Sömürgecilikle dünyanın dörtte üçüne hâkim olan Batı ve Hıristiyanlık, yükselen Sosyalizm karşısında 20. Yüzyılın başlarından itibaren ciddi bir sarsıntı geçirdiyse de Sovyetler Birliği, Çin gibi ülkelerde pratiğe geçen sosyalizmin demokrasi ayağının sakat kalması sayesinde geçen yüzyılı yine kazançlı kapattı. Üstelik "Amerika'daki yerli kâfirler" gibi yok etmeye çalışarak 5 milyonunu temerküz kamplarında sabun yaptığı Yahudilere bir devlet kurdurup onları gelecekteki düşmanlarının (Müslümanların) tam ortasına müstahkem mevki olarak yerleştirdi. Artık Benî İsrail onların bekçisi, onlar da hamisiydi. Çünkü bu coğrafya, yani Mezopotamya, ihtiyaçları olan petrollerin yüzde 70'ini ihtiva ediyordu topraklarının altında.
Daha 20 yıl önce olmayan kimyasal silahları gerekçe göstererek Irak'ı darmaduman edip 1,5 milyon insanı öldüren de onlardı. Bu katliam hiç yokmuş gibi davranan da yine onlar.
Bu yüzden son beş yıldır psikolojik Haçlı Seferi başlattılar Müslümanlara karşı. Kurdukları inorganik örgüt DAEŞ'in vahşeti ile Müslümanları ruhen yıpratmak, tüm dünyada, bu arada kendi ülkelerinde Müslümanlara sıcak yaklaşan insanların zihninde "Müslümanlar barbardır" algısını oluşturmak için her türlü senaryoyu yazdılar. Hatta stüdyolarda kelle kesme görüntülerine kadar vardırdılar işi.
Şimdi "Sünni DAEŞ"in hükmü biterken yerini "Şii Haşdi Şâbi" adlı örgüt alıyor.
Bu oyunu gören Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan boşuna "Ben ne Sünni, ne de Şiiyim. Ben Müslümanım" demiyor.
Batı Orta Doğu petrollerinden tabii ki vazgeçmeyecek. Bunun için oyun üstüne oyun kurup 50 koldan saldırıyor. Cumhurbaşkanı Fuad Masum'dan Başbakan İbadi'ye kadar kabinesi ve parlamentosunun yarısı İngiliz vatandaşı olan Irak'taki Kraliçe'nin adamları bir yanda; DAEŞ, PKK-PYD, Haşdi Şâbi öte yanda saldırıyor. ABD tavşana kaç tazıya tut siyasetiyle ekonomik darboğazdaki Barzani'yi köşeye sıkıştırmanın peşinde...
Dikkat! Çok zor bir sürecin içindeyiz ve kıvılcımı Türkiye'ye sıçratmamak için reaktif (iş işten geçtikten sonra önlem almak) değil, tam da Cumharbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi proaktif (Hedef için elini taşın altına sokma ve önceden hazırlıklı olup abc planları yapmış olma hâli) olunması gerekiyor.
Müzakere üst sınırdan başlayacak çünkü.
Fuat Uğur/Türkiye