Yaşanmış ancak inanması zor birçok koma hikayesi var. Wendy Richmond isimli 53 yaşındaki kadının nadir hastalığı duyanları şaşırtıyor. Wendy ne zaman duygusallaşsa, gülse veya ağlasa bir tür koma haline giriyor. Çocuklarına her 'Sizi seviyorum' dediğinde komaya giren kadına doktorların tek önerisi duygusallıktan uzak yaşamak. Sandra Ralic isimli 13 yaşındaki Hırvat kız 24 saat komada kaldıktan sonra ana dili olan Hırvatça'yı unutmuş ancak okulda daha yeni dersini almaya başladığı Almanca'yı sular seller gibi konuşuyordu. Doktorlar hala bu durumun gizemini koruduğunu belirtti. Layla Towsey memejit sebebiyle komaya girdiğinde 3 yaşındaydı. 5 gün boyunca komada kalan Layla, ünlü grup ABBA'nın şarkısı Mamma Mia'yı söyleyerek uyandı. Joey Hopkins isimli 22 yaşındaki genç araç kazası sonrasında 41 gün komada kaldı. Annesi oğlunun başında beklerken oğlunun bir anda uyandığını ve kendisine küfrettiğini duyunca şok olmuş. 81 yaşındaki Frail Angelo De Luca, ağaçtan düştükten sonra 4 gün komada kaldı ancak asıl şok uyandığında fark edildi. Komadan uyandıktan sonra seks bağımlısı haline gelen adam bu bağımlılığından kurtulamayınca ailesiyle de büyük sorunlar yaşamaya başladı. 27 haftalık hamile olan Valerie Leah, domuz gribine yakalanınca doktorlar anne adayını uyutup bebeği öyle doğurmayı planladı. Anne olduğundan habersiz uyutulan Leah, bebeğini 3 hafta sonra uyandığında kucağına alabildi. Bir hastalık sonrası beyninde oluşan hasar sebebiyle hastaneye yatırılan Liz Sykes sürekli nöbet geçiriyordu. günlerce hastalığını teşhis etmeye çalışan doktorlar başarılı olamayınca Liz'i bilinçli olarak 3 haftalık bir komaya soktu. Bu sürede hastalığı teşhis edildi ve tedavisi uygulandı. Ancak uyandığında tüm hafızası silinmişti. Terry Wallis isimli adam henüz 19 yaşındayken bir kaza sonrası komaya girdi ve tam 19 sene boyunca komada kaldı. İlk söylediği kelimelerin anne ve süt olduğu belirtildi. 3 yaşındaki Ya Wen isimli çocuk bir kamyonun çarpması sonucu komaya girdi. Ciddi şekilde yaralanan ve 5 gün komada kalan çocuk uyandıktan sonra sigara ve alkol kullanmak isteyince hem ailesi hem de doktorlar şok oldu. Aruna Shanbaug Hindistan'da yaşayan bir hemşireydi. Vahşice tecavüze uğradığında sadece 25 yaşındaydı. Tecavüze uğradıktan sonra öldürülmek istendi. Felç kaldı. 42 yıl komada kaldıktan sonra hayatını kaybetti. 1973 yılında Mumbai'deki bir hastanede, çalıştığı sırada cinsel saldırıya uğrayan Aruna Shanbaug isimli hemşire, 42 yıldır komadaydı. Bir meslektaşının saldırısı sonucunda beyin sarsıntısı geçiren ve 42 yıl komada kalan Shanbaug, aynı hastanede hayatını kaybetti. Aruna Shanbaug ülkede ötanazi hakkının sembol isimlerinden bir olmuştu. Shanbaug'un daha az acı çekmesi için bağlı olduğu yaşam destek ünitesinden çekilmesini talep eden yakınları, başlattıkları imza kampanyasının ardından mahkemeye başvurmuş, Hindistan Yüksek Mahkemesi talebi reddetmişti. Saldırgan 6 yıl sonra serbest kaldı Shanbaug'a saldıran Bhartha Walmiki isimli hastane çalışanı saldırı ve hırsızlık suçlamasıyla yargılanmış, mahkeme tecavüz suçunu görmezden gelmişti. Talihsiz kadının 42 yıl boyunca komada kalmasına neden olan Walmiki, 7 yıla mahkum olmuş, 6 yılın ardından da özgürlüğüne kavuşmuştu. Twitter'da bir çok kullanıcı Aruna Shanbaug'un arkasından gözyaşı döktü. ''Çok daha önce gitmesine izin verilmeliydi'' dediler. 