Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Dizi klişeleri

Aslında geçen hafta yazacaktım ama hem gündemin yoğunluğu, hem de sayfamıza gelen ilanların bereketi yüzünden bugüne kaldı. Beyaz, önceki hafta stüdyodaki üniversitelilere ve internet ortamından katılan seyircilerine "Dizi klişeleri nedir?" diye sordu, izleyenlerden harika yanıtlar geldi:
Arka Sokaklar dizisinde ekibin her zaman olay yerine yakın olması.
Her sokak kovalamacasında mutlaka bir seyyar satıcı arabasının devrilmesi.
Dizilerde yaşlanan kişilerin sadece saçlarının beyazlaması.
Telefonda 'Hemen televizyonu aç' dediklerinde ne hikmetse beklenen görüntünün hemen belirmesi.
Her kavgada genç kızın mutlaka "Bırak kolumu, canımı acıtıyorsun" demesi.
Yolcunun taksi şoförüne güzergahı söylemeden, şoförün o yola gitmesi.
Uykudan uyanan kimsenin gözünde hiçbir zaman çapak bulunmaması.
Kaza yapan insanların mutlaka aynı doktora rast gelmesi ve o doktorun hastanedeki tüm katlarda görevli olması.
Normalde iki kişi birbirini sever ama Türk dizilerinde herkes birbirine aşıktır.
Sahne geçişlerinde her daim Kız Kulesi görüntüsünün kullanılması.
Televizyonlarda hep dizinin yayınlandığı kanalın açık olması.
Yemek için sofraya oturulup yemek yemeden doyulması.
İyi karakterler bir kerede vurulup ölürken, kötü karakterlerin 10 kere vurulsa da ölmemesi.
Kirli sakalına rağmen kadın kılığına giren erkeğe aşık olunması.
Kavga edilip ayrıldıkları zaman bavula sadece elbise konulması, çamaşır ve çorap konulmaması.
İzleyicilerin belirlediği 'dizi klişeleri' içinde en çok hoşuma giden ise sonuncusuydu.
Bir izleyici aynen şöyle yazmıştı: "Dizi başlarken herkesin hayatı normal giderken, dizi başlayınca her şey onların başına geliyor. Tamam, biz izlemiyoruz, yeter ki onlar mutlu olsun..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA