HDP'NİN HALA BİR ŞANSI VAR ANCAK…
HDP bugün kendi siyasi programını değil, KCK yönetiminin hendekler üzerinden hayata geçirmeye çalıştığı, dört başı mamur ve sonuçları, etkileri iyi düşünülmüş bir siyasi/silahlı programı savunuyor. HDP sivil bir siyaseti temsil ediyor ya da olması gereken bu diyelim. Ama HDP, hendek siyasetini o kadar hararetli savunuyor ki, kendi eliyle kendi sivil siyasetinin ve misyonunun son baharını hazırlıyor gibi bir durumla karşı karşıyayız.
Yanlış anlaşılmasın, HDP'nin kapatılması anlamında bir şey değil söylediğim. HDP'nin bu yanlış siyaseti nedeniyle ödeyeceği siyasi bedeli-ki bu bedeli bir siyasi partiye ancak halkın kendisi ödetebilir-kastediyorum.
Türkiye yeni anayasasını yapma sürecini yaşıyorken, Kürt nüfusun bir kısmının siyasi desteğini alabilen bir partinin, öz savunma adı altında, silahlı güçler tarafından korunacak, belli bir teritoryal alanı akla getiren bir 'statü' anayasası peşinde koşması ve bu talebinin hendeklerin etrafında yaşanan şiddet ve terörle mümkün olabileceğine inanması vahim bir durum, bir çıkmaz sokak..
Oysa HDP'nin yeni anayasa sürecine sunabileceği katkılar, bu inşa sürecinin güçlü bir öznesi olma şansı hala var.. Ama bu şansını kullanabilmesi, hendek siyasetine karşı çıkmasından geçiyor. HDP'nin meclis başkanının çağrısıyla toplanacak olan eşit üyeli komisyona üye vereceğini açıklaması inşallah, iyi bir başlangıca yol açar ve HDP hendekleri savunmayı bırakıp, asli misyonuna geri döner.
Türkiye'nin yeni anayasası bir 'statü' ve 'makbul vatandaş' anayasası olamaz. Halbuki, KCK/PKK'nın Türkiye'nin bir bölgesinde hendek kazarak hayata geçirmek istediği 'anayasa' tam da böyle bir anayasadır. Hendekler üzerinden inşa edilecek ve silahın gücünün belirleyeceği bir 'makbul Kürt' anayasasını belki bir elit kesim ister ama Kürt halkının çoğunluğu hiç istemez. Bu gerçeği en başta HDP'nin fark etmesinde büyük yarar var..