Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Profesörler de Avşar ile tartışıyor!

Psikolog Alanur Özalp, "Hülya Avşar sık sık profesörlerle tartışmaya giriyor çünkü üniversite okumadığı için eziklik hissediyor" demiş. Özalp'ın iddiası gerçeği yansıtıyor mu? Bunu kesin olarak bilmenin iki yolu var: Ya Hülya Avşar itiraf edecek... Ya da Avşar'ı divana yatırıp psikanalize tabi tutacağız. Öte yandan gözlemler birçok başarılı kişide böyle bir eziklik olduğunu gösteriyor. Yurtdışı gezisinde bir iş adamıyla tanışmıştım. Akıllı, kültürlü, oturmasını kalkmasını bilen bir adamdı. Güzel bir karısı ve çocukları vardı. Gayet iyi para kazanıyordu. Gezi uzadıkça insanlar 'açıldı'. Bir yemekte adam, ailevi nedenlerle üniversiteyi bitirmemesinin içinde derin bir ukde bıraktığını söylemişti. Onu ikna etmeye çalıştım: Eğitim sayesinde ulaşacağı vaat edilen, her şeye sahip olmuştu. Birçok üniversite mezunundan daha iyi İngilizce konuşuyordu. Bu konuda bir aşağılık hissi taşıması anlamsızdı. Tabii bunları söylemem bir işe yaramadı. "Ben de biliyorum ama..." dedi, "Yine de o hissi içimden atamıyorum."

* Şimdi gelelim olayın öteki yüzüne: Bence Alanur Özalp, aynı yaklaşımı 'profesörler' için de ortaya koymalı. Evet, mümkündür, Hülya Avşar okumamışlığın ezikliğini hissederek profesörlerle tartışmaya girişiyor olabilir ama... Ya profesörler hangi eziklik hissiyle Avşar'a ve onun gibilerine yükleniyor? (Bu sorunun bir muhatabı da, profesör olmamasına rağmen Alanur Özalp'ın ta kendisi!) Türkiye'de "Her şeyin başı eğitim" diye özetlenecek bir anlayış var. İnsanlara, özellikle yüksek eğitim aldıkları takdirde bütün kapıların açılacağı söyleniyor uzun yıllardır. Gençler de üniversiteye girmek için çabalıyor... Yıllarını okuyarak geçiriyor... Kimi kaymakam oluyor, kimi profesör... Ay başı geldiğinde de üç beş kuruşa talim ediyorlar. Ve bir de bakıyorlar... Lise terk bir şarkıcı, Açık Öğretim mezunu bir şovmen, sadece ilköğretim diplomalı bir manken onlardan çok daha ünlü ve daha önemlisi, onlardan çok daha iyi kazanıyor! Hülya Avşar profesörlerle ne kadar tartışıyorsa; profesörler de popüler kültürün bir numaralı temsilcisi olarak gördükleri, az buçuk küçümsedikleri, kıskançlıkla izledikleri Avşar ile o kadar tartışıyor. Özetle: Avşar'da 'okumamışlığın ezikliği' varsa, bazı profesörlerde de 'okumuşluğun karşılığını alamamanın ezikliği' var!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA