9 MART CUNTASI DARBECİLER AÇIŞINDAN HAYAL KIRIKLIĞI Bugün 9 Mart 2016. Bundan tam 45 yıl önce 9 Mart 1971 tarihinde Türkiye büyük sol darbenin ucundan döndü. Sosyalist aydınlar ve TSK içindeki bir grup sol görüşlü asker tarafından organize edilen 9 Mart Cuntası, darbeciler açısından hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Buna rağmen Türkiye 3 gün sonra 12 Mart Muhtırası ile yine bir askeri müdahale ile karşı karşıya kaldı. Eğer 9 Mart Cuntası başarılı olsaydı bugün başta Hasan Cemal olmak üzere birçok demokrasi havarisi kesilen yazar, cuntanın sivil ayağını oluşturarak yönetimi darbe ile ele geçirecekti. İşte 9 Mart Cuntası'nın hikayesi... ADALET PARTİSİ TEK BAŞINA İKTİDAR OLDU Adalet Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel, 1969'da kendisini askeri darbe girişimiyle yüz yüze getiren Celâl Bayar ve arkadaşlarının affı meselesini atlattıktan sonra genel seçime gitti ve1969 genel seçimleri'nde büyük başarı kazanarak yeniden tek başına iktidar oldu. Ama partisinin 'sağ' kanadı, Demirel'in Bayar ve arkadaşlarını yarı yolda bırakmasını affedemiyordu. Seçimden bir süre sonra 19 Ekim 1970'te Meclis Başkanlığından ve Kasım 1970'te de Adalet Partisi'nden istifa eden Ferruh Bozbeyli ile 69 kurucu tarafından Demokratik Parti kuruldu. Doğan Avcıoğlu'nun çıkardığı Devrim gazetesi etrafında toplanan ve içlerinde 27 Mayıs Darbesini yapan Millî Birlik Komitesi'nin gerçek lideri Emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun da bulunduğu 'Millî Demokratik Devrimciler', o dönemin siyasi partilerinin demokrasi anlayışının bir oyalamaca olduğunu ileri sürerek ulusçu-devrimci yöntem olarak ifade edilen ilkeler doğrultusunda parlamento dışı muhalefeti savunuyorlardı. HASAN CEMAL YILLAR SONRA O CUNTA İÇİNDE... Türkiye'de Orduyu tahrik ederek sol-sosyalist, bir çeşit Baasçı yönetim kurdurmak için Doğan Avcıoğlu ve İlhan Selçuk'un başını çektiği ileri sürülen çok ciddi girişimler vardı. Bugün demokrasi nutukları atan Hasan Cemal, yıllar sonra yaptığı itiraflarda o cunta içinde yeraldığını söyleyecekti. 'DEMİREL'İ DARBEYLE DEVİRMEK İSTİYORDUM...' Bugün Erdoğan karşıtı cephenin başını çeken Hasan Cemal t24'te yayınlanan bir yazısında Cunta içinde yeraldığını itiraf edecekti: 'Demirel'i darbeyle devirmek istiyordum. Askeri darbeyle devrim yolu açılacaktı. Gazeteciliğe 1969'da böyle başlamıştım, Doğan Avcıoğlu'nun yanında, haftalık Devrim gazetesinde... ASKERİ KIŞKIRTTIK Demirel, Adalet Partisi'nin lideriydi, Başbakanlık koltuğunda oturuyordu. 'Sınıf düşmanı'mızdı. 'Amerikan emperyalizminin işbirlikçisi'ydi. 'İrtica'yı besleyen bir 'Nurcu'ydu. 'Cici demokrasi'nin ürünüydü. Devrilmeliydi! Bunun için askeri kışkırttık. 'Cunta'lar kuruldu. Darbe ortamı oluşturmak için sağda solda bombalar patlatıldı. Sahte bildiriler yayınladık. Ve 1971'de Demirel devrildi. 12 MART DARBESİNİN HAZIRLANMASINA YOL AÇACAKTI Bu çalışmaların ordu içindeki yansıması özellikle genç Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur ve kara kuvvetleri karargâhındaki çeşitli unsurları etkisi altına almıştı. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler'in de bu ekiple hareket etme ihtimali olduğu düşünülse de, kendisi buna pek taraftar olmayacak ve 12 Mart darbesinin hazırlanmasına yol açacaktı ORDUNUN TAMAMI SOL DARBEYE YANDAŞ DEĞİLDİ Ancak ordunun tamamı sol bir darbeye yandaş değildi. Özellikle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç ve İstanbul'daki 1. Ordu Komutanı Orgeneral Faik Türün, sol darbeye açıkça karşı çıkıyor, Kara Kuvvetleri Komutanı Gürler'i katıldığı söylenen cepheden ayrılması için baskı altına alıyorlardı. Orgeneral Faik Türün eğer Millî Demokratik Devrimciler Ankara'da darbe yapacak olurlarsa, TBMM'ni derhal İstanbul'da toplayacağını ve Meclis'in alacağı kararla Ankaradaki darbecilere karşı 1. Ordu ile harekete geçeceğini söyledi. Faruk Gürler'in sol darbecilerden ayrıldığı, 'Yavuz Bey' kod-adını kullanan Muhsin Batur'un ise tek başına bu işe kalkışamayacağı ihtimali belirince cuntacılar 9 Mart 1971 günü darbe yapmak istediler. CELİL GÜRKAN DÜĞMEYE BASMADI Kendilerine seçtikleri lider, Kara Kuvvetleri karargâhında bir Tümgeneral olan Celil Gürkan'dı. Ama Gürkan, kendi deyişiyle 'düğmeye' basmadı; teşebbüs gerçekleşmedi ama ok yaydan çıkmıştı. 10 Mart günü Ankara'da, daha önce adı bile duyulmamış olan 'Genişletilmiş Komuta Konseyi' toplantısı yapıldı, toplantıya ordudaki bütün Orgeneraller ve Korgeneraller davet edildi. 12 MART GÜNÜ HÜKÜMETE MUHTIRA VERİLMESİ KARARI ALINDI Ordu Komutanı Orgeneral Faik Türün, Ankara'ya gitmeden önce eşi ve çocuklarını sol-darbeci genç subaylardan korumak için memleketine bir akrabasının yanına gönderdi, sonra da toplantı öncesi Ankara Garnizon Komutanı olan kardeşi Tümgeneral Tevfik Türün'ü arayarak tedbir almasını istedi. Bunun üzerine Ankara garnizonundan askerler gün boyu devam eden toplantı boyunca, daha doğrusu Orgeneral Faik Türün sağ salim dışarı çıkana kadar, Genelkurmay karargâhını kuşatarak 'emniyete aldı'lar. İşte bu toplantıda 12 Mart günü hükümete muhtıra verilmesi kararı alındı. Washington'a giden mesaj Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın belgelerine göre 10 Mart akşamı Ankara'daki Merkezi Haberalma Örgütü CIA görevlisi Washington'a şu mesajı gönderdi: 1. Türk Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç başkanlığında, beklenmedik bir 'Silahlı Kuvvetler Komuta Konseyi' toplantısı yapıldı, sabah 10.00'da başlayan toplantı 18.00'e dek sürdü. Toplantıya Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanları, 1, 2 ve 3. ordu komutanları, bütün kolordu komutanları, bütün Hava Kuvvetleri Bölge komutanları ve bir miktar da diğer genel subaylar katıldı. 2. Bu toplantı çok sayıda yüksek rütbeli subayın ısrarı üzerine, dört Amerikan havacısının kaçırılması, ODTÜ'deki polis-öğrenci çatışması ve diğer yerlerdeki karışıklıklar yüzünden ülkedeki siyasi durumun hızlanan eriyişine karşı ordunun nasıl bir tepki vereceğini kararlaştırmak üzere yapıldı. Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Hayati Savaşçı, toplantının iki seçenekten birini benimsemek için yapıldığını söyledi. Ya çok sayıda genç generalin önerdiği gibi rejimi devirmek ve yönetime el koymak kararlaştırılacaktı ya da General Tağmaç ve ötekilerin önerdiği Cumhurbaşkanı Sunay'a ve Başbakan Demirel'e bir muhtıra verilerek kimi spesifik ve acil kontrol önlemlerinin alınması istemi kabul edilecekti. Savaşçı, başka alternatiflerinin kalmadığını ekledi. 4. Savaşçı ayrıca, siyasi duruma askeri müdahale konusunun artık tartışılır olmadığını söyledi. Ordu müdahale ediyordu, karar verilecek olan şey bunun biçimiydi. Toplantıdan açık bir konsensüs çıkmasının önemli olduğunu söyledi ve bunun önemini de şöyle izah etti: Konsensüs olmasa, karardan ötürü hayal kırıklığına uğrayan taraflar, kendi görüşlerinin kabulü için güç kullanarak zorlama yapabilirlerdi. Hangi karar alınırsa alınsın, hızla bütün birimlere iletileceğini de söyledi Savaşçı. 5. Özellikle havacı generaller tam bir askeri müdahale taraftarı ve Tağmaç çözümüne şiddetle karşılar. 6. 10 Mart saat 24.00 itibariyle Ankara sakin ve gözüken bir askeri alarm durumu yok. TÜM SUBAYLARI RE'SEN EMEKLİYE SEVK ETTİ Nitekim 9 Mart 1971 tarihinde planlanan darbe, içlerinde Mahir Kaynak ve Mehmet Eymür'ün de bulunduğu Millî İstihbarat Teşkilatı mensuplarının durumu ve o dönemde ilgili toplantılara sızmış olan Korgeneral Atıf Erçıkan'ın toplantılarda aldığı kaset kayıtlarını Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve 1. Ordu Komutanı Faik Türün'e haber vermesiyle akamete uğratıldı. 12 Mart Muhtırası'nı veren Memduh Tağmaç, Orgeneral rütbesindekiler hariç bu 9 Mart 1971 Millî Demokratik Devrimine adı karışan başta Tümgeneral Celil Gürkan olmak üzere tüm subayları re'sen emekliye sevketti. Ordu Komutanı Faik Türün de bu darbeye adı karışan tüm Devrim yazarlarını ve diğer Millî Demokratik Devrim cuntası üyelerini Ziverbey Köşkünde Milli İstihbarat Teşkilatı vasıtasıyla sorguya çekti. Bu sorgularda Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ve kod-adı olarak 'Yavuz Bey'i kullanan Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur'un da 9 Mart darbe teşebbüsüne önce destek verdikleri, fakat sonra istihbarat bilgileri Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç'a ulaşınca desteklerini geri çektikleri ortaya çıktı.