Peki, başkanlık sistemi gelirse bu çocukların hali ne olacak?
Erdoğan'ın karşısında yer alacak; ayrı ayrı ama tek ve bütüncül bir mekanizma olarak da çalışması gereken o "taraf" kim olacak? Kimlerden oluşacak ve daha önemlisi o topluluğa kim liderlik edecek?
Bir liderleri olabilecek mi?
Hâl bu iken durup durup "Ama Erdoğan'ın kafasındaki başkanlık sistemi farklı, kötü, kaka bir başkanlık..." diye söylenmenin manası var mı?
Açıktır ki, "başkanlık sistemi" gelirse, sistemin getirdiği ikili yapıda nerede duracakları noktasında bile uzlaşamayacak; uzlaşsalar bile Erdoğan nefretinden sıyrık bir cihetle "Hadi hep beraber ulusal güvenliği batıralım, yansın bu ülke" gibi pespaye bir noktada uzlaşacakları görüntüsü veren; yok, tamam güzel uzlaştılar diyelim, bu kez de "lider" çıkarıp çıkaramayacağı müphem partilerin "başkanlık sistemi" düşmanı kesilmesi son derece anlaşılır. Çünkü başkanlık sisteminin dayattığı konsensüs duygusuna, uzlaşma pratiğine ve muhalefet enstrümanlarına sahip değiller. Yetersizler.
Neden durup durup "diktatör" söylemine yaslandıkları, bu kavrama çılgınlar gibi sarıldıkları da sarih değil mi?
Çünkü bu halleri adamı diktatör eder. Çünkü onların durduğu yerden bakınca üst üste 18 seçim kazanmış her gerçek lider mecburen diktatör gibi görünür. Öyle olmasa bile.
Nihal Bengisu Karaca/Habertürk