Gürcistan'da, Kafkas Dağları'nın yüksek kesimlerindeki Svaneti bölgesinde yükselen bu doruklar ortaçağ kültürünün günümüze gelebilmiş son örneklerinden biri olan bölgenin yüzyıllar boyunca dış dünyayla ilişkisini kesmesini sağlamış. Dünya Mirası statüsüne sahip bu köylerde yaşayan Svanlar, geleneklerine çok bağlı. Araplar, Moğollar, Persler, Osmanlılar... Tarih boyunca güçlü pek çok imparatorluk, ordularını Avrupa'yla Asya arasındaki sınırı oluşturan Gürcistan'a gönderdi. Ama Svan halkının Kafkas Dağları'nın dar kanyonları arasında gizlenmiş ince uzun yurdu, Rusların 19. yüzyıl ortalarında bölgeyi denetim altına almasına dek hiç fethedilemedi. Svaneti'nin izole konumu gerek kimliğini, gerekse tarihsel değerini şekillendirdi. Dağlık sığınaklarında Svan halkı daha da eski bir kültürü –kendi kültürlerini– korumayı da başardı. Gürcistan'ın alçak kesimlerinde yaşayan Gürcüler, tehlikeli dönemlerde güvende olsunlar diye ikona, mücevher ve elyazmalarını dağlardaki kilise ve kulelere göndererek Svaneti'yi eski Gürcü kültürünün deposuna çevirdi. Halen Kafkas Dağları'nın rakımı en yüksek ve en ücra köylerinin bulunduğu Yukarı Svaneti'de yaşayan Svanlar, geleneklerine sıkı sıkıya bağlı. Büyük oranda bir yazı dili olmayan Svancanın kurtarılması için çalışan Norveçli akademisyen Richard Baerug, 'Svaneti yaşayan bir etnografya müzesi,' diyor ve ekliyor, 'Başka hiçbir yerde ortaçağ Avrupa'sının töre ve geleneklerini sürdüren bir yer bulamazsınız.' İtalya'daki Alberobello Köyü'nün dünyada bir eşi veya benzeri yok. Tamamen taştan yapılmış ve birbirinin kopyası durumundaki köyde yollar bile taştan. Konik şeklindeki köy bir peri masalını andırıyor.