Türkiye'de perakende sektörünün hızlı gelişimiyle birlikte büyüyen hazır giyim markası Koton, 1988'de Kuzguncuk'ta açtığı küçük bir seri sonu mağazasıyla serüvenine başladı. 1994'te toptan ticaret, 1995'te imalat derken 1996'da ilk yurtdışı açılımını yaptı ve Almanya'da kendi ürünlerini sergilemek üzere bir showroom açtı. Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, "Bu gelişmelerin hepsi, kendi içinde çok değerli ve önemli sıçramalardı aslında. Ancak 2000 yılından itibaren kazandığımız ivmenin, Koton için dönüm noktası olduğunu söyleyebilirim. Yurtdışına açılmakla sadece Türk tüketicisine değil, aynı zamanda Avrupalı moda severlerin zevklerine uygun koleksiyonlar hazırlama gerekliliği, bu ivmenin tetikleyicisi oldu" dedi.
BÜYÜK FORMAT GELDİ
Özellikle son zamanlarda Koton bünyesine kattıkları beachwear, baby, kids, denim, aksesuvar, lingerie ve Koton Plus gibi yeni ürün projelerinin de bir gereği olarak daha büyük metrekareli mağazalar açtıklarını belirten Yılmaz, "Ayrıca büyüme stratejimizin en önemli ayaklarından biri olan online satış projemizi de hayata geçirmek üzereyiz. Pazarda artık daha büyük formatta hareket ediyoruz. Bu da Koton'a önemli bir rekabet avantajı sağlıyor" diye konuştu. 780 MAĞAZA HEDEFLİYOR Markanın 2014'te yüzde 44 büyüdüğünü açıklayan Yılmaz, şöyle devam etti: "Marka ve tasarım kadrosunu büyüterek çeşitliliği artırmak, müşteriyi anlamak, büyük ölçekli mağazalar oluşturmak gibi yeni stratejik yaklaşımlarla kendini sürekli yenileyen bir dönüşüm içindeyiz." Yılmaz, Koton'un 30'uncu yılını kutlayacağı 2018'de, 780 mağaza ve 6 milyar TL'lik cirosu olan bir marka olmayı hedeflediğini de kaydederek, şu anda Türkiye'de 260, yurtdışında 134 olmak üzere toplam 394 mağazayla faaliyet gösterdiklerini söyledi.
Sektörü destekliyor
Yılmaz Yılmaz, Sabah'ın 30'uncu yaşına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: "Öncelikle, hazır giyim perakendesine verdiği destekten dolayı sektörüm adına Sabah gazetesine teşekkür ediyorum. Sabah, ilk yayın tarihinden itibaren sektörü en yakından izleyen gazetelerden biri oldu. Sektörün tüm dönüşümüne tanıklık etti. Hatta yaptığı haberlerle bu dönüşümü tetikledi.
FIRSATLAR VE RİSKLER VAR
Yılmaz Yılmaz, perakende sektörünün önündeki riskleri de değerlendirdi. Global risklerde ilk sıraya AB-ABD Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı olarak adlandırılan serbest pazar kurma girişimini koyan Yılmaz, ihracat pazarlarında mağazalaşma girişimlerinin sürdürülmesinin ise sektörün güçlü yönlerinin başında geldiğini söyledi. "Nitekim akut global kriz devam ederken, markalaşmaya yapılan yatırım, pazarlarda kalıcı olmak adına sergilenen önemli bir duruş oldu. Pazar çeşitlemesi konusunda dengeli yatırım yapan markalar da bu dalgalanmalar sırasında daha az zarar görüyor" diyen Yılmaz, iç pazardaki cironun, dışarıdaki gelişmeler karşısında sektörün daha dirençli olmasını sağladığını vurguladı.
MARKALAR YABANCI YATIRIMCININ RADARINDA
Yılmaz Yılmaz, 2000'li yıllardan sonra markaların başta AB ülkeleri olmak üzere yakın coğrafyada mağazalar açmasının sektör adına çok önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Bu atılımın, kurumsallaşmaya yapılan yatırımlarla Türk hazır giyim sektörüne olan ilgiyi de artırdığına değinen Yılmaz, "Sektör bu doğrultuda yerli yabancı yatırımcıların satın alma ve ortaklık radarına girmiş oldu. Türk Malı vurgusu Türk Markası ifadesi ile yer değiştirdi. Yani 'Made in Turkey'den, Türk Markaları devrine geçildi. Türk tekstil perakende markaları, yurtdışındaki her bir mağazası ile ülkemize çok büyük değerler katar hale geldiler" diye konuştu.
