Deaf; okunuşuyla, geçmişi yüzyıllara dayanan Anadolu'da düğünlerin vazgeçilmez enstrümanı. Yazılışı ile de işitme engelli anlamını taşıyor. İşitme engellilerin perküsyon alanındaki şaşırtıcı performanslarının Salim Sınar'a ilham olmasıyla ismi ortaya çıkan Deaf Dance Academy'nin ilk gösterisi 'Düğün', seyircisiyle buluşmak için gün sayıyor. Salim Sınar, aynı zamanda Shaman Dans Tiyatrosu'nun kurucularından, Sultans of the Dance'ın dansçı ve eğitmenlerinden ve halen İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü öğretim üyesi... Bu gösteri için aylarca çalışma yaptıklarını söyleyen Sınar; 22 Ekim'de Fulya Sanat Merkezi'ndeki galayla seyirciyle buluşacak olan yeni gösterilerini ve akademiyi nasıl kurduklarını anlattı:
60 KİŞİLİK KADRO ÇALIŞIYOR
"Binlerce yıldır süregelen kültür mirasımızı korumak ve gelecek nesillere doğru şekilde aktarmak için Deaf Dance Academy'yi kurduk. Yıllardır birlikte çalıştığım arkadaşlarımla hayalimizdeki takımı kurarak yola çıktık. Bu kadroyla hayata geçirdiğimiz ilk proje ise iki perdelik 'Düğün' isimli gösteri oldu. 2006 yılında, bugün sanat danışmanlığımızı yapan Özge Şahin aracılığı ile ortak çalışmalar yürüttüğüm işitme engellilerle tanıştım. Yüksek tempolu perküsyon gösterimizden sonra sürekli aklımda olan düğün hayalini gerçekleştirdik. İşitme engelli sanatçılarımızın da destekleriyle 'Düğün' isimli gösterimizi oluşturduk." Sanat yönetmeni ve yapımcılığını Salim Sınar'ın üstlendiği topluluğun yönetmen yardımcılığını Ece Sınar, müzik direktörlüğünü Burçin Vural, onunu yardımcılığını ise Barış Cem Songur üstleniyor. Topluluğun sanat danışmanlığını ise Özge Şahin ve Baykal Doğan yürütüyor. 60 kişilik profesyonel bir kadro ile hazırlanan gösteri, 27 dansçının performansı ile hayat buluyor. Gösteri için hazırlanan özel müzikler ve tasarlanan kostümler, seyirciyi keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.
TÜRK MİTOLOJİSİNDEN ESİNLENİP OLUŞTURDUK
'Peki 'Düğün' nasıl bir gösteri?' sorusuna Salim Sınar, şu yanıtı veriyor: "Düğün; aslında bu coğrafyanın neresinde olursak olalım belli ritüellerin mutlaka uygulandığı bir kavram. Dans ederek bir hikaye anlatmak elbette zor, ancak bunu izleyiciye birebir anlatmak gibi bir kaygımız yok. Zaten performans akışı sırasında mutlaka herkes kendinden bir duygu yakalayacaktır diye düşünüyorum. 'Düğün'ün senaryosu ve kurgusu tamamen bana ait. Türk mitolojisinden de esinlenerek sahneye koyduğumuz projede; karşılıksız aşkın insana ne gibi kötülükler yaptıracağını gösteriyoruz. Projemiz sürpirizlerle dolu."
