Mezarlık, ziyaret yerlerindeki ağaçları kesenler çarpılır. Anadolu'da sayısız batıl inanç var ve varlıklarını yüzyıllar geçse de sürdürüyorlar. Tam tersini düşünenler olabilir fakat şehirdeki insanlar da Anadolu'dakiler kadar inanıyor. İşte Anadolu'da yaygın olan batıl inançlar... Türbeden dışarıya bir şey, bir nesne götüren kişiler çarpılır. Mezarlığı parmak ile işaret etmek iyi değildir. Parmakları ile işaret eden kişilerin parmakları kurur. Kurban kesilirken hayvan dilini dışarı çıkarırsa kurban sahibi o yıl içerisinde ölür. Bir çocuk sürekli ağlarsa o evde mutlaka ölüm meydana gelir. Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse, ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür. Yatarken çorapları baş tarafa koymak iyi değildir, insan çabuk ölür. Ölünün elbiseleri ölü yıkayıcılarına verilir. Mezarlıktan ağaç kesilmez. Ağaçta cin olduğuna inanılır. Yoğurdun güzel olması için mezardan çırpı toplanarak, kaynayan sütün altına atılır. Yüzyıllardır süregelen batıl inançlar hayatın her noktasında etkisini gösteriyor. İşte Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın araştırmasıyla Türkiye'de yaygın olan batıl inançlar. Çoğunun bilimsellikle, akılla, çağdaşlıkla ve dinsel inançla bir ilgisi olmadığı belirtilen incelemede, bu tür inanışların ne yazık ki insan oğlunun gönlünden, beyninden, vicdanından sökülüp atılamadığı vurgulandı. Türklere ait bazı batıl inançlar... Ayakkabının ters gelmesi hastalığa işarettir.' Ocak ayının birinci günü görülen kimse sana iyi gelirse o yıl yaşarsın, iyi gelmezse hasta olursun. Cuma günü ana rahmine düşen çocuk bilgili olur. Pazartesi başlanan işler ağır gider. Bir erkek iki kız arasından geçerse köse olur. Bir adam iki kadının arasından geçerse sözü geçmez. Odanın ışığını evin erkeği yakarsa o ev daima nur içerisinde ve bereketli olur. Kadının yolda erkeğin önünü kesmesi uğursuzluktur. Bir kadın iki erkeğin arasından geçerse çocuğu olmaz. Yarım çay içen kadın dul kalır. Ava gidecek kişinin önünden kadın geçerse avlanamaz. Bundan dolayı o kişi ava gitmekten vazgeçer. Ava giden kişinin arkasından karısı süpürge atar. El yıkanırken önce sağ elden başlamalı, önce sol elden başlamak uğursuzluk getirir. Çorap giyilirken ayağın Kıble'ye doğru uzatılması doğru değildir. Sağ avuç kaşınırsa para gelir, sol avuç kaşınırsa elden para çıkar. Akşam tırnak kesilmez.Eğer akşam vakti tırnak kesiyorsanız onu saksı içine gömün çöpün içine atmayın. Akşam sakız çiğnenmez, akşam çiğnenen sakız ölü etidir. Hamile kadın aş ererken neye bakarsa doğacak çocuk ona benzeyecektir. Gece gizlice ay ışığında, gölgede yıkananlar ay gibi parlak olur. Yıldız kaydığında bir insan ölür. Dolunayda doğan çocuk uğurludur, geleceği ışıklıdır. Dolunayda doğan kızlar ay gibi parlak ve güzel olur. Gece aya doğru tükürmek, sövmek uğursuzluk getirir. Güneş güzele vurur. Kırklı kadın evden fazla uzaklaşmaz. Kırklı çocuk yalnız bırakılacağı zaman başucuna bıçak, soğan, sarımsak bırakılır. Hıdrellez günü dikiş dikilmez, ağaç, bitki kesilmez, canlı öldürülmez. Bunlar yapılırsa yeni doğacak ne varsa anasının karnında hıdırellez eğrisi olur. Gece aynaya bakanın ömrü kısa olur. Gece ıslık çalmak günahtır. Akşam kapının önü süpürülmez. Bayram günü tıraş olunmaz. Arife ve bayram günü ağaç kesilmez. Gece göle girmek iyi değildir. Geceleri cinler, peri kızları gölde yıkanırlar. Geceleri su üzerinden atlanmaz. Kaynayan suya bıçak sokulmaz. Akşam soğan yenen yere melekler gelmez. Bir kişi gerdeğe girmeden önce yanlışlıkla kediye basarsa başarısız olur. Köpeğin vakitsiz gece havlaması, horozun vakitsiz ötmesi, öküzün gece böğürmesi kötü şeylere işarettir. Köpek havaya doğru bakarak havlarsa kan dökülecek demektir. Tavuğun horoz gibi ötmesi uğursuzluktur, öten tavuk kesilir. Kediyi Hz. Ali sıvazladığı için hiçbir zaman sırtüstü düşmez. Ev yılanı o evin bekçisidir. Kurtlar uluyunca inekleri yemesinler diye gökten ağızlarına yiyecek düşer. İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı geçerse sığırlar hamile kalmaz, doğum yapmazlar. Çakal uluyunca yere tükürmek gerekir, yoksa insanın başına bir yıkım gelir. Bıçakla ekmek kesilmez, evin bereketi kaçar. Bir kişinin üzerinde dikiş dikilirse o kişinin kısmeti bağlanır. Bismillah demeden yemek yiyen kişi doymaz. Kapının önünde oturan kişi iftiraya uğrar. Duvar dibinde uyumak iyi değildir, insan çarpılır. Evin içerisi temiz olmazsa oraya melekler değil şeytanlar gelir. Nisan yağmuru zemzem suyu gibidir, uğurludur. Nisan yağmurunda ıslanmak insana sağlık verir. Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir. Sabah evinden başkasına ateş verenin ocağı söner. Tencerede su boşuna kaynarsa düşmanlar çoğalır. Hastalanan hayvanları ateşten geçirmek iyidir. Külün üstüne su dökülmez, işenmez. Karaağaçtan beşik, sandık yapılmaz. İncir ağacının altında uyuyanları şeytan alır götürür. Tarlada zina yapılırsa bereket olmaz. Üzümün tanesini, karpuzun sap kısmındaki kabuğunun içini yiyenler yetim kalır. Ekin ekili tarlada işenmez, cinsel ilişkide bulunulmaz. Çocuğun bezleri yabani ağaca asılırsa çocuk yabani olur. DÜNYADAKİ BATIL İNANÇLAR/ Batıl inanç söz konusu olduğunda, üzerine tartışmanın pek bir anlamı yoktur. Ya inanılır ya inanılmaz. Batıl inançta mantık aranmaz. Elden ele bıçak alıp vermemek, kapı eşiğinde ayakkabı bırakmamak, merdiven altından geçmemek derken, dünyanın dört bir yanından birbirinden farklı ülkeler ve kültürler hangi batıl inançlara sahip biliyor musunuz? İşte ülke ülke batıl inançlar... İspanya/ İspanya'da 'Ne zaman evleniyorsun?' sorusu tam bir muamma. İspanyolların inanışına göre, yer süpürülürken süpürge birinin ayakkabısına ya da ayağına değerse, o kişi hiçbir zaman evlenemiyor. İspanya'da ayaklara dikkat etmekte fayda var... Rusya/ Rus kültürüne göre, eğer bir şey unutulduğu için eve geri dönülürse evden çıkmadan önce mutlaka aynada kendine bakılmalı. Yoksa dışarıda bütün işleriniz ters gider. Güney Kore/ Güney Kore'de yeni eve taşınan ahbaplara ev ziyaretine giderken ne hediye alınacağı konusunda kimse endişe yaşamıyor. İnanması güç ama Güney Kore'de bu ziyaretlerde en popüler hediyeler tuvalet kağıtları ve deterjan, sabun gibi temizlik malzemeleri. Zamanında büyük lüks sayılan bu ürünler hediye olarak verildiğinde çok makbule geçiyordu, şimdiyse bu hediyelerin iyi şans ve eve bereket taşıdığına inanılıyor. Hindistan/ Bilgi dünyadaki en değerli şey ve buna Hindistanlılardan daha fazla kimse inanamaz. Hindistan'da eğer ayağınızla bir kitap, sayfaya değer ya da üzerine basarsanız, bu hareket Hinduizm'deki üç büyük tanrıdan biri sayılan Bilgi, Müzik ve Sanat Tanrıçası olan Saraswati'ye hakaret olarak sayılır. Meksika/ İspanyol yünü olan lana, aynı zamanda halk dilinde para için de kullanılan bir kelime. Meksika'da yeni yılda lana yününün kuzu figürünü hediye etmek çok popüler. Çünkü hediye edilen haneye para getireceğine inanılıyor. Daha çok para yani lana istiyorsanız, en güzel figürü kapının üzerine asmak. İsrail/ Eğer ilk kez bir İsrailli ailenin evine gidiyorsanız alacağınız şey mutlaka ekmek ve tuz olmalı. Ekmek en temel karın doyuran besin, tuz ise asla bozulmayan çürümeyen ve mikrop barındırmayan bir madde olduğundan çok değerli görülüyor. Bu erzak paketine bir de zeytinyağı eklerseniz, sizden daha iyisi olmaz. İsveç/ Tahtakurusunu andıran herhangi bir böcek gördüğümüz zaman korkudan sıçrarız. Ama bu böcekler sadece toz akarıysa, görünen o ki onları kollarımızı açıp kucaklamalıyız. İsveç'te bu böcekler iyi şans anlamına geliyor. Hatta bu böcekleri evinizde bulmanız teşvik ediliyor ki bunlardan bir tanesi bile size servet getirmek için yeterli. Bunu da 'işe yaradığını gördüğümüz zaman inanırız.' başlığı altına koyalım. İtalya/ Corno, efsaneye göre nazara karşı koruma gücü olan, eski bir İtalyan tılsımıdır. İnsanlar bu muskaları duvarlara veya kapıların üzerine asıldığında iyi şans getirmesi için birbirlerine verirler. İşin komiği bu sivri boynuzlar, Pompeililerin doğurganlığı artırmak için duvarlarına astıkları penislerden geliyor. Gökkuşağının altında bir erkek geçerse kız, kız geçerse erkek olur. Dolu ilk yağdığında birkaç tane yemek sağlığa iyi gelir. Beş taş oynamak kuraklığa işarettir. Şimşek çaktığında yere bıçak saplanır. Bazı uzmanlar bazı batıl inançların kaynağını ve nasıl ortaya çıkmış olabileceğini psikolog Burrhus Frederic Skinner'ın yaptığı 'güvercinin batıl inancı' deneyi ile açıklıyor. Belli bir noktayı gagaladığı zaman yemek verileceğini öğrenen güvercin gagalamadığı halde ödüllendirilirse, bu ödülün o sırada yaptığı herhangi bir davranışla ilgisi olduğuna inanıyor. Bazı yörelerde sararıp, ateşi çıkan çocukların 'ay çarpmasına tutulduğu' söyleniyor. Hastalığın alına, el ve ayaklara, dualar eşliğinde is sürülerek tedavi edildiğine inanılıyor. Loğusa kadınların yeni gelin ya da başka bir loğusayla karşılaştıklarında kısırlaşacaklarına dair inanışa karşı, loğusanın 40 kurt kafatası dolusu suyla yıkanması öneriliyor. Bazı yörelerde, aileye özgü batıl inanışlardan biri de mantar tedavisinin, otlarla karıştırılmış yumurta sarısıyla tedavi edilebileceği. Ancak asıl tılsımın, kuşaktan kuşağa tılsım sahibi olan aileden birinin yumurtanın içine tükürmesiyle gerçekleştiğine inanılıyor. Evin nazardan korunması için üzerlik otu, soğan kabuğu ve tuz ateşte yakılarak, tütsüsü evde gezdiriliyor. Şifa bulmaya yönelik batıl inançlardan biri de kabakulak olan çocuğun ısıtılmış bir tahta kaşıkla şişkin yerlerine bastırıldığında hastalığın geçeceğine inanılması. Bazı kadınlar çocuklarının daha cesaretli olması için yengeç kaynatıp suyunu içiriyor ya da yengeç etiyle pişirdikleri yemekleri çocuklarına yediriyorlar. Yeni yapılan evleri kem gözlerden korumak ve bereket için kapı girişine ya da balkonlara nazar boncuğu, nal, kabak, hayvan kafatasları gibi çeşitli objeler asılıyor. Anadolu'da anlatılan farklı Şahmeran efsanelerinden biri de yılanlar padişahı Şahmeran'ın kuyruğunun suyunu içen kişinin Lokman Hekim olduğu yolunda... Bazı yerlerde yılanların eve girmemesi ya da yılanların saldırısına uğramamak için Şahmeran duası okunuyor. Anadolu kültüründe 'nazar değmesin' diye evimizin, dükkanımızın bir köşesine ya da sevdiğimizin, sakındığımızın yakasına minicik de olsa bir nazar boncuğu iliştirivermek tartışmasız en gözde batıl inançlar arasında. Batıl inançların başrolünde çoğu kez doğa ve diğer canlılar var. Bunlardan en popüler olanı kara kediyi uğursuz saymak. Mısır kültüründe kutsal sayılan kedi, Ortaçağ'da Hristiyan inancında lanetlenen bir hayvan. Avrupa'da başlatılan cadı avında düşmanı işaret eden en önemli simgelerden biri. Kedilerin hedef alınması, bir kültürün kendinden önceki kültürlerin kutsallarından kurtulma refleksine bağlı olabilir. Batıl inançların başrolünde çoğu kez doğa ve diğer canlılar var. Bunlardan en popüler olanı kara kediyi uğursuz saymak. Mısır kültüründe kutsal sayılan kedi, Ortaçağ'da Hristiyan inancında lanetlenen bir hayvan. Avrupa'da başlatılan cadı avında düşmanı işaret eden en önemli simgelerden biri. Kedilerin hedef alınması, bir kültürün kendinden önceki kültürlerin kutsallarından kurtulma refleksine bağlı olabilir. 'Alın nazarlığı', çocukları kötü gözlerden korumak için asılıyor. Amaç, çocuğa bakanların dikkatini nazarlığa çekmek ve böylece kötü bakışları kovmak. Mardin ve çevresindeki bazı köylerin sokaklarında yaban keçisinin boynuzları asılı duruyor. Köyde romatizma olan ya da bir yerleri ağrıyanlar boynuzların yanına gelerek ağrıyan yerlerine sürüyor.