Kimsenin giremediği Sibirya'da bulunan bu cezaevine Belçikalı Magnum fotoğrafçısı Carl de Keyzer girdi. Kamp şeklinde tasarlanan hapishane Sibirya'nın merkezindeki Krasnoyarsk bölgesinde Keyzer, Soveyet dömenimden kalma Sibirya'nın ücra köşelerinden birinde bulunan 'gulag' diye bilinen cezaevlerini görüntüleyen nadir kişilerden biri. Gulag ismi, 'ıslah edici çalışma kamp ve kolonileri başkanlığı' ifadesinin Rusça kısaltmasından (Glavnoye Ul Pravleniye Ispravitelno-Trudovih Lag Erey i Koloni) türetilmiş. Özellikle uçsuz bucaksız Sibirya'da kurulan toplama kampları, Sovyet Halk Şurası'nın onayladığı ceza kanununun ünlü 37. maddesinin, 1937 yılının Ağustos ayında Stalin'in gizli polis teşkilatı NKVD (daha sonra KGB) tarafından uygulanmaya başlamasıyla kurulmuştu. Stalin'in ölümünden sonra da 'talim ve terbiye' yeri olarak işletilmeye devam edilen bu kamplar, 1960-1980 yılları arasında komünist rejim karşıtı siyasi tutukluların uğrak yeri haline geldi. Gulag ile 'arhipelag' (takımada) isimlerinin kafiyesi, bu kamplarda yıllarını geçiren Nobel ödüllü yazar Aleksandr Soljenitsin'in meşhur kitabının ismine ilham verdi. O yıllarda Rusya'daki cezaevleriyle ilgili korkunç söylentiler vardı. Bu söylentileri yerinde görmek isteyen Carl de Keyzer, aylarca uğraştıktan sonra bu cezaevlerine girmeyi başardı. Bunlar arasında en ünlüsü Sibirya Cezaevi'yd İnsanlardan ve yerleşim merkezlerinden binlerce kilometre uzaklıktaki bu cezaevinde daha çok azılı adi suçlular kalıyordu. Bu yerler Sibirya'nın zorlu koşulları ve batı Rusya'nın ormanlık alanlarına kuruluyordu. -60 derecelere dayanan soğukta zaten kimsenin kaçması, kaçanların da sağ kalması imkansızdı. İşte kimsenin girmeye cesaret edemediği o cezaevinden görüntüler...