Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Her kuşu avladı bir leylek kaldı

Sahnelerin, 'koyunun olmadığı yerdeki Abdurrahman Çelebi'si', 'hele o dansları yok mu, o dansları!' insanı, bir türlü ezberlenemeyen şarkı sözlerinin piri üstadı, alüminyum folyolu inşaat vinçleri operatörü, yaşsız, kırışıksız, eşi benzeri olmayan Süperstar Ajda Pekkan köşe yazmaya başladı.
Dün Hürriyet'in Kelebek ekinde ilk yazısı yayınlandı.
Bu iş kimin fikriydi bilmiyorum ama bence kadına çok haksızlık edilmiş.

BU MUYMUŞ STARIM?
Hayatında tek bir Ajda albümü almamış, hiçbir konserine gitmemiş, sesini de eski, taaa 1970'ler, 80'lerde söylediği şarkılar hariç dinlenesi bulmayanlar için sorun yok ama ben bir Ajda hayranı olsaydım, o yazıyı okuduktan sonra doğrusu çok bozulurdum. Muhtemelen "Bu ne len? Bu muymuş benim efsane starım?" derdim.
Tabii bu yazılar büyük ihtimalle çok okunacak, yayınlandığı gün sosyal medyada olay olacak, büyük makara dönecek, gündem şenlenecek vs...
Tabii ki yeni düzende bu, başarı sayılacak.
Evet, öyle bir durum var artık.
İstediğin kadar rezil ol veya komik duruma düş; eğer herkes seni konuşuyorsa, bu kesinlikle başarı sayılıyor. 'Reklamın iyisi kötüsü olmaz' cümlesinin itibarı giderek artıyor.
Bu yüzden Ajda'nın eline kağıt kalem tutuşturanlar da bu dahiyane fikirlerinin ekmeğini epey yiyeceklerdir ama olan Ajda'ya olmuş!
Kıyamam; oturmuş, düşünmüş, taşınmış, 20 sene öncesinin konularını yazmayı uygun görmüş.
Birinci yazıda "Marka giymeyin, pazardan da alışveriş yapabilirsiniz" diyerek kendisinin de arada 'pazara düştüğünü' söylemiş ve sağolsun içimizi ferahlatmış!
Üç cümle arka arkaya: "Açıkça itiraf edeyim, ben para vermiyorum markaya...
Çünkü modası değişiyor altı ay sonra, neden o kadar para vereyim? O binlerce dolara satılan marka çantalara, elbiselere para vermem..." deyince biz iyice anladık ki; Ajda marka giysilere 'para vermiyor'!
Artık pazardan alışveriş yaparken hiç utanmayacağız. 'Ajda da buradan alıyor donunu, havlusunu' diyeceğiz.
Gönlümüz ferah, başımız dik!
Sonra eskilerin klişeler klişesi ikinci yazı gelmiş: 'Kadın dediğin evde her daim bakımlı olacak, sabah kalkar kalkmaz rujunu sürecek, evde pijamayla değil, kıçının arasına kaçan 'babydoll'lerle gezecek, her daim seks yapmaya hazır olacak' mevzusu.
Sabah, beraber yaşadığı adam makyajsız, saçı başı dağınık, yeni uyanmış halini görmesin diye aynı odada uyumayan bir kadının vereceği tavsiyenin aksi yönde olması beklenemezdi zaten değil mi?
Biz de beklemedik, şaşırmadık, yalnız yazıyı okurken üzerimizde olan kuzulu pijamadan azıcık utandık!
Pazar mazar demedik, hemen kırmızı rujumuza davrandık!
Haa bu arada yazının başlığı 'Aşk insanı sapıttırır' idi.
Gülmeyin lütfen...
Gerçekten çok üzüntü verici bir durum var ortada.

TEK DOSTU YOK MU?
Ve o son konu...
Terlik mevzusu.
Dizilerde kadınların ayaklarında çok çirkin terlikler görüyormuş Ajda, üzülüyormuş.
Biz biz olalım, sakın öyle terlikler giymeyelimmiş! Peki!
Şimdi bir kısım yalakalıkta sınır tanımayan insan, bu hicap duyulası yazılara övgü yağdırmaya utanmayacaklardır.
Tıpkı Ajda'nın dans kelimesinin uzağından bile geçmemesine rağmen, yıllardