Ülke bunun yanı sıra süt ve süt ürünleri ithalatında da dünya liderliğini elden bırakmıyor. 2012 yılında süt ithalatı bir önceki yıla göre %20 artış gösteren ülkenin, önümüzdeki 10 yıllık süreçte süt ve süt ürünleri talebinin %60 oranında artacağı belirtiliyor. Bu tahminlerden olsa gerek, AB'nin Mart 2015'te süt kotalarını kaldıracak olması, Çin'in iştahını kabartıyor. Bu kararla AB'nin süt üretiminin artacağı beklentisi, dolayısıyla fiyatlarda da bir düşüş beklentisini beraberinde getiriyor. Bu ise AB'yi Çin pazarında Yeni Zelanda ve ABD karşısında daha rekabetçi yapacak.
Bugüne kadar Türkiye bu pazara güçlü bir giriş yapamamıştı. Ancak iki ülke arasında Nisan ayında imzalanan ve geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren Gıda Güvenliğine İlişkin Mutabakat Zaptı ile yeni bir kapı açılıyor. Çin, yeni gıda kanunu ile zaten rekabetçi ve girişi zor olan pazara girişi iyice zorlaştırmıştı. Türk gıda ve içecek firmaları bu anlaşmayla öncelikle standartlarda birliği yakalayacak ve sonrasında ihracatta çok daha kolay hareket edecekler. Bu sayede yaş meyve sebze, Antep fıstığı, beyaz et, süt ve süt ürünleri gibi öncelikli gördüğümüz alanlardaki ürünlerde daha fazla ihracat yapma şansımız doğacak.
Bu süreç hızlı işler ve ihracatın önü hemen açılırsa, geçen yıl yaklaşık 75 milyon dolar seviyesinde olan tarımsal ürün ihracatımız sadece bu yılsonuna kadar bile bu rakamı aşabilir. Tahminler, sadece süt ve süt ürünlerinde bu yılsonuna kadar ilk etapta 50-60 milyon dolar, gelecek yıl ise bu rakamın üç katına yakın süt ve süt ürünleri ihracatına işaret ediyor. Diğer ürünlerde de benzer bir artış oranı yakalayacağımız muhakkak. Bu aynı zamanda şu anlama geliyor: Çin ile 230 milyon dolara yakın tarımsal ürün ticaretimizde, aleyhimize işleyen cari açığı kısa zamanda lehimize çevirebiliriz. Ne diyelim; "Bin kilometrelik bir yolculuk ilk adımla başlar - Çin atasözü".