1960 yılında vefat eden Bediüzzaman Said Nursi'nin mezarı, 27 Mayıs darbesinden sonra cunta yönetimi tarafından parçalanarak Urfa'dan alınıp Isparta'da bilinmeyen bir yere defnedilmişti. Yıllarca kitapları yasaklanan, ömrünün 37 yılı sürgün ve hapislerde geçen Said Nursi'nin adı dün Ağrı'da bir okula verildi. Bugün mezarı bile bilinmeyen Said Nursi'nin vefatının 56 yılında adının bir okula verilmesi sevenleri tarafından memnuniyetle karşılandı. Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde Said-i Nursi İmam Hatip Ortaokulu düzenlenen törenle açıldı. Açılış programında bir konuşma yapan Ağrı Valisi Mustafa Işın, İmam Hatip okullarının öğrenciler açısından hem pozitif ilimleri hem de dini ilimleri bir arada öğrenmeleri konusunda avantaj sağladığını belirtti. Bediuzzaman Said-i Nursi 20'inci yüzyılın başlarında Doğubayazıt'ta Molla Muhammed Celali'nin yanında 3 aylık bir eğitim gördüğünü ve bu sırada Ahmed-i Hani Hazretlerinin türbesinde inzivaya çekilerek tefekkür ettiğini hatırlatan Vali Işın, Said-i Nursi isminin okula verilmesinin önemli olduğunu kaydetti. Vali Işın, 'Doğubayazıtlılar, hem Molla Muhammed Celali'nin hem Ahmed-i Hani hazretlerinin hem de Bedüizzaman Said-i Nursi hazretlerinin yolundan giderlerse geleceklerinden, bugünlerinden ve yarınlarından emin olabilirler. Eğer Ahmed-i Hani hazretlerinin ve Bedüizzaman hazretlerinin öğretilerine kulak asmazsak Halife Yusuf'un, Molla Muhammed Celali'nin yolundan gitmezsek biz o zaman bir felaketle karşı karşıya kalırız. Bugün Doğubayazıt'ın içinde bulunduğu durum maalesef Ahmed-i Hani hazretlerinin yolunun takip edilmediğini gösteriyor. Onun yolunu takip edebilseydik bugün Doğubayazıt çok daha farklı ve daha çok müreffeh bir yerde olurdu. 80 bin nüfuslu ilçe maalesef sanki üzerinden savaş geçmiş ve tahribat görmüş bir haldedir. Doğubayazıt, bugün bu halde olmamalıydı. Doğubayazıt kadim bir şehirdir. Bir medeniyet şehridir. Turizm ve kültürel değerleri çok yüksektir. Ama Doğubayazıt halkı maalesef buna sahip çıkmadığı ve bu kültürden uzaklaştığı için bugün acı ve ızdırap içerisinde kıvranmaktadır' dedi. Manevi şahsiyetlerin bu gün anılmasının sebebinin iyi insan olmalarından ve bize iyiliği tavsiye etmelerinden kaynaklandığını vurgulayan Vali Işın, 'Doğubayazıt halkının huzur içerisinde yaşamasını istediğini aktardı. Çocukların okuması ve hayatlarını kazanması gerekiyor. İçimize nifak sokmak isteyenler, anne ve babaların gözyaşı dökmesini istiyor. Ailelerin huzursuz, akşam evlerine gittiklerinde bir sofrada oturmasın, sürekli ağlasın ve içlerinde hicran olsun diyorlar. Değerli kardeşlerim biz bunları kabul ediyor muyuz? Biz bunu reddediyoruz. Biz huzur, barış meslek sahibi olmak ve biz akşam evimize gittiğimizde annemiz ve babamızla aynı sofraya oturmak istiyoruz. İçimize sokulmak ve ekilmek istenen fitneye, kine ve nefrete asla ve asla izin vermeyeceğiz. Biz huzur içerisinde yaşamak istiyoruz. Zaman zaman Doğubayazıt'ta sıkıntılar yaşıyoruz. Bunlara fırsat vermeyelim. Bunlar bizim düşmanımızdır. Asla bizden değildirler. Bize zarar veren kim olursa olsun, isterse evladımız olsun biz bunları reddediyoruz. Hep beraber bunlara karşı çıkacağız. Devletimiz kötü niyetlilere asla fırsat vermeyecektir. Bu devletle, devletler baş edememiş, iki üç tane çapulcu ve haydut mu baş edecek mümkün mü? Biz istiyoruz ki bizim çocuklarımız kandırılmasın, dağa götürülmesin, öldürülmesin ve ihanet etmesinler' şeklinde konuştu.