Merkel, Halep ile Türkiye sınırında sivillerin ölmeyeceklerini ve en önemlisi, baskı altında olmayacakları bir alan yaratılmasını öneriyor. İlk bakışta uçuşa yasak bölge gibi görülebilecek bu öneri, aslında daha fazlasını ima ediyor. Zira bir bölgeyi uçuşa yasak kılmak, kendi başına güvenli kılmaya yetmez; bu ancak başlangıç olabilir. Suriye'deki her katliam hava gücüyle olmuyor; ayrıca her katliam da Suriye'de olmuyor. Dolayısıyla öneri, öncelikle hiçbir savaş aracının bölgede kullanılmaması anlamına geliyor. Bu, Rusya, ABD, Esad güçleri, yerel oyuncular ve diğerlerinin silaha başvurmayacağı bir alan yaratılması demek.
Böyle bir bölge bir biçimde olursa, en azından yeni bir göç dalgasıyla karşılaşılmayacağı düşünülüyor olabilir. Ama bu bölgenin tek işlevi, göçü engellemek olduğunda işe yaramaz; çevresine de mesela Türkiye sınırına da güvenlik sağlamalı. Bu durumda, kimsenin silah kullanmamasının garantisini kim verecek?
Merkel'in önerisinde bunun da ipuçları mevcut. Almanya diyor ki, Esad ve müttefikleri ile ABD liderliğindeki koalisyon arasında bir anlaşma imzalansın. Genel bir bakışla bu nihai amaç olarak önerilebilir. Ancak ortada bulunan bazı sorunlar aydınlatılmadığı sürece, bu çıkış yolunun hayata geçmesi zor.Öncelikle açıklık kazanması gereken konu, ABD ile Rusya'nın hangi konularda anlaştıklarının açığa çıkmasıdır; ama bunu bugün için beklemek anlamlı değil.
Güvenli bölge "barış" ile olacaksa taraflarından biri Esad olacak; ancak bunun ne kadarlık bir vade için öngörüldüğünün adının konması gerekecek. Ardından, DAEŞ'i bir yana koyarsak, muhalif güçler ve PYD'nin güvenli bölgenin neresinde ve ne şekilde yer alacağının belirlenmesi gerekecek. Bu konuda üç seçenek olabilir. Ya bu yapılarla birlikte karar alınacak ya hiçbiri dikkate alınmayarak sadece devletler görüşecek ya da devletler yerel grup-örgütlerle savaşacak; kim yenerse onunla görüşülecek.
Galiba, ABD ile Rusya biraz geri çekilip bu konuyu Türkiye ile İran'ın çözmesini deneyecekler. Almanya İran'ı ikna etmiş olmalı ki, İran cumhurbaşkanı Türkiye ile işbirliğinin artırılmasını dillendiriyor. Ancak öte yandan gerek sınırlardan yapılan saldırılarla, gerek Ankara eylemleriyle Türkiye'nin Rusya-İran ekseni ile karşı karşıya gelmesi teşvik ediliyor. Sonuçta, bir bölgenin mıntıka temizliği Türkiye'ye yaptırılmaya çalışılıyor ve Türkiye Rusya'nın önüne sürülüyor ise bunun Türkiye'nin savunduğu güvenli bölge ile alakası olmaz.
Beril Dedeoğlu/Star