Sabah Yazarları bugün ne yazdı? ( 07.09.2017) Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti il başkanlarına hitaben yaptığı konuşmayı dinlerken 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak insanı gerçekten onurlandırıyor' diye düşündüm. Önce Irak'tan sonra da Suriye'den bize sığınan milyonlarca bahtsız insana kucak açmamız, bizim 'Onlar'dan farkımızı zaten kanıtlıyordu. Onlar yani 'İnsan hakları' denilince mangalda kül bırakmayan Avrupalılar, kendi sömürgeciliklerinin yarattığı Ortadoğu Krizi'nin kurbanlarına sınırlarını kapatmakta yarışmamışlar mıydı? Şimdi de Arakan'da yaşanan facia karşısında dut yemiş bülbüle benzemiyorlar mı? YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Melih Ecertaş geçenlerde aradı ve müthiş bir organizasyonun müjdesini verdi. AK Parti Gençlik Kolları Başkanı, 14 Eylül'de başlatacakları Kudüs ziyaretlerinin ilkinde 180 katılımcının yer alacağını belirterek, 'Bu özel programımızda sizi de aramızda misafir olarak görmek, teşkilatımız başta olmak üzere bizi çok memnun eder...' dedi. Maalesef sağlık sorunlarım nedeniyle katılamayacağım bu güzel davete. Lakin gençlerimiz adına çok sevindim... YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Sami Selçuk hocamız nerelerden nerelere geldi... 'Düştü' demek istemiyorum. Bir zamanlar 'liberal çevrelerin' gözbebeğiydi. Sonra 'bürokratlığı' tuttu ve ufak ufak AKP aleyhinde konuşmaya başladı, merhum Erdoğan Teziç misali (o da hazırladığı anayasa taslağı beğenilmeyince ekşimişti.) Yok, bizim gazetede yazarken İstanbul sermayesi ve de faiz lobisi aleyhinde atıp tutan, Fetö'nün proje gazetesine gidince de yüz seksen derece dönüp ısrarla 'faiz lobisi diye bir şey yoktur' diye tutturan herifle mukayese edecek değilim tabii YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Kimliklerine bakarsanız, 'buralı'lar. Kişiliklerine bakarsanız, 'vatansız'lar. Dededen, babadan beri böyle yaşıyorlardı. Ülkenin zihni (medyası, kültürü, vd.) kolonyal çiftlikti. Bunlar da o çiftliğin kâhyasıydı... Dünyanın egemenleri darbeden darbeye gelip çiftliği kolaçan ediyor, hasılatı topluyor, sonra kâhyanın sırtını sıvazlayıp ülkesine dönüyordu. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Ahmet Eşref Fakıbaba, başında olduğu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın adının 'Üretim Bakanlığı' olarak değiştirilmesini öneriyor. Gerekçesi, tarımda üreteceğiz, ihraç edeceğiz ki insanlar zenginleşsin. Son derece yerinde bir öneri... Zira millet olarak üretimi neredeyse unuttuk. Bu yaz yaylaya kasabadan süt götürdüm. Köy bakkalı, şehirden yumurta sipariş ediyor, Romanya'dan sığır ithal ediyor, samanını da Bulgaristan'dan getirtiyoruz. Peki, biz ne yapıyoruz? Tüketiyoruz... Hem de doludizgin... Akıllı telefon dahi cari açık kalemi oldu, geçen yıl 16 milyon telefona 6.5 milyar ödedik. Üstelik yerlisi varken, daha ucuzu ve kalitelisi varken... YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Akıllı telefonlarda sonsuz ve yüksek çözünürlüklü ekran, sesli asistanlar, güçlü kamera, ses ve içerik servisleri sinema keyfini yanınızda taşımanızı sağlıyor. Berlin'de düzenlenen IFA Fuarı yeni telefonlarla da eşsiz bir deneyim yaşattı Berlin'de düzenlenen Avrupa'nın en büyük tüketici elektroniği fuarı IFA, dün kapanış gününde yaklaşık 250 bin ziyaretçiyi ağırlamış oldu. IFA Fuarı yeni televizyon ve ekran teknolojilerini görmek için en iyi ortamlardan biriydi. Ancak bu yıl yeni telefonlarla da adından söz ettirdi. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Myanmar'da Arakanlı Müslümanlara yönelik etnik temizlik ve soykırım karşısında üç maymunları oynayan Batı dünyası tıpkı Yunan ve Romalı ataları gibi kendine benzemeyenin 'barbar ve terörist' diye yaftalanıp yok edilmesini hazla seyrediyor. Şimdiye kadar sadra şifa bir çaba gösteremeyen Rusya ve Çin gibi Asyalı güçler ise stratejikbir ikiyüzlülük içinde. Koca dünyada bir tek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu zulme isyan ederek 'Arakanseferberliği' başlattı. 'Arakan için ayağa kalkan ilk lider' sıfatıyla Erdoğan, dünya mazlumlarının adeta umudu ve sancağı haline geldi. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Bir yanda kayıt yaptırmak için okula gelen çocuklar ve velileri.. Öte yanda, silahların patladığı, kurşunların dört bir yana uçtuğu servisçi kavgası.. İlkokul servisçileri, birbirlerine girmişler, 'O çocukları sen taşıyacaksın, ben taşıyacağım' diye.. Nerde?. Okulun bahçesinde hem de.. Çocuklar ve veliler etrafa kaçışırken.. Bir yığın silahlı magandaya bir okul yılı boyunca, çocuklarımızı emanet ediyoruz yani.. Bu servis, özellikle de 'Okul Servisi' rezaletini yıllardır yazıyorum. Kimsenin umurunda değil. 'Kimse' derken, başta 'Medya' yani biz Dördüncü (Palavra) güç var.. Bu ülkede görev sorumluluğunu bilen bir medya olsa bir yılda her şey düzelirdi. 'Her şey' dediğim bir defa 'Okul Servisi' plaka ve ruhsatları üç kuruş rüşvetle önüne gelene verilmezdi.. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Eski MİT'çi Enver Altaylı muamması sürüyor. Daha da sürecek görünüyor. Çünkü tutuklanmasına giden sürece ilişkin medyada yer alan ifadeleri ne geçmişindeki ne de bugünkü rolüyle örtüşüyor. Milliyetçi-ülkücü geçmişe sahip ama aynı zamanda CIA'dan Alman istihbaratına uzanan bir ilişkiler ağı var. Böyle bir geçmişe sahip bir istihbaratçının FETÖ konusunda bilgisinin olmaması mümkün mü? Hepimizden çok daha iyi bildiği kesin. Bunu elbette Altaylı'yı sorgulayan Emniyet mensupları da biliyor. Benim merak ettiğim bir dönem mensubu olduğu MİT'in ne yaptığı... Eski bir mensubu FETÖ'den içeri alınırken MİT sadece izledi mi? Bu çok garip değil mi? YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! Önceki akşam, TBMM bahçesindeki yargı yılı açılış resepsiyonundaydım. Adli ve idari yargının zirvesindeki isimler, anayasa yargısının tanıdık simaları, Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyeleri... İlk izlenimim, genel merhabalaşmadan sonra herkesin, kendi camiası ile öbek öbek ayrı ayrı noktalarda toplanması oldu. İkinci gözlemim, Anayasa Mahkemesi'nin, Yargıtay'ın da üstünde bir noktaya konuşlandırılmasından duyulan rahatsızlığın devam etmesi idi. Üçüncü, bence en önemli nokta... Yargı mensupları tahmin edilenin de ötesinde 'hassas!'Yargı ile ilgili olumsuz yorumları, -onlara görehaksız eleştirileri yakından takip ediyorlar. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ! İki maçı kazanırsak ya birinci ya da ikinci olacağız... İzlanda maçında da Finlandiya karşısında da favori biziz. Grubumuzun favorisi olan Hırvatistan'dan 4 puanı sadece biz alabildik. Bu bile başlı başına umut verici Ukrayna ve Hırvatistan maçları sonrası, kendi göbeğimizi kesecek duruma gelmemiz büyük bir şans... Genel grup değerlendirmesi yapacak olursak; kuralar çekildiğinde, puan barajının diğer gruplara göre düşük olacağını, 19-20-21 puanın bir veya ikincilik için yeterli olacağını düşünüyordum. 10 maçta 30 puan olmasına rağmen, beklediğim şekilde gitti YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ!