Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERT VİDİNLİ

Sadece telefonumuz değil hayatımız da 4.5G hızında

Geçtiğimiz perşembe gecesi, saat 00.01 ve Emirgan'ın gizli saklı mekanı Pizza Emirgan'dayız; nam-ı diğer Pizzacı. Yeni yıla girer gibi geri sayımdayız. Sanki en yakın arkadaşımızın doğum gününü kutlayacağız. Yok, bu sefer işler başka; müptelası olduğumuz akıllı telefonlarımız, bir yaş daha alıyor, onun heyecanındayız. 4.5G hızına geçiyoruz; neler olacak meraktayız. Etraftaki herkes ellerde telefonları; ayarlar bölümünden 4.5G-LTE seçeneğini seçmeye çalışıyor. Hepimiz, hızlanan mobil internet bağlantısının, 2009'dan bugüne kadar kullandığımız 3G ile arasında nasıl bir fark olduğunu merak ediyor, test etmek istiyoruz. Speedtest adındaki popüler uygulama ile herkes kendi hızını ölçüyor. Erkek tarafının tepkisini inceliyorum; sanırsınız, son model Ferrari çekmişler altlarına, otoyolda hız yapıyorlar.

YENİ DÜNYANIN KÖLESİ OLACAĞIZ
Sosyal medya dünyasındaki hızımız iyice artacak, aynı anda birçok aplikasyonu kullanacak ve gerçek hayatlarımız da 4.5G kafasında olacak. Bugüne kadar internet hızından dolayı şikayet eder ancak sabretmeyi bilirdik. YouTube'da izlediğimiz video takılınca beklemeyi, oyalanmayı bilirdik. İzlediğimiz dizi, maç ve filmlerin kalitesi düşse bile 'Buna da şükür' derdik. Şimdi bu sorunların hepsi ortadan kalkıyor, cillop gibi bir dünyaya geçiş yapıyoruz. Ancak bu hızlanan dünya beni iyice korkutuyor çünkü içine gömüldüğümüz bu dijital dünyaya kendimizi kaptıracağız, bu hızla beraber keşfedeceğimiz aplikasyonların kölesi olacağız.
Peki son günlerde 4.5G hızındaki hayatlarımızda neler oluyor?
Bir mekana eğlenmeye gidiyoruz, etrafı hızla süzüp, yemeğimizi yiyip arkadaşlarımızla hızlandırılmış bir muhabbete dalıyoruz. Hemen ardından hop başka bir mekana geçmek istiyoruz. Anlayacağınız; bir mekanda saatlerce vakit geçiremiyoruz, tahammül edemiyoruz, derin ilişkilere giremiyoruz. Sonra 'Bu akşam başka neresi iyidir?' deyip o mekan senin, bu mekan benim turluyoruz. En dolu, en hareketli kulübü arıyoruz. Bakınız; ben. Geçen çarşamba gecesi düzenlenen 'Batman v Superman' filminin partisinden, Akaretler'deki Limoncello'ya, oradan Klein'daki deep house partisine hızlı bir geçiş yaptım. Ben bile kendime şaşıyorum.

SAKİN YERLERE GİDELİM, YAVAŞLAYALIM
En hızlı şekilde zayıflamak istiyoruz. En kısa sürede, en çok kilo verdiren diyetisyenin peşindeyiz. Bir haftada üç kilo vermiyorsan diyette sayılmıyorsun. Sağlıklı bir şekilde kilo kaybı yaşamak umurumuzda değil. Sosyetik bir arkadaşımın bir günde hem kickboks, hem kardiyo, hem pilates yaptığını duyunca; 'Yok artık' dedim.
O mağaza senin, bu butik benim gezmek yok. İnternet ortamından hızla sipariş verip o gün o kıyafeti üstümüze geçirmek istiyoruz. Bu satırları yazarken tasarımcı bir arkadaşım söze girdi: "En çok kıyafet satışını Instagram'da yapıyorum. Kadınlar ne provaya gelmek, ne de mağazayı ziyaret etmek istiyor. 'Paylaştığınız elbisenin 36 bedeni varsa, bana kuryeleyin, hesabınıza paranızı yatırayım' diyor" Eskiden böyle miydi?
Aylarca flört etmek, bir-iki yıl nişanlı kalmak ve sonra evlenmek eskidendi. Nişan takmak diye bir kavram kalmadı. Aklına yatıyorsa; en kısa sürede nikah, ardından eş-dost, akrabayla ufak bir kutlama ve hızla evli moduna geçiş. İlişki evrelerinin tadını çıkarmak diye bir şey kalmadı.
Benden tavsiye... Hayatlarımız hızlanırken biz yavaşlayalım. Zamanı yavaşlatabileceğimiz çözümler yaratalım. Sakin yerlere tatile gidebilir, raflarda yüzüne bakmadığımız kitabın sayfalarını çevirebilir ya da sizden yaşça büyük, kendini hızlı dünyaya kaptırmamış büyüklerinizle vakit geçirebilirsiniz... İyi geliyor, ben denedim!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA