ALIN SİZE BİNGÜR SÖNMEZ DİYETİ!
Hocam işi gücü bırakıp vücudumuzdaki insülin miktarını mı takip edeceğiz, öyle mi olmalı?
Günümüzün yaşam şeklinde böyle bir şey yapmanız zor. Ben şimdi size '50 gram bundan, 100 gram şundan' diye diyet listesi yapsam; bir-iki gün uygular, sonra vazgeçersiniz. Ben size şunu söyleyebilirim; protein ağırlıklı, bol sebzeli bir beslenme şekli doğrudur. Bazı diyetisyenler çıkıyor, "Bol bol kuruyemiş yiyin, bol bol sebze yiyin, günde şu kadar pirzola yiyin" diye adeta fetvalar veriyor. Bunların hepsi absürttür. Benden sihirli bir reçete isterseniz; hayatınızdan şekeri ve hamuru olabildiğince çıkarmanızı öneririm. Endüstriyel şekerle üretilmiş gıdaları tüketmemenizi öneririm. Alın size Bingür Sönmez diyeti!
RETOKS YAPIN
Güzel söylüyorsunuz da siz uyguluyor musunuz bunları?
Ben su böreğinin hastasıyım. Hele annemin yaptığı su böreğini her gün ver bana, yerim. Ama bu bilgilerden dolayı yiyemiyorum. Paça çorbasını çok severim mesela; ayda bir yiyorum. Dedim ya tek tip beslenmek zararlıdır diye. Ben de kendime bir sistem geliştirdim; ayda bir veya iki defa retoks yapıyorum. Nedir bu retoks? Hani detoks yaptırarak insanların mineral, vitamin dengesini bozduk ya; ben de retoks yapıyorum. Toksik olan ama ağzıma tat veren, beni mutlu eden ne varsa yiyorum. Sadece unlu gıdalardan uzak duruyorum, o kadar. Geçen gün kendime besin hassasiyet testi yaptırdım. Beş gıdaya hassasiyetim çıktı; buğday, nane, fındık, badem ve yumurta. Bunu ilk defa söylüyorum; dünya âleme yumurtayı helal ettik ama kendimiz yiyemiyoruz. Doktora hediye bol olur. Adamı ameliyat edersin; bir ay boyunca baklava, börek taşır. Artık gelenleri ameliyathanede gençlere dağıtıyorum; çok makbule geçiyor.
MÜSLÜM BABA İYİLEŞENE KADAR BANA RAHAT YOK
Bugüne kadar birçok ünlüyü ameliyat ettiniz. O ameliyatlar daha mı stresli geçiyor; sonuçta masada yatan herkesin sevdiği bir isim…
Hekim olarak tüm hastalara aynı yaklaşmak zorundasınız ama hasta ünlü olunca, illa ki yarattığı baskı da artıyor. Çünkü sevenlerini de hesaba kattığınızda, sorumlu olduğunuz kişi sayısı bir hayli artıyor. Misal Müslüm Gürses... Müslüm Baba'yı ameliyat etmemek için yıllardır tıbbi olarak idare etmeye çalıştık. Son iki ay da ameliyat etmemek için uğraştık ama tüm parametreler uygun bir ameliyat olacağını gösterince karar aldık. Ameliyat sırasında anatomik yapıyla ilgili problem yaşadık, daha sonra hormonal denge ve iç organlarla ilgili sorunlar yaşadık. Bunların hepsini düzelttik, akabinde ciddi bir bağırsak problemi başladı. Şu anda bunların hepsini düzelttik ama adam 40 gündür yoğun bakımda. Hâliyle çok sıkıldı. Bir de bana sor. Bu 40 gün benim için cehennem azabıydı. Ameliyat dört-beş saat sürüyor ama ben 40 gündür herkese Müslüm Baba'nın iyi olduğunu anlatmak için çabalıyorum. Geçen gün benzin istasyonunda biri yanıma yanaşıp "Hocam Müslüm Baba iyi mi?" diye sordu. Bunun yarattığı sorumluluğu bir düşünsene.
BU HAYATTA 1 GÜN 1 GÜNDÜR
80 yıl ot gibi hiçbir tat almadan yaşanmış bir hayat mı, yoksa 70 yıl ama her zevki tatmış hayat mı? O aradaki 10 yıl ne kadar önemli biliyor musun? Kim bilir o 10 yılda ne mutluluklar yaşanacak. Dünya tarihine yön vermiş birçok sanatçı, 80'lerinde bile önemli eserler vermeye devam etmiş. Ben 80 yaşındaki hastayı; daha fazla yaşasın, ailesiyle daha fazla beraber olsun diye ameliyat ediyorum. O yüzden benim tercihim; insanın kendini fazla sıkıntıya sokmadan, çok katı kurallarla cendereye almadan mümkün olduğunca fazla yaşamaktır. Bu hayatta bir gün, bir gündür!
YUMURTADAN ÖZÜR DİLEMİŞTİNİZ, DOKTOR ÖZÜR DİLER Mİ?
Biz cerrahide yöntem olarak, terk etmeyi sıklıkla kullanırız. Yani bir yöntemi yıllarca uygularsınız, sonrasında ondan daha iyi bir teknik gelişir. Siz eski tekniği kullandığınız için özür dilemezsiniz ama yeni tekniğe geçiş yaparsınız. Ben zaten hastalarıma eskiden beri haftada iki yumurta veriyordum. Bunu da her gittiğim yerde söylüyordum. Ama ülkemizde genel kanı, yumurtanın çok yenmemesi üzerineydi. Bir gün bir veterinerlik kongresinde konuşmacı olmamı istediler, kabul ettim. Benden önce, 25 yılını yumurtaya vermiş bir Amerikalı biyolog çıktı; çok derinlemesine ve nefis bir sunum yaptı. Ben de buradan birçok yeni bilgi öğrendim. Kürsüye çıkınca da çok masumane bir şekilde "Yeni öğrendiğimiz bilgilerin ışığında sözlerime, bu güne kadar çok mesafeli yaklaştığımız yumurtadan özür dileyerek başlamak istiyorum" dedim. Dedim ve ertesi gün ortalık yıkıldı. Arayanlar, soranlar, hastaneden canlı yayın yapanlar…
KALP Mİ BEYİN Mİ?
Hayat anne karnında başlıyor; peki insanın ilk önce kalbi mi atmaya başlıyor, yoksa beyni mi çalışıyor? Önce kalbi atmaya başlıyor.
Peki, insanın ilk önce beyni mi ölüyor, kalbi mi? Beyni ölüyor. Yaşam kalple başlar ve biter. O yüzden her şeyin merkezi kalptir. İnsanlar kalpten sever, kalpten nefret eder, sırlarını kalplerinde taşır.
'İYİ DOKTOR İYİ YAŞAR' DİYE BİR KURAL VAR MI?
Mesleklerinde tavsiye ettiklerinin tam tersi yaşayan o kadar çok doktor var ki... Bir kere, doktor arkadaşlarımın yüzde 60'ı sigara kullanıyor. İçlerinde ameliyat ettiğim o kadar isim var ki... Hatta bazıları utandıklarından kontrole bile gelmiyor. Tanıdığım doktorların çoğu sağlıksız besleniyor, sağlıksız yaşıyor.
O MU, BU MU?
Diyelim başka seçeneğiniz yok, hangisini tercih ederdiniz?
Tatlı mı, tuzlu mu? Tatlı.
Hamburger mi, pizza mı? Pizza.
Pirinç mi, bulgur pilavı mı? Kesinlikle bulgur pilavı.
...VE TETKİKLER
GENEL MUAYENE
Prof. Dr. Bingür Sönmez'i ilk olarak genel muayeneye alıyoruz. Bu, tüm kontrollerin temel noktasını oluşturuyor. Bundan sonraki tetkiklerde bize hocanın ekibinden Dr. Deniz Şener eşlik edecek. Daha sonra Bingür Hoca'nın durumunu da kendisi değerlendirecek. Muayeneye; boy, kilo ve bel çevresinin ölçülmesiyle başlanıyor. Daha sonra da genel bir muayeneyle beraber tansiyon ölçülüyor.
DENİZ ŞENER'İN YORUMU
"Tüm hastalarımıza yaptığımız gibi önce hocamızın şikayetleri olup olmadığını sordum, herhangi bir şikayeti yok. Muayene bulguları normal. Tansiyonu ve nabzı gayet iyi. Kalp ve akciğer seslerinde herhangi bir özellik yok. Bacaktaki ve beyne giden büyük damarlarda herhangi bir özellik yok. Karaciğer ve akciğerde de herhangi bir anormallik görülmedi. Genel muayene açısından hastamızda göze çarpan herhangi bir problem yok."
KAN VE İDRAR TESTİ
Genel muayeneden sonra kan ve idrar testine geçiyoruz. Hemşireler şaşkın, hatta içlerinden biri, "Hayırdır hocam, kötü bir durum mu var?" diye soruyor. Hoca gülerek, "Yok, bir röportaj için kan vermem gerekiyor" diyor. Hemşirenin şaşkınlığı devam ediyor olacak ki, "Hocam fotoğraf almak için yapıyoruz değil mi; gerçekten almıyorum kanı, alırmış gibi yapıyorum" diyor. Ama Bingür Hoca gayet ciddi; kanlar alınmaya başlanıyor. Hemen sonrasında da idrar örneği veriyor.
