Anayasa Mahkemesi, Türkiye'nin gündemine oturan Can Dündar ve Erdem Gül hakkında bugün yayınladığı gerekçeli kararı yine tartışma konusu oldu. Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Cavit Tatlı bu gerekçeli kararın birçok çelişkiyi içinde barındırdığını belirtti. İşte 10 maddede AYM'nin gerekçeli kararındaki çelişkiler... 1. AYM'nin bu son kararı ile 20.01.2014 tarihinde verilen mit tırları hakkındaki yayın yasağı kararının hiçbir hükmü kalmamıştır. Şu anda isteyen bu konuda istediği yayını yapabilir. Zira bu karar onlara bu yolu açmıştır. Bu anlamda verilen karar ile sadece tahliyeler değil 'mit tırları' ile ilgili yayın yasağının kalkması ile kanunun amaçladığı milli güvenlik ilkesi de zedelenmiştir. Hiçbir mahkeme bu aşamadan sonra bu konuda yayın yapan hiç kimse hakkında yargılama yapamayacaktır. AYM bu tür yayın yapacak kişilerin önünü açmış yargılama yapması gereken mahkemelerin ise önünü kapatmıştır. Mahkeme kararında bahsettiği basın mensuplarının özgürlüklerinin önüne set çekmeyi kendisi yerel ve ilk derece mahkemelerin serbestçe yargılama yapmasının önüne set çekerek hakimlerin tarafsız ve bağımsızlığı ilkesini ihlal etmiştir. 2. AYM kararında bahsedilen daha önceki yayınlar 19.01.2014 de mevcut yapının servisi ile yapılmış daha önceden hazırlanmış kurgunun son halkasıdır. Yayın yasağı da bu tarihten sonra 20.01.2014 tarihinde verilmiştir. Bu nedenle o tarihte yapılan yayınların ve Can Dündar'ın ifadesi ile 21.01.2014 tarihindeki Aydınlık haber sitesindeki yayından farklıdır. Bu nedenle o yayınlarla bu yayınlar farklı statüdedir. Bu karardan sonra elinde bulunan başka belgeleri de şu anda sunmasında hiçbir engel kalmamıştır. 3. Basın özgürlüğü güncellik doğruluk ve kamu yararı kıstaslarını aramaktadır. Oysa 16 ay önceki bir olay ve üzerinde yayın yasağı bulunan bir konuda haber yapmak bu 3 ilke ile bağdaşmadığı gibi AYM ye bireysel başvuruda belirttikleri üzere 'soruşturmanın gizliliğini ihlal' suçunu oluşturacağını kendileri belirtmektedirler. Yapılan yayının suç olduğunu kendileri de açıkça bilmektedirler. Gazeteci olan sanıkların yayın yasağının ne demek olduğunu bildikleri çok açıktır. Yayın yasağının gerekçesi devlet sırrı niteliğindeki bilgilerin açığa çıkmasının önlenmesidir. Bu kararda belirtildiği halde ve kararı bildikleri halde bu yayını yaparak ve yayının yapıldığı tarihte göz önüne alındığında sadece güncel gerçek ve kamu yararı ile yapılmış bir yayından çok daha fazlasının olduğu anlaşılmaktadır. 4. E.E. ve B.K. arasında yayın konusunda 1 gün öncesinde pazarlık yapıldığından bahsedilmektedir. Akabinde de bu yayın yapılmıştır. Bu husus AYM'nin kararında olaylar bölümünde değinilmiş ancak karara gerekçe oluşturulurken bu husustan hiç bahsedilmemiştir. 5. Her iki yayında genel seçimden hemen önce yapılmıştır. 6. Basın ve ifade özgürlüğü ve bunların kısıtlanabileceği durumlar konusunda mevzuat bilgisi verildiği halde, kararda somut olayda bu hakların kısıtlanması ile ilgili bir durum olup olmadığı irdelenmemiştir. 7. Özgürlükler üzerinden aynı konular tekrar tekrar yazılarak karar uzatılmış ancak maddi olay ile mevzuat ilişiği kurulmamıştır. Bu durum son dönem mahkeme ve savcılıklarda uygulanan bir yöntemi hatırlatmaktadır. Kararın için de kişiler aynı hususları tekrar tekrar okumakta ancak asıl önemli olan maddi olay ile mevzuatın örtüşüp örtüşmediği ihlalin olup olmadığı hususuna gelindiğinde bir iki cümle ile geçiştirilmiştir. 8. Karşı oy yazılarında belirtilen AYM'nin daha önceki uygulamalarının dışına çıkılarak ve neden daha önceki uygulamalardan ayrıldığı belirtilmeden yeni uygulama ve kriterler belirlenmiş. 9. Davayı neden diğer dosyalardan öne aldıkları hususunu açıklamamışlardır. AYM tüm kurum kuruluş ve mahkemelerden beklediği özen dikkat ölçülülük orantılılık ilkelerine kendisi riayet etmemiştir. 10. Mit tırları olayının gerçekleştiği gün olayın gerçekleştiği yere çok yakında büyükelçiler toplantısı gibi önemli uluslar arası bir toplantının olması ile 16 ay sonraki yayında Türkiye için çok önemli olan 7 haziran seçim öncesine denk gelmiştir(!) Dava da çok kısa bir sürede diğer dosya sahiplerini gıpta ettirecek bir hızla ve ilk duruşmaya 1 ay gibi kısa bir süre kalmışken gerekçesiz olarak verilmiştir. Zira gerekçesi de karar kadar tartışmalıdır. Hem hukuki olarak hem de siyasi olarak tartışmaya açık çok fazla husus bulunmaktadır.