Da Vinci'nin tablosunda tekrar hayat buluyor Leonardo da Vinci'nin 'Lady with an Ermine' (Kakımlı Kadın) tablosunda daha önce görülmeyen çizimler ortaya çıktı. Yeni bir teknoloji sayesinde bulunan detaylar tarihi bir magazine de ışık tutuyor. Milano Dükü ve Cecilia Gallerani'nin saray tarafından onaylanmayan aşkı Da Vinci'nin tablosunda tekrar hayat buluyor. Fransız bilim adamı Pascal Cotte, yeni bir ışık teknolojisi kullanarak Rönesans'ın ustası Leonardo Da Vinci'nin 'Lady with an Ermine' tablosunda yeni bir keşif yaptı. Milano Dükü Ludovico Sforza'nın sevgilisi Cecilia Gallerani'nin resmedildiği ve 1489-1490 yılları arasında yapıldığı düşünülen tablonun Da Vinci tarafından daha önce 2 farklı şekilde çizildiği ortaya çıktı. Da Vinci'nin bu tablosunda Cecilia elinde tuttuğu bir sansar türü olan beyaz kakımla resmediliyor. Ancak tabloyu inceleyen Cotte, Da Vinci'nin tabloyu daha önce kakım olmadan çizdiğini, sonrasında kakımı eklediği ve en son olarak da hayvanın kürk rengini beyaza boyadığını ortaya çıkardı. Katman ayrıntılandırma methodu sayesinde ortaya çıkan gelişme Leonardo uzmanlarını oldukça heyecanlandırdı. Uzmanların diğer bir görüşü ise, Da Vinci'ye kakım resmetmesini Cecilia'nın söylemiş olabileceği. SIRLARI ÇÖZÜLEMİYOR HAREKET EDEN TAŞLAR: ABD'nin Kaliforniya ile Nevada eyaletlerinin sınırında bulunan Death Valley (Ölüm Vadisi), 'hareket eden taşları' ile yıllardan beri bilim adamlarını çekiyor. Bir teze göre, rüzgar, taşların kum üzerinde kaymalarını sağlıyor. Ancak yüzlerce kiloluk taşları hareket ettirecek kadar şiddetli rüzgarlar kaydedilmiyor. Ayrıca aynı noktadan hareket etmeye başlayan taşların nasıl olup da farklı yönlere yöneldiklerini kimse açıklayamıyor. Rüzgar teorisine karşı çıkanlar 'Rüzgar, aynı noktadan hareket etmeye başlayan iki taşı aynı yöne kaydırır. Ama burada durum farklı' diyor. Büyük muamma sürüyor. KARA GÜNEŞ: Danimarka'da her ilkbaharda, gün batımına yaklaşık yarım saat kala, milyonlarca kuş biraraya gelip, gökyüzünde inanılmaz şekiller oluşturarak uçuyor. Bir teze göre, rüzgar, taşların kum üzerinde kaymalarını sağlıyor. Ancak yüzlerce kiloluk taşları hareket ettirecek kadar şiddetli rüzgarlar kaydedilmiyor. Ayrıca aynı noktadan hareket etmeye başlayan taşların nasıl olup da farklı yönlere yöneldiklerini kimse açıklayamıyor. Rüzgar teorisine karşı çıkanlar 'Rüzgar, aynı noktadan hareket etmeye başlayan iki taşı aynı yöne kaydırır. Ama burada durum farklı' diyor. Büyük muamma sürüyor. KARA GÜNEŞ: Danimarka'da her ilkbaharda, gün batımına yaklaşık yarım saat kala, milyonlarca kuş biraraya gelip, gökyüzünde inanılmaz şekiller oluşturarak uçuyor. Mart ayından Nisan'ın ortalarına kadar, her akşam gün batımına yarım saat kala biraraya gelen bu milyonlarca kuşun neden böyle davrandığını bilim adamları tam olarak açıklayamıyor. DİNMEYEN FIRTINA: Diğer adıyla 'Catatumbo şimşekleri' dünyada eşi benzeri olmayan bir doğa olayı. Venezuela'da Catatumbo Nehri ile Marakaibo Gölü'nün buluştuğu yer üzerinde oluşan bulutların çarpışması sonucu şimşek fırtınası meydana geliyor. 5 kilometre yüksekte oluşan yüksek voltaj nedeniyle yılda 140-160 gece boyunca, her gece 10 saat süreyle şimsekler çakıyor. Şimşekler bazen saatte 280 kez tekrarlanıyor. Bölgede, Şiddeti 400 bin amper olmak üzere yılda ortalama 1 milyon 176 bin elektik boşalma meydana geliyor. Bu nedenle bölge dünyada ozon oluşturan tek yer olarak geçiyor. İnanılmaz 'şimşek fırtınası' ise 400 kilometre mesafeden izlenebiliyor. Gemiler bile yön tayin etmekte şimşekleri kullanıyor. YANAN GÖKKUŞAĞI: Dünyanın her yerinde zaman zaman gökkuşağı oluşuyor. Ama ABD'nin Idaho Eyaleti'nde (Washington eyalet sınırında) oluşan gökkuşakları bir başka. Görenleri hem şaşrıtan hem de büyüleyen cinsten. Çünkü bu gökkuşakları bildiğimiz gökkuşaklarından çok farklı. Dağılmış gibi görünen ve bir alevi andıran gökkuşağını inceleyen bilim adamları burada meydana gelen fenomeni şöyle açıklıyorlar: Güneş ufuktan 58 derece tepede olduğu sırada, yüksek seviyede cirus tipi bulutlar oluştuğunda ve de bu bulutlar heksagonal (altıgen) su kritallerinden oluştuğunda, güneş ışınları bu bulutlardan geçerken gökkuşağı renkleri oluşuyor. KIZIL YAĞMURLAR: 2001 yılında, 25 Temmuz'dan, 23 Eylül'e kadar Hindistan'ın Kerala bölgesine yağan her yağmur kızıl renkte oldu. Bölge halkının geleneksel olarak giydiği beyaz renkteki elbiselerde ise yağmur kan kırmızısına yakın bir kırmızıya dönüştü. Hindistan Hükümeti olaya el koyu ve 'kızıl yağmurun' nedeni araştırıldı. Tahminlere göre Hint Okyanusu'nda oluşan mikroskopik kızıl yosunlar buna neden oldu. Ancak 2006 yılında olayla ilgili araştımalarını sürdüren Mahatma Gandhi Universitesi'nden 2 bilim adamı Godfrey Louis ve Santhosh Kumar, aslında dünya dışı hücrelerin atmosferde yarattığı izotopik reaksiyornların bu yağmurları kızıla boyadığını söyleyince bu garip olay yeniden gündeme geldi. MAMMATUS BULUTLARI: Meteorolojide mammatokumulus bulutları olarak da geçiyor. Bulutların altında sarkıtların oluşması son derece ilginç görünüyor. Çok geniş alanları kaplayabilen bu tip bulutlar hareketsiz gibi görünse de ekstrem bir hava durumunun işareti sayılıyor. Ancak bilim, oluşmaları için gerekli faktörleri hala tam olarak belirleyemedi. PENİTENTES: Bazı dağ tepelerinde görülebiliyor. Güneş ışınlarının buzullara yansıması sonucunda oluştukları belirtiliyor. Beyaz sivri başlıklar takmış, kortej halinde yürüyen rahibelerin uzaktan görüntüsünü andırdığından 'penitenes' adı verilen bu garip doğal oluşumun neden sadece bazı yerlerde meydana geldiği bilinmiyor. SÜPER HÜCRELER: Genellikle izole ama çok şiddetli fırtınalar doğururlar ve saatlerce sürebilir. Ayrıca bazıları ikiye bölünüp, iki ayrı yöne hareket edebilirler. Bazen hortumlara dönüşebilir. Genellikle çok büyük miktarda dolu ve yağmur bırakırlar. Bu süper-hücreler en büyük dolu taşlarını taşırlar. ŞEYTAN ATEŞİ: Ya da ateş hortumları. Birkaç metre yüksekliğe kadar ulaşabilen alevlerden oluşan bir hortum. Birkaç dakika sürüyor. Bilim adamlarına göre sıcak hava akımları sonucunda oluşuyor ancak hangi faktörlerin biraraya gelmesinin sonucunda oluştuğu kesin olarak bilinmiyor. Daha çok çalılıklarda çıkan yangınlarda meydana geliyor ama çok ender görülüyor. BUZ HALKALARI: Sibirya gibi çok soğuk bölgelerde ortaya çıkıyor. Bazen debisi çok düşük akar sularda da meydana geliyor.