42 yıl komada kaldıktan sonra öldü ABD'li Edwarda O'Bara, 16 yaşında girdiği komada 42 yıl kaldıktan sonra dün hayatını kaybetti. Edwarda'ya, annesi ve babasının ölümünün ardından kızkardeşi bakıyordu. Henüz bir lise öğrencisi olduğu 1970 yılında vücudu ilaç tedavisine ters tepki verince şeker komasına giren Edwarda O'Bara, 42 yıl komada kaldıktan sonra dün hayata gözlerini yumdu. 59 yaşında hayatını kaybeden O'Bara'nın annesi, beş yıl önce ölene kadar kızının başından ayrılmamıştı. Edwarda'nın babası ise 1978'de ölmüştü. Çocuk doktoru olmak isteten kızına on yıllar boyunca Miami kentindeki evindeki bakan Kaye O'Bara, yatak yarası olmaması için kızını her iki saatte bir çevirdi, onun yanında sürekli müzik dinledi veya kitap okudu. Annesinin kızına olan bağı, O'Bara ile ilgilenen Dr. Wayne Dyer'ı annesi ile komadaki kızının ilişkisini konu alan bir kitap yazmaya teşvik etti. Kaye O'Bara, 2008 yılında kızına baktığı odada uyurken son nefesini verdi. Annesinin ölümünün ardından, Edwarda'nın bakımını kardeşi Colleen üstlendi. Edwarda'nın öyküsü, yerel halkı da fazlasıyla etkiledi. Colleen O'Bara, tanımadıkları çok sayıda insanın kendilerini ziyaret ettiğini belirtti. Edwarda'nın cenazesinin Salı günü düzenleceği ifade edildi. Tam 12 yıl boyunca komada kalan ve uyandıktan sonra 'Umarım ölürsün demen de dahil her şeyi duydum anne' diyen çocuğun hikayesi şok ediyor. Martin Pistorius, Güney Afrika'da büyüyen oldukça sıradan bir çocuktu. 12 yaşında gizemli bir hastalığın baş göstermesiyle hayatı değişmeye başladı. Önce boğaz ağrısıyla başlayan hastalık sürekli uyuması ve en sonunda hareket kabiliyetini tamamen yitirmesiyle kendini iyice gösterdi. Daily Mail'de yer alan habere göre doktorlar Martin'in bir çeşit menenjite yakalandığına inanıyordu. Ona yardım edemeyeceklerini söyledikten sonra Martin'i eve gönderdiler. Ailesi Martin'in her anında yanındaydı. Banyo ve yemek yemek gibi basit işlerini yapamayan Martin'i yatak yarası oluşmasın diye her 2 saatte bir çevirmeleri gerekiyordu. Gündüzleri rehabilitasyona giden Martin, 2 yıl sonra bilincini kazanmaya başladı. 16 yaşına geldiğinde durumundan haberdardı ancak yine de hareket edemiyordu. Birileriyle konuşabilmesi için 10 yıl daha geçmesi gerekecekti. Kendine geldikten sonra bakıcılarıyla ilgili anlattıkları ise kanınızı donduracak cinsten: 'Korkunçtu. Ailem başıma gelenleri öğrendiğinde şok olmuştu. Bakım evindeki insanlar saçımı çekiyor, metal kaşıkla dişime vuruyor ve kaşığı ağzıma yerleştirmeye çalışıyordu. Bana sürekli bağırıyor ve kızıyorlardı. Ağladığımda ise daha kötü davranıyorlardı. Bakıcı kadınlardan birinin cinsel istismarına bile maruz kalmıştım. Kaldığım odaya gelip benimle ilişkiye girmeye çalışıyor ve cinsel organlarıma dokunuyordu. Her saniye kaçacağım günü bekledim' diyor. 'KULAĞIMA 'UMARIM ÖLÜRSÜN' DEDİ!' Martin, hayatındaki en kötü anların ise annesinin odasına geldiğinde kulağına 'Umarım ölürsün' dediği zaman olduğunu belirtti. Yaşadıklarından kurtulmak için düşüncelerini anlatmaya çalışan Martin, bu sayede ilerleme kaydetmeye başlamış. 2011 yılında 25 yaşındayken terapisti onun iletişim kurmaya çalıştığını fark etmiş. Yaşadığı hikaye binlerce insanı etkileyen Martin'in hayatını film yapmak isteyen pek çok yapımcı bulunuyor. Martin ve eşi, kendilerini Matt Damon ve Cameron Diaz'ın canlandırmasını istiyor.