Sabah Gazetesi'nin usta kalemlerinden Hıncal Uluç, haftaya damgasını vuran spor olaylarını sabah.com.tr okuyucuları için değerlendirdi. - Ben de Arda’nın yerinde olsam Aziz Yıldırım ile aynı düzeye inecek bir tepkiyi göstermezdim. - Hakemler idare etmeselerdi bugün baştaGalatasaray küme düşme hattının içinde olurlardı. Özge AYDIN /SABAH İNTERNET Beşiktaş Avrupa Ligi'nde farklı, ligde farklı bir görüntü sergiliyor. Ligin son haftasında Gaziantepspor ile 1-1 berabere kaldı. Bu maçı nasıl değerlendiriyorsunuz? Beşiktaş, anlaşılmaz bir takım hakikaten. Bir yandan iyi bir kadro var göreceli olarak. İyi de bir hoca var. Schuster, Hagi gibi, Rijkaard gibi de değil. Ama açık seçik de bir şey var; uymadı. Schuster'in frekansları ile Beşiktaş'ın frekansları uyuşmadı. Yani bir şey olmayınca da ısrar etmemek lazım. Bence olmuyor. Türkiye de Schuster'i sevemedi, Beşiktaş da Schuster'i sevemedi. Sakatlar, makatlar, falan filanlar kıyametler kopuyor. Beşiktaş en çok sakatı olan takımlardan birisi. Sakat olduğu için tribünde oturan 11 kişiden takım yaparsın, Trabzon'un arkasında olur. Ama o tribünde otururken sahaya çıkan takıma bak. Sahaya çıkan takım Antep'ten geride değil. Buna rağmen maçı kazanacak hiçbir görüntü veremiyor. Ve Trabzon'dan 14 puan geride. Demek ki olmuyor. Ayak iyi, ayakkabı da iyi ama olmuyor. O ayakkabı o ayağa uymuyor. Beşiktaş Avrupa Ligi'nde Dinamo Kiev ile eşleşti. Sizce bu turu geçebilir mi? Dinamo Kiev normal koşullarda herhangi bir Türk takımına çıktığı zaman göbek atılacak bir rakip.Ama normal koşullar çoktandır yok. Türk takımları Avrupa kupalarında adını sanını ilk defa duyduğumuz takımlara kaybedip eleniyorlar. Galatasaray'ın elendiği takımın bugün sokağa çıkıp sorsan kaç kişi bilir adını? Geçen sene Galatasaray'ı eleyenleri ya da Fenerbahçe'yi? Olabilecek en şanslı kuralardan bir tanesi. Beşiktaş'ın bu turu rahat geçmesi lazım. Trabzonspor ilk yarıyı lider tamamladı. Sezon başında böyle bir çıkış beklenmiyordu. Sizin için de bu çıkış sürpriz oldu mu? Trabzonspor'un lider tamamlamasının iki sebebi var. Trabzonspormevcut takımların en derli toplusu. Bunda tabii küçük şehir takımı olmanın faydaları var. Trabzon'da yaşadın mı gözünü açamazsın, futbolcu olarak. İstanbul'da Guti 2.71 alkolle yakalanır, elinden ehliyeti alınır ama o hafta Beşiktaş'ın kaptanı olarak sahaya çıkabilir. Ama Trabzonlu Guti, 2.71 alkolle yakalandı mı belli bir saatte, bir daha Trabzon'a gelemez. Küçük bir yer olduğu için haber çabuk yayılıyor. Seni görüyorlar ve böyle bin tane göz sana bakıyor. Bu saatte burada ne yapıyor bu adam diye bakıyorlar. Rahatsız olup gidiyorsun. Adam gibi saat 11'de yatıyorsun. Saat 11'de yatınca da en ufak bir darbede sakatlanmıyorsun. Niye bu kadar çok sakatı var Beşiktaş'ın, Galatasaray'ın Fenerbahçe'nin? Çünkü düzensiz yaşıyorlar da ondan. Aynı darbeyi Trabzonlu futbolcu alınca sakatlanmıyor, Beşiktaş'ın, Galatasaray'ın Fenerbahçe'nin futbolcusu alınca üç ay yok sahada!Niye ? Çünkü onun adelesi bitkin. Trabzon'da mecbursun derli toplu olmaya. Trabzon'un bu farkı var! Buna karşılık İstanbul takımlarının üçü de tarihlerinin en kötü dönemini yaşıyor. Yani bu Beşiktaş'ı, bu Galatasaray'ı bu Fenerbahçe'yi geçmek fazla bir marifet değil. Kayseri biraz derli toplu olsa Kayseri geçer. Geçen sene Bursa derli topluydu, Bursa geçti. Bu sene Trabzon geçecek. Trabzon efsanesi, Trabzon yeniden dönüyor, Trabzon şu oluyor denmesi için benim ölçüm Avrupa maçları. Nerede Avrupa'da Trabzon? Devam ediyor mu? Aylardan aralık var mı Trabzonspor Avrupa'da? O zaman erken konuşmayalım! Biz kahraman yaratmaya bayılıyoruz. Kahramanları yok etmeye de bayılıyoruz. İki türlü. Çünkü tabelacıyız biz. Ama tabelacılara bir hatırlatmam var. Esas tabela Avrupa'da! Senin takımların Avrupa'da ne yapıyorlar? Şu son oynadığı maç, Konyaspor ligin sonuncusu. Spor Toto Süper Lig'de ilk yarı sona erdi. Hakemlerin performansını nasıl buldunuz? Trabzon'un Fenerbahçe'den 9, Beşiktaş'tan 14, Galatasaray'dan 19 puan önündeki liderliği gerçekten çok değerli. Şu sebepten değerli; çünkü bu üç büyük takımın arkasında hakemler var. Şu lafı konuşmalardan birinde aynen kullandım;'Bunları yenmek için önce hakemi yeneceksiniz' diye. Buna rağmen Trabzon bunların hepsini peşine takmış. Avrupa'da böyle 8.8 alanlar, canavar hakemler, UEFA'nın FIFA'nın bayıldığı hakemler Türkiye'de büyüklerin emrinde. Neden? Çünkü medyanın tavrını iyi biliyorlar. F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın, Etiler'deki bir işkembecinin açılışında karşılaştığı G.Saray kaptanına 'Ulan Arda, sen de mi buradasın' demesi büyük olay yarattı. UltrAslan Grubu da Arda'ya tepki göstererek 'Kaptanlık alınana kadar her maça Metin Oktay forması ile gelme kararı' aldı. O restoranın sahibi ile Arda çocukluk arkadaşı. Onu da biliyorum. Bir çocukluk arkadaşı Nispetiye’de restoran açıyor da Arda buna gitmiyorsa ayıp. Aziz Yıldırım’a tepki göstermemekle de doğru yapmış. Ben de Arda’nın yerinde olsam Aziz Yıldırım ile aynı düzeye inecek bir tepkiyi göstermezdim. UltrAslan ne demek istediğime aklı ererse Arda’dan özür diler. Ama UltrAslan’ların buna aklı ermez. Çünkü UltrAslan’lılar Galatasaray’ın bu hale gelmesinin baş sorumluları. Geçen sene Galatasaray kaptanına sövenler onlar. Arda’yı küstürenler onlar. Yani Rijkaard’a sahip çıkmak için Adnan Polat ve Adnan Sezgin’in talimatıyla onlardan gelen bedava biletlerin hatırına Arda Turan ve diğer futbolculara hala küfür edenler onlar. Galatasaray’ın bugünkü halinin baş sorumlularından biridir UltrAslan. Galatasaray’da Galatasaray’a layık olmayan birisi varsa UltrAslan’lardır. Arda Turan falan değil. Herkes yerini iyi bilsin. Ben UltrAslan’ları da biliyorum. Ne olduklarını da biliyorum. Benim ağzımı daha fazla açtırmasınlar. Fenerbahçe, Sivas maçının ilk yarısında oldukça zorlandığını gördük. Ancak Fenerbahçe’yi her son zamanlarda olduğu gibi yine kaptan Alex kurtardı. Maçı nasıl buldunuz? Şimdi gülüyorum tabi. Fenerbahçe bu hafta Alex’in golü ile kazandıktan sonra, Türk spor basınının yine bütün yorumları değişti. Bizim tabelacılar tabelada ne yazıyorsa ona göre yazıyorlar. Geçen hafta bütün medya” Aykut Kocaman’ın Alex’e bu kadar uzun tahammül etmesine şaşırdık”. Oysa ben tam tersi fikirdeyim. “Alex’i niye çıkardı?” diye kızdım ben Aykut’a. Çünkü Fenerbahçe hiçbir şey oynamıyor. Futbolun “f”sini oynamıyor. Futbol oynamadığın zaman bir anlık hareketlerle gol yaratabilecek adamlara ihtiyacın var. Alex de bu konuda bir virtüöz. Bir duran top, bir asist, 18’in içinde bir ayağına ya da kafasına gelen bir topun çok doğru kullanılması skoru değiştirir. Fenerbahçe’ye maçı kazandırır. Bugün Fenerbahçe 9 puan geride, Galatasaray 19 puan geride. Bunun farkı; Fenerbahçe’nin Galatasaray’dan 10 puan iyi olması değil. Bunun farkı Fener’de olan Alex’in Galatasaray’da olamaması. Alex’i Fener’den alıp Galatasaray’a koysaydın Galatasaray 9 puan geride olurdu, Fenerbahçe 19 puan geride olurdu. Aynen dediğim bire bir bu. 70. dakikada Alex’i çıkarmayı adet edinen Aykut Kocaman’a ya ilham geldi ya da “Ya, bu Hıncal’ın bir bildiği var herhalde” dedi. Alex’i çıkarmadı oyundan. Alex, oynamayan Fenerbahçe’nin frikiğinden gol attı. Şimdi bunu görmek, bunu bilmek, bunu söylemek büyük bir deha gerektirmiyor. Ben bunu anlatamıyorum. Ben bütün bu geri kalan spor yorumcusu arkadaşlarımdan çok farklı muhteşem bir futbol zekâsına sahip değilim. 1-Dikkatli bakacaksın. Tribünde otursa seyirci diye Aykut’un yanına gider misin beraber alkışlayalım şu takımı diye? Lütfen bakın. Fener gol attığı zaman Aykut’u gösteriyor kenarda. Fenerbahçe gol attığı zamanki haline bakın. Maçı kazandığı için adeta utanan bir adamdan lider olur mu ya? Galatasaraylı arkadaşlara “Dua edin Fenerbahçe kazansın. Bu maç Fenerbahçe kaybederse Aykut kesin gider. Ama kazanırsa Fenerbahçe Aykut ile devam etme şansına sahip olur. Aykut ile devam etmesi sizin işinize yarar. Ve eğer çok talihli iseniz Hagi de Galatasaray ile kaybeder. 19 puanlık fark 22’ye çıkar. O zaman Hagi de gider iki misli şanslı olursunuz” dedim. Ama çok talihsiz bir hafta oldu Galatasaray için. Hem Fener hem de Galatasaray kazandı. Aykut da kaldı, Hagi de kaldı. Aykut Kocaman Trabzonspor’un son üç penaltısının irdelenmesi gerektiğini iddia etti. Sizce Kocaman’ın bu açıklamaları ile ilgili neler düşünüyorsunuz? Benim sezon başından beri, geçen seneden beri, 10 seneden beri söylediğim bir şey var; İyi hakem düdük çalarak ve kart göstererek takım tutmaz. İyi hakem çalmayarak ve göstermeyerek takım tutar. Çünkü çaldığın ve gösterdiğin kart bu televizyon çağında belgelenir. İki tane arka arkaya niyetin ortaya çıkar. Bir şey de diyemezsin. Ama çalmadığın ve göstermediklerin hiçbir zaman tartışılmaz. Dünyanın hiçbir yerinde tartışılmaz. Türkiye’de hiç tartışılmaz. Aykut cinlik yapıyor. Dünya üzerinde tartışılmayan penaltı kararı var mı? Bana “En net en kesin penaltı” dediği görüntüleri getirsin Aykut, kendi seçsin getirsin. Ben onunla da tartışırım. Görecek nasıl tartıştığımı. Çünkü penaltı cezasında bütün cezalarda olduğu gibi bir kasıt unsuru var. Adamın ayağı kırılmış ve ambulansla hastaneye kaldırılmış dahi olsa (18’in içindeki tekmeden dolayı), ben kasıt olmadığını iddia edebilirim. Ya da tam tersini yapabilirim. Normal bir ikili mücadele içinde rakibin yere düşmesi üzerine ben savunma oyuncusunun kasıtlı olarak onu düşürdüğünü iddia edebilirim. Ayağı kıran tekmeye “Penaltı yok” diyebilirim, omuz omuza bir itişmede yere düşmeyi ki nizami şarjın tarifidir o omuz omuza itişme. Hayır, kasıtlı bu hareket. Çünkü omuz omuza nizamidir ama ölçülü olmak kaydıyla. Bunun itişi ölçüsüz. Ölçüyü kim koyacak? Benim yorumum. Senin yorumuna göre ölçülüdür, benim yorumuma göre ölçüsüz. İşte sana tartışma. Bütün penaltılar tartışılır. Onun için Aykut ondan yana söyledi. Peki, her Fenerbahçe maçında Fenerbahçelilere çalınmayan düdükler ve gösterilmeyen kartlardan niye laf etmiyor? Fenerbahçe birinci yarıda 17 tane maç oynadı. Kaçında oynadı Emre bilmiyorum. En az 15’inde oynamıştır. Bu 15 maçtan hepsinin videolarını bir torbaya atalım, rastgele bir tanesini seçelim. Ben Aykut kardeşime Emre’nin o maçtan oyundan atılması gereken sarı kartları görmediğini kanıtlayacağım. Bak tartışmayacağım, kanıtlayacağım. Niye mesela Trabzon’un üç penaltısı tartışmalı derken, hakemleri eleştirirken “Bizim Emre de mesela her maçı 90 dakika tamamladı. Nasıl oldu bu iş?” demiyor. Neden? Bekliyor ki onu da Şenol desin. “Vay Şenol öyle dedi” “Aykut Kocaman böyle dedi” durduk yerde. Sen eğer hakemleri eleştiriyorsan Aykut Kocaman olarak hem de böyle tarafsız havası vermiş bir futbol yöneticisi olarak hava atmak istiyorsan Fenerbahçe’yi de örnek göster. “Trabzon’un penaltısını veriyorlar bol keseden ama bizim Emre’ye de kart çıkartmıyorlar. Hakemler büyük takımlardan korkuyor” dersin ben de gider alnından öperim. Hakemlerin çalınan düdüklerinden bir sonuca varılmaz. Bunu Aykut çok iyi bilir. Ama şimdi kendi kellesini kurtarmak için Trabzon’a çamur atıyor. Bu hafta Trabzon’da Engin kırmızı kartla atılmalıydı, ama Fenerbahçe’de Mehmet Topuz da atılmalıydı. İki kırmızı kartın gösterilmeyişi iki maçın sonucunu büyük ölçüde değiştirdi. 10 kişi kalsaydı Trabzon, 10 kişi kalsaydı Fenerbahçe o maçlar nasıl biterdi bilemiyoruz. Ama hakemler açık seçik, net kırmızı kartları göstermeye cesaret edemedi. Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a, Galatasaray’a gösteremiyorlar. O yüzden Trabzon’a da gösteremiyorlar. “Efendim, Loric Cana’ya son dakikada…” Geçiniz. Bana masal anlatmasın kimse. 90+3. dakikada çıkan kart ile hakemlik olmaz. Üçüncü dakikada gösterebiliyor musun? Aykut Kocaman Fenerbahçe’nin transfer ihtiyacının olmadığını ifade etti. Siz bu görüşe katılıyor musunuz? Transfere ihtiyacı olmayan kulüp yok. Barcelona’yı getir ben sana söyleyeyim ihtiyaçlarını. Bir teknik direktör olarak “Benim futbolcularıma güvenim tamdır” demenin bir başka şekli bu. O bir jesttir. “Ben size güveniyorum çocuklar” demektir. Hoş bir laf o kadar. Kulağa hoş gelen bir laf yani. Yoksa sen git Fenerbahçe taraftarına sor bakalım transfere ihtiyaç var mı? yok mu? Galatasaray ikinci yarıda Türk Telekom Arena'da maçlarını yapacak. Birçok transfer görüşmeleri yapılıyor. Sizce sarı-kırmızılılardaki sorunlar çözülebilir mi? Galatasaray'ın sorunu futbol takımı değil. Transferler değil. Galatasaray geçen sene fevkalade iyi bir kadroya sahipti. Hatta geçen yıl şöyle demiştim 'Bu kadrodan iki takım yaparım, birini Saraçoğlu’nda Fenerbahçe ile oynatırım diğerini İnönü'de Beşiktaş ile ikisine de deplasmanda derbi oynatırım. İkisi de başa baş oynar' demiştim. O kadro rezil oldu. Darmadağın oldu. Rijkaard gönderildi. İşte çözüm olarak sözüm ona Hagi bulundu. Ama değişen bir şey yok. Galatasaray ruhunu kaybetmiş olarak yoluna devam ediyor. Hagi'nin teknik direktör olarak değerinin İstanbul'dan kovulduğu dönemden 1 cm ileri gitmediği de anlaşıldı, bu geldiği 9 maç boyunca! Bir de üstelik eskisinden beter, Rijkaard 'ın en büyük günahlarından biri suçu futbolculara yüklemesinden beter ki ondan da öteye geçti. Futbolcularına kişiliksiz, karaktersiz dedi. Sonra çevir kazı yanmasın yaptı ama bu iki Adnan ve Hagi kaldığı sürece Arena Stadı, Marena Stadı, transferler, Galatasaray'ı kurtarmaz. Kimler geldi Galatasaray'a ve hiç bir iş yapmadan gittiler. Yeni gelenlerin nasıl katkısı olacak ki bu durumda? Messi'yi getirsen ne olur? Dünya Şampiyonu İspanya Milli Takımı'nı aynen transfer edip getirsen bunlar onları da dejenere ederler. Şaka diye söylemiyorum. Çünkü bunlar kimleri dejenere ettiler, on paralık ettiler. Ama ümit de yok. Adam bas bas bağırıyor 'Ben 2012'ye kadar bir yere gitmem' diye. Galatasaray Kongre üyeleri de ses çıkarmayıp oturuyorlar. Yani Faruk Süren nutuk atıyor, Fatih Altaylı yazı yazıyor ama işte o kadar. Neler yapmadık bu vatan için? Kim bilirdi, kimimiz nutuk söyledik? Galatasaray nutuk söyleyenlerle dolu. Şu internet çağında eyleme geçen yani biz bu yönetime layık değiliz diyerek bunun gereğini yapan bir tane Galatasaray Kongre Üyesi çıkmıyor. Ne kadar ayıp bir şey. Bir tane ya! Yola çık da başarılı olama. De ki 'Ben Galatasaray'ın bu yönetimine layık olmadığımı düşünüyorum olağanüstü kongre istiyorum. İşte imzam da budur' de. Ondan sonra 10 gün sonra bana gel de ki 'İşte Hıncal bey bak senin dediğini yaptık biz 110 imzayı toplayamadık. Bu Galatasaray'da bu yönetimden memnun olmayan 110 kişi çıkmadı' O zaman mesele yok. Demokrasi var, bağrına taş basar oturursun. Ama değil! Yürekli bir adam yok. Savaşı başlatacak bayrağı çekecek! Herkes laf! Misimoviç gönderilmeli mi kalmalı mı? Hiç fark etmez. Bak tekrar ediyorum hiç... Ha Misimoviç gönderilmiş ha Messi getirilmiş. Galatasaray'ın Başkanı Adnan Polat'sa, Galatasaray'ın Spor Direktörü Adnan Sezgin'se ve Galatasaray'ın teknik direktörü Hagi ise on para etmez. Yapacağın hiç bir iş on para etmez! Gelenlere gidenlere yazık edersin, gelenleri gidenleri ziyan edersin. Yani Misimoviç'in gönderilmesinin tarzı Hagi'nin yeteneksizliğinin ve beceriksizliğinin kanıtı. Diyelim ki Misimoviç ağır bir suç işledi; katil! Cesedi de sakladılar. Adam diyor ki 'Bir kere yüz yüze konuşmak istiyorum' Savunma en kutsal hak. Kendine güveniyorsan yaptığına inanıyorsan adamın niye konuşma talebini geri çeviriyorsun? Çeviriyor çünkü yüzü yok. Hagi'nin futbolculara neler yaptığını ben biliyorum. Benden iyi bilen yok! Hagi hoca moca değil. Hagi Dünyanın en büyük futbolculardan bir tanesiymiş. Hiç laf ettirmem. Türkiye'ye gelen en büyük futbolcu. Ona da laf ettirmem. Ama teknik direktör olarak Galatasaray Altyapısı'nı çalıştıramaz. Altyapısı bak! 8-12 yaş grubunu Galatasaray'ın vermem Hagi'ye! Fenerbahçe'nin gözden çıkardığı Colin Kazım ile F.Bahçe'nin ilgilendiği söyleniyor. Bunu nasıl görüyorsunuz? Bu kaçıncı gözden çıkarması Colin Kazım'ı? Onun için ne kadar gözden çıkardığını bilmiyorum. Daha evvel bir yığın dedikodu ile üstelik göndermlişlerdi. Galatasaray hersekle ilgilenebilir. Kokainci Mutu ile bile ilgileniyormuş, işte Hagi. Bu Galatasaray Yönetimi'ne söyleneyecek zerre kadar lafım yok! Bunların çünkü gelmiş geçmiş en kötü yönetim olduğuna inanıyorum. Hagi'nin Romanya'dan yapacağı transferlere dikkat edilmesi gerekir. Çünkü orada Becali denilen bir transfer ajanı var FIFA'nın. Dünyanın en iyi pazarlamacılarından, tüccarlarından biri. Adı bir yığın dedi kodulara karıştı. Şimdi son yıllarda biliyorsun bu teknik direktörlerin transferlerden aldıkları hisseler dünyayı çarpıyor. Hagi, Romanya'dan Romen olarak en doğru transferi yapsa bile yarın bu büyük dedi kodulara yol açar. Bu dedi kodular, Hagi'yi de Galatasaray'ı da fena halde yıpratır. Bu yüzden hele böyle Mutu gibi kokain kullandığı belgelenen ve ceza almış adamları alırlarsa bu yönetim temize çıkmaz. Yani Hagi'ye yönetim demeli ki; Romen istemiyoruz! Kusura bakma arkadaş. Yarın bu senin adını da benim adımı da kötüye çıkarır! Bursaspor'un teknik direktörü Ertuğrul Sağlam ödül töreninde sorduğumuz 'Bu sene de şampiyonluğa ulaşabilecek misiniz?' sorumuza 'Bu sezon şampiyonluğa en yakın takım Trabzonspor. Biz de sonuna kadar kovalayacağız' yanıtını verdi. Sizce Trabzonspor şampiyon olabilir mi bu yıl? 9 puan hiçbir şey değil. Kimse 9 puan, 6 puan farklara güvenmesin. Arka arkaya kötü gidecek üç hafta işin rengini değiştirir. Bir ara hatırlarsın Fenerbahçe'den 8 puan öndeydi Beşiktaş. Şampiyonluk kutlamalarına başlamışlardı. Kim şampiyon olmuştu o sezon? Fenerbahçe! Ertuğrul Sağlam'ın böyle bir açıklama yapmasını şaşkınlıkla karşıladım. Yani 'Şampiyonluğun en büyük adaylarından biriyim' demesi gerekirken ben şimdiden mağlubiyeti kabul ettim diyen bir hocayla bak samimi söylüyorum ben Bursaspor'un başkanı olsam çalışmazdım. O lafın yayıldığı anda Ertuğrul Sağlam'ın işini bitirirdim. Kaybetmeyi kabullenmiş bir hocadan hayır gelmez. İsterse dünyanın en iyisi olsun. Ertuğrul bu lafı niye söyledi bilemiyorum. Ben çok şaşırdım. Benim tanıdığım Ertuğrul Sağlam böyle bir laf etmez.Benim tanıdığım Ertuğrul Sağlam yerini bu kadar kolay kabullenmez. Şu anda bana sorarsan şampiyonluğun en büyük adaylarından bir tanesi. Eğer öyle diyorsa derhal bıraksın Bursaspor'u. Yani yönetim kendisinden vazgeçmesin. Ümidini kestiğin takımla çalışmayacaksın. Gitsin başka bir takımla başka bir savaş versin. Gitsin Kasımpaşa’yı alsın kümede kalma mücadelesi yapsın. Ümitsiz Bursaspor ile devam edeceksen. Kasımpaşa'yı da özellikle seçtim bu örnekte. Çünkü Türkiye'nin bildiğim en hırslı, yenilgiyi en kabul etmeyen bir hocasıdır Yılmaz Vural. Son iki maçtır izliyorum onu daha maçın 50. dakikasında kaybettiğine karar verip susup oturuyor. Yani yenilgiyi kabullenmiş. Ben böyle bir Yılmaz Vural görmeye alışık değilim. Demek ki Yılmaz Vural kafasında Kasımpaşa'yı bitirmiş. O zaman bıraksın. Bu Kasımpaşa’yı kurtarabileceğine inanan biri varsa ı gelsin. Çünkü Kasımpaşa çok iyi bir takım. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'ın yaptığı transferlere bakınca hangisi daha büyük bir hayal kırıklığı yarattı? Aslında hepsi bir hayal kırıklığı. Gerek puan cetveline baktığın zaman görüyorsun, gerekse ortaya koydukları futbol açısından da hayal kırıklıkları yarattılar. Bireysel hayal kırıklığı diyorsan Beşiktaş derim. Ben mesela Quaresma diye efsane futbolcu şu ana kadar seyretmedim. Hagi geldiği gün damgasını vurmuştur Galatasaray'da. Hagi'yi seyretmeye gelen Fenerbahçeliler, Beşiktaşlılar vardı Galatasaray maçlarında. Şöyle Quaresma geldiğinden bu yana gözümün önüne getiriyorum da Quaresma'yı böyle iyi bir sahne yok! Guti benim için hayal kırıklığı. Maçın büyük bir bölümünde yok. Öyle üç tane pas attı diye adam muhteşem olmaz. Yani gerek takım oyunu gerekse bireysel olarak büyüklerin üçü de aslında iyi görünen transferler yaptılar ama ne puan cetveli açısından ne de tribün açısından hayal kırıklığı yarattılar.