Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Bir kez daha kalbimiz parçalandı

Yine gözü kör eden nefret ve insafsızlık sonucu 32 pırıl pırıl genç hayatını kaybetti.
18 yaşında olduğu iddia edilen canlı bomba, yıpratıcı hislerini kimliği haline getirmiş olmasının ağır bedelini fark edemeyenlerden sadece biri… Böylelerinin dünyaya karşı nefreti, kendilerine olan sevgilerinden daha büyük. Terör organizasyonları; radikal görüşlerini ve nefret dolu mesajlarını sosyal medyayı kullanarak, 18-25 yaşları arasındaki sorunlu gençlere bir salgın hastalık gibi yayabiliyor.
Sadece ekonomik sıkıntı çeken ya da cahil gençler kandırılmıyor. Toplumun beklentileri karşısında ezilen, insan yerine konmadığını düşünen, kendisini ifade edemeyen, psikolojik bozukluğu olan, baskı ve eziyete maruz kalan ya da şartlara karşı koyma ihtiyaçlarını insani değerlerini kaybetmeden nasıl yönlendireceğini bilemeyenler, her boyutta şiddete yönelebiliyor.
Maalesef pek çok insan için ruhu ve bedeni katletmek en kolay çözüm; şefkat, bağışlama ve iyileşme ise zor olan yol.

KONTROLDEN ÇIKMAK...
Nefret, insana ait duyguların en tehlikelisi. Endişe, korku, hırs, insafsızlık bedeninizin bütün hücrelerine yayılır, bütün benliğinizi domine etmeye başlar. Sonra o his, siz olursunuz. Bu duyguların esiri olduğunuzda, davranışlarınızın kontrolden çıkmasına izin verirsiniz.
Terör, maalesef bu dünyanın acı gerçeği ama çoğumuzun duygusal açıdan kontrolden çıkmasının sebebi başka. Çok basit bir örnek vereyim:
Günlük yaşantımızda hoşlanmadığımız bir şeyi ifade ederken 'Nefret ediyorum' lafını ne kadar sık kullandığımızı bir düşünün. Fareden, kediden, brokolinin tadından, bekletilmekten, sözünüzün dinlenmemesinden, söylediğinizin anlaşılmamasından, dikkat çekmeyi sevenlerden, komşunuzdan, başka partiyi destekleyenlerden, istediğiniz şeyin istediğiniz anda yapılmamasından ve bunun gibi daha pek çok sıradan şeyden 'Nefret ediyorum' diyerek kendimizi şartlıyoruz. İşte o zaman hoşgörüye kapınızı kapatıyorsunuz, durumu farklı yönüyle görmeyi reddediyorsunuz demektir. Sonunda bu hissi davranışlarımıza taşıyoruz.
Nefret etmek, ne kadar küçük bir şeyden nefret etseniz de, daha çok nefreti çekiyor ve toplu negatif bir enerji haline dönüşüyor.
Günlük yaşantımızda birbirimize, hatta en yakınlarımıza incir çekirdeğini bile doldurmayan sebepler yüzünden uyguladığımız eziyeti düşünün. Hayatı kendimize ve çevremizdekilere çok kolay zehir edebiliyoruz. Çocuğunuza, kocanıza, iş arkadaşınıza, taksi şoförüne ya da sokaktaki bir yabancıya öfkelendiğinizde, bazen ne kadar abartılı tepkiler verebildiğinizi düşünün ve farkına varın. Bu sayede en azından günlük yaşantımızda (bazen fark etmeden) çevremize yaydığımız o toleranssız ve agresif ruh halini biraz azaltmış, toplumun kollektif nefretini kırmak için ufacık bir adım atmış oluruz.
Sosyal medyada dünyadaki nefreti kınamak için gösterdiğimiz duyarlılığı lütfen kendi hayatımızda da uygulayalım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA