20 yıl önceydi... Annemle haftada bir telefonla konuşur, gün aşırı mektup yazardım. Amerika'ya ilk geldiğim zamanı dün gibi hatırlıyorum... Hayat basitti. Her gün bir arkadaşımdan gelecek mektup için postacıyı hevesle beklerdim... Gelen mektupları birkaç defa zevkle okurdum. Hele aynı gün iki mektup geldiyse, onun keyfi bir başkaydı. Geçen zamanda hayat ne kadar değişti... İletişim teknolojisinin bu kadar ilerlemesinde beni en depresif hissettiren şey; artık istediğimiz kişiye istediğimiz zaman ulaşma imkanımız olduğu için, söyleyecek doğru dürüst bir şeyimizin olmaması... Sosyal paylaşım siteleri ile 'arkadaşlık' kavramı da değişti. Farklı ve yeni tarz iletişimlere açık olduğumuz için mi? Yoksa, manevi sorumluluğunu taşımak istemediğimiz arkadaşlıkları mı tercih etmeye başladık?

İNTERNETTE YAŞIYORUZ
İnterneti sadece kullanmıyoruz, neredeyse internette yaşıyoruz. Bu bağımlılığın uzun vadeli etkileri, özellikle çocukların beyinlerini nasıl değiştirdiği henüz net değil! Ama yapılan araştırmalardan ikisini çok ilginç buldum... İlki; dünyanın en akıllı öğrencilerinin gittiği üniversite olduğu düşünülen MIT'de yapılan bir araştırma... Dizüstü bilgisayar ve telefonlarını aynı anda beş-altı işlem için kullanan bir grup 'internet bağımlısı' öğrenciyi seçmişler. Öğrenciler, internette sörf yaparken, aynı anda birisiyle mesajlaşıyor, YouTube'da video izliyor, telefonla konuşuyor ve Facebook'ta sohbet ediyor. Gençler, tüm bunları aynı anda gayet iyi yapabildiklerine inanıyorlar. Ancak yapılan testte, aslında birden çok işi idare etmeye çalışırken dikkatlerinin dağıldığı, hafizalarının yavaşladığı ve net olmadığı ortaya çıkıyor.

BEYİN İKİ KAT HAREKETLİ
İnternetin beyni nasıl etkilediği üzerine ise şimdiye kadar tek bir araştırma yapılmış. UCLA'de sinir bilimci Gary Small, önce insanların kitap okurkenki beyin aktivitelerini MRI (manyetik rezonans) ile görüntülemiş. Sonra, aynı kişilerin beyinlerini internette sörf yaparken gözlemlemiş. Sonuç olarak internette araştırma yaparken beyin aktivitesinin en az iki kat hareketlendiği ortaya çıkmış. Small'un yaptığı bu araştırma medyada, 'İnternet bizi zekileştiriyor' diye yer almıştı. Ama gerçekten öyle mi?

NE HASAR YARATACAK?
Profesor Small'a göre, beyin aktivitesinin hareketliliği illa daha zekileştiğimizin göstergesi değil. Mesela spora yeni başlayan biri ilk defa ağırlık çalışmaya başladığında çok enerji harcar. Ama spora alışkınsan, daha az enerji harcayarak kaslarını çalıştırırsın. Yani internet kullanımı beynin uyarılması, gelişmesi için iyi bir şey, ancak aşırı uyarının ne hasar yaratabileceği henüz bilinmiyor.

ROBOTLAŞACAĞIZ
İnternetin kazandırdıkları ortada, ama kaybettirdikleri üzerine de düşünmek lazım. İnsanların empati yeteneklerinin azalacağı, yalnızlık hissinin daha da artacağı, gittikçe robotlaşacağımız düşünülüyor. Dikkatimizi bir yerde tutabilme yeteneği, hafıza, karmaşık bir fikri güzel cümlelerle ifade edebilme özelliği de kayıplar arasında... Ve bu daha başlangıç. Ben mesela, artık eskisi gibi, uzun bir kitabı zevkine vararak okuyamıyorum. Kendimi rahat hissederek, içeriğe tamamen vererek okuduğum zamanlar çok azaldı. Onun yerine, şimdi bu yazıyı yazarken bile, bir yığın siteye girip kullanabileceğim araştırmaları derine inmeden tarıyorum. Beynim patlayacakmış gibi acıyor. Şu bir gerçek; dünya artık doğallını kaybediyor. Sanal hayatın içine farketmeden balıklama dalmanın bizleri değiştireceği şüphesiz. Ama nasıl değiştireceği, insani değerlerimizi nasıl etkileyeceği hâlâ bizim elimizde...

BAĞIMLILIK KAMPLARI
Teknolojiyle ne yaptığımız kadar, teknolojinin bize ne yaptığını da görelim... Çünkü dış dünyanın gelişimi ile iç dünyamızın dengesini bulmayı beceremezsek teknolojinin bizleri sürüklediği yer, aslında hiç de arzulanmayacak bir yer olabilir. Bu arada dünyada en çok internet bağımlılığı olan ülke; Güney Kore. Öyle ki, hükümet gençler için 'internet bağımlılığından kurtulma kampları' kuruyo