Koleksiyoner kafası başka kafa; kimine göre bir yatırım aracı, kimine göre hobisel takıntı. Aslında koleksiyonerlik küçüklükten gelen bir şey. Farkına varmadan evinizi, yatak odanızı; bir anlamı ve geçmişi olan objelerle doldurmaya başlarsınız... Sonrası imkan meselesi. Bu nesneler sizi kendi dünyalarına, hikayelerine ve geçmişlerine çeker, bir nevi terapi etkisi de yaratır. Bugüne kadar yapıştırma, pul ve peçete koleksiyonundan öteye geçemeyen ben bile onlarla vakit geçirirken avunur, dinlenir, mutlu olurdum.

CİDDİ MESAİ HARCIYOR
Şimdilerde çılgın bir koleksiyoner ile tanıştım. Emre Kamçılı; Marilyn Monroe'nun kostümlerine, Beatles'ın takım elbiselerine, Elvis Presley ve Frank Sinatra'nın arabalarına sahip. Charlie Chaplin'in bastonunu, Superman kostümlerini, Audrey Hepburn'un gelinliğini bile almış. Ciddi mesai harcıyor bu işe... İlk olarak ailesinden gizli başlamış, sonra geçen yıllarla profesyonelleşip ciddi bir koleksiyoner olmuş. Bugünlerde çok büyük bir heyecanın eşiğinde Emre; önümüzdeki günlerde bürokratik süreçleri aşıp sahip olduğu her şeyi sergileyeceği bir müze açacak... Merakla bekliyorum!