HANDE ÇOKRAK
Ben küçükken moda tasarımcılarına modacı derlerdi, bir ara sitlist denmeye başlanmıstı ki köşesinden döndük.
Eften püften bir meslek sanılırdı. İki metre kumaş bulanın yapabileceği bir iş gibi görülüp burun kıvrılırdı. Son zamanlarda Türkiye'de moda tasarımcısı kavramı insanların kafasında oturmaya başladı. Artık kolumuzu sallasak moda tasarıcımcısına çarpıyoruz, bundan da mutluyuz.
Peki neden? Çünkü günümüzde yaratıcılık ve tasarım değer verilen bir iş haline geldi. Neler çekti bizden önceki jenerasyon da yılmadı. Sayelerinde hem Türkiye'de hem yurtdışında önümüz açıldı. Dünyada önemli bir yere sahip Mercedes Benz moda haftalarının bir ayağı beş sezondur Türkiye'de yapılıyor.
VİZYON LAZIM
Bu moda haftası sayesinde tasarımcılar uluslararası bir platformun parçası haline geliyor. Dünyada ilk moda haftası New York'da 40'larda, Milano'da 50'lerde başlamışken biz aslında ne kadar kısa zamanda büyük bir yol almışız fark edemiyoruz.
Ben markam Maid in Love ile 4 sezondur İstanbul Moda haftasında yer alıyorum. Her sezon dünya basınının Türk tasarımcılarına ve zengin kültürümüze olan ilgisinin ve farkındalığının giderek artmasına tanık oluyorum. Henüz Türkiye'de bizler bunu fark etmesek bile bence dünya farkında. Şu anda Avrupa'nın en önemli satış noktalarından, Paris Galleries Lafayette'te Maid in Love'ın sergisi üç ayı aşkın bir süredir sergileniyor. Avrupa'da bu kadar tasarımcı varken bir Türk markasını seçmeleri de bunun bir kanıtı.
Türkiye'de tekstil, üreticilikten marklaşmaya doğru yön değiştiriyor. Tekstil ülkesi olan Türkiye artık fasoncu değil, güçlü markları olan, parlak yetenekler çıkaran bir ülke olma yolunda ilerliyor.
Bu doğrultuda hayata geçen güzel projeler var. Benim de içinde bulunduğum tasarımcıların markalaşma ve büyümelerini destekleyen Fashion İncube projesi de bu projelerden biri.
Markaların, üreticilerin ve tüketicilerin de Türk tasarımcılarına olan güveni ve desteği artmış durumda. Dünyada benzerlerine sıkça rastladığımız tasarımcı-marka işbirlikleri ise Türkiye'de de önem kazanmaya ve projelendirilmeye başlandı.
Maid in Love olarak bende bu yaz sezonu için MUDO FTS64'e bir kapsül koleksiyon hazırladım. Bu işbirlikleri sayesinde markalar tasarım ürünlerine mağazalarında uygun fiyata yer verebiliyor ve tasarımcılar da bu sayede daha büyük kitlelere ulaşabiliyor.
Tabii ki bir ülkede moda kültürünün gelişmesi sadece iyi tasarımcılar ve iyi markalar çıkartmakla olmuyor. Modayı takip eden, moda algısı gelişmiş bir kitlenin de olması gerekli. Moda aslında sokakta başlayıp sokakta bitiyor. Türkiye'de özellikle İstanbul'da, kişisel tarzların özgürce ifade edebilen gençlerin olduğu bir sokak modası da gümbür gümbür geliyor.
Kısacası bu ülkede moda alanında ilerliyoruz ve ilerlemeye de devam edeceğiz. Yapılan işleri anlayanlar da oldu, vizyonları yetmeyenler de oldu. Övenler de oldu, sövenler de. Biz geleceğe umutla bakıyoruz. Modaya yön veren işlerde yer almaya ve desteklemeye de devam edeceğiz.
