Magazin Gazetecileri Derneği'nin düzenlediği 22. Altın Objektif Ödülleri geçtiğimiz günlerde sahiplerini buldu. Benim de yazarlarından olduğum GÜNAYDIN ailesi de gecede dört ödül aldı. Törende "İyi ki gazeteciyim, iyi ki özgürce yazılarımı yazdığım bir gazetem var" dedim. Neden mi? Çünkü sizin keyif için elinize alıp okuduğunuz o gazete haberleri için çok büyük bir emek sarf ediliyor. Saatlerce elinde fotoğraf makinesi ile yılın karesini çekmek için gece-gündüz, yaz-kış çalışan muhabir arkadaşların gözündeki heyecanı görünce, bir kez daha yaptığımız işi ciddiye aldım. Bir de o gazetede kelimelerin imlasını tek tek kontrol eden, baskıya hatasız yetiştiren editörler ve dahası... Öncelikle magazin gazeteciliğine emek veren tüm meslektaşlarımı tebrik ederim. Peki geceden aklıma takılanlar neler? İşte cevabı
EN SIKILAN ARAR'DI
1- Mehmet Ali Erbil, en patavatsız, en dan dun sunuculuğu ile 'Yok artık' dedirtti. Mali bu, dilinin kemiği yok; ne alınır, ne de bozulur onu izleyenler...
2- Gecenin en 'bir varmış bir yokmuş ünlüsü' Ajda Pekkan'dı. Kendisini ödül töreninde hiçbir davetli masasında göremedim. Onu bir tek sahnede gördük. Hayırdır Ajda, nereye kayboldun yahu?
3- Gecenin en sıkılan ünlüsü Funda Arar'dı. Ne zaman yanından geçsem yüzünde 'Ödül töreni bitse de gitsek' der gibi bir ifade vardı.
4- Gecenin en gözdesi Barış Arduç'du. Kansersiz Yaşam Derneği'ndeki gecede de beraberdik onunla. Bu gece de tüm çapkın gözler onu süzüyordu; davetlilerin birbirini dürttüğünü bizzat gördüm.