İlknur Menlik - Sabah.com.tr
imenlik@comart.com.tr
İşin özü şu ki; küresel ekonomiye ilişkin aşağı yönlü risklerin varlığını halen sürdürdüğü bir ortamda elde edilen bu büyüme rakamı gerçekten sevindirici. İmalat sanayimizin büyümeye olan katkısı ve GSMH içindeki yüksek payı ise küresel kriz sonrası dünyanın içinde bulunduğu durgun ve belirsiz ortamda oldukça önemli.
Bu dönemde, örneğin; 28 üyeli Avrupa Birliği bir önceki çeyreğe göre %0,2 oranında büyüdü. Bu oran Euro Bölgesi için %0,1 oldu. Üçüncü çeyrekte AB'nin en fazla büyüyen ekonomileri %1,6 ile Romanya, %1,2 ile Letonya oldu. Fransa ve İtalya gibi ekonomiler %0,1 oranında daraldı.
Brezilya da yılın üçüncü çeyreğinde daralan ekonomiler arasındaki yerini aldı. Bu dönemde %0,5 daralan Brezilya ekonomisi, son 5 yılın en kötü performansını sergiledi. Ülke, 2013 yılı başındaki %4,5'lik büyüme hedefinden epey uzaklaşmış görünüyor. Benzer şekilde Rusya, büyüme oranını bu yıl için %1,4'e aşağı yönlü revize etti.
Japonya'da ise %1,9'luk büyüme oranıyla üçüncü çeyrekte ciddi bir toparlanma görülüyor. ABD ekonomisi de yılın üçüncü çeyreğinde beklentilerin oldukça üzerinde bir büyüme performansı sergileyerek dikkat çekti.
Bir başka dikkat çekici gelişme Çin ekonomisinde ama çok da olumlu değil. 20 yıla yakındır büyüme rekorları kıran Çin'de son yıllarda büyümedeki yavaşlama dikkat çekiyor. Uzmanlara göre yavaşlama devam edecek çünkü ülkenin büyüme dinamikleri sağlıksız ve sürdürülemez durumda. Çin'in bu durumu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın Mayıs ayında İstanbul Finans Zirvesi'nde işaret ettiği bir hususu aklıma getirdi. Babacan Türkiye ekonomisinin büyümesi için "Sadece büyüme rakamlarına baktığınızda tablo fena değil, ama büyümenin kalitesiyle ilgili endişelerimiz var" demişti. Bu sözü dünya ekonomilerine uyarlarsak, sadece Türkiye için değil birçok ülke için de doğru olduğunu görüyoruz. OECD'nin yakın zamanda açıkladığı Kalkınma İşbirliği Raporu 2013: Yoksulluğu Sona Erdirmek isimli raporu da benzer bir olguya dikkat çekiyor. Rapor, özellikle orta gelir düzeyindeki ülkelerde yaşanan ve artmakta olan yoksulluğun, hazırlanacak yeni kalkınma hedefleri ile azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılmasının gerekliliğine işaret etmekte. Orta gelir düzeyindeki söz konusu ülkeler arasında dünyanın yükselen ekonomilerinden olan Hindistan ve Çin de bulunuyor. Raporda, ekonomik büyümenin olduğu ancak küresel bağımlılıkların ve eşitsizliklerin arttığı ve bunun sonucunda yoksulluğun sadece bir gelir meselesi değil, eşitsizlik, sürdürülebilirlik, kapsayıcılık ve refah sorunu olarak ele alınması gerektiği vurgulanıyor. O halde dünya şu sorunun cevabını düşünmek zorunda: "Nasıl olursa olsun büyüme mi, yoksa kalkınarak yani kaliteli büyüme mi?"