DENİZ ŞENER'İN YORUMU
"Kan testinde ortaya çıkan bir sonuç var; kolesterol arzu ettiğimiz seviyenin biraz üzerinde. İyi tabir ettiğimiz kolesterol (HDL) gayet iyi. 40'dan yüksek olması gerekir ki, hocada sonuç 56. Bu, egzersiz yaptığını ve beslenmesine dikkat ettiğini gösterir. Kötü tabir ettiğimiz kolesterol (LDL) 141 çıkmış. İdeali 100'dür ama 130'a kadar kabul edebiliriz. Sınırın biraz üzerinde ama ilaç kullanımını gerektirecek bir durum yok. Diyet ve yaşam tarzında biraz daha dikkatli olmasını ve biraz kilo vermesini tavsiye ederim. Bu arada kalp damar hastalığında büyük bir risk teşkil eden bel çevresi genişliği hocamızda var. Kolesterol değerleriyle de birleşince mutlaka kilo vermesi gerekliliği ortaya çıkıyor. Diğer kan ve idrar değerlerinde göze çarpan herhangi bir özellik yok."
EFOR TESTİ VE EKG
Tetkiklerimiz son hızıyla devam ediyor. Sırada hocayı biraz terletmek var. Önce EKG'si çekilecek, sonra kendisini koşu bandına alacağız. Bakalım kendisinin spor performansı nasıl. Odadan içeri girdiğimizde laboratuvardaki şaşkınlığın aynısını yaşıyoruz. Yıllardır hocayla beraber çalışan ekipler, hocanın peşinde bir gazeteci ve bir fotoğrafçıyla odaya dalmasına alışık değil hâliyle. Ama kaçarı yok; o kabloların hepsini hocaya bağlayıp yürüteceğiz.
DENİZ ŞENER'İN YORUMU
"EKG'si gayet normal. Efor testi yapıldı; efor kapasitesi iyi. Tansiyon ve nabız cevabı yerinde. Kalp damarlarında tıkanma veya daralma görünmüyor. EKG; yüzde 70-75 oranında doğru sonuçlar veren bir testtir. Efor testiyle de birleştiğinde doğruluk oranı daha da artıyor. Buna hocamızın genel bir şikayetinin olmamasını da eklersek, doğruluk payı biraz daha yükseliyor."
ÇOBAN OLMAK İSTİYORDUM AMA DOKTOR OLDUM!
Bu kadar işin arasında bir de sihirbazlık öğrenmişsiniz duyduğum kadarıyla...
Sihirbazlık benim çocukluk tutkumdur. Küçükken ya çoban olmak isterdim ya da sihirbaz. Öğrenciyken de meraklıydım; kitaplardan numaralar öğrenirdim. İlerleyen zamanlarda da bazı sihirbazlardan ufak ufak dersler aldım. Sihirbazlık tam bir usta-çırak işi. Ustanın yanında çile doldurmayınca, sana o numaraları öğretmiyorlar. Yıllarca çanta taşıman lazım yani. Benim şansım, Mandrake'nin ameliyat masama yatması oldu. Durumu bayağı ciddiydi, hatta ameliyata girerken hakkımı helal etmemi istedi. Ameliyattan sağ salim çıkınca bana sanatını öğreteceğini söyledi. Hâlâ her hafta kontrole gelir, sonrasında da numaralar çalışırız. O camia beni çok seviyor; çünkü her gittiğim yerde onları anlatıyorum. Birçok sihirbaz arayıp teşekkür ediyor; popülarite arttıkça insanların onlara ilgisi de arttırıyor tabii.
AMELİYATTA KALBİ ÖRSELEYENİ AZARLARIM
Çok eğlenceli ve pozitif bir yapınız var. Peki insanın işi; kalbi eline alıp oynamak, onun üzerinde çalışmak olunca, duygularını kaybetmiyor mu? Robotlaşmadınız mı? Diğer aktiviteleri de kafayı yememek için mi yapıyorsunuz?
İlk asistanlık yıllarımdaki duygularımla şimdiki duygularım çok farklı. Bugün kalbi elime aldığımda ona, bir çocuğun oyuncağına davrandığı gibi davranıyorum. Nazikçe, okşayarak. Kalp benim için bir sanat eseridir. Hatta ameliyathanede arkadaşlarımdan biri kalbe yanlışlıkla sert bir hareket yaparsa, rahatsız oluyorum. Ameliyat sırasında kalp benim işlediğim çamurumdur, resim yaptığım tualimdir. Heykeltıraşları düşünün; o çekiç darbelerini ne kadar yumuşak, ne kadar estetik vururlar. Bizim işimiz de öyledir. Robotlaşmak bir yana; her gün bu kadar mükemmel bir yapıyla uğraşıyor olmak, insana olan sevgiyi ve saygıyı da artırır.
+ LAR
* Tansiyon ve nabız problemi bulunmuyor.
* Kalp performansı gayet iyi.
* Damarlarında herhangi bir problem yok.
* İç organları gayet sağlıklı.
- LER
* Bel çevresinde genişlik var.
* Kolesterol değeri yüksek.
* Kilo fazlası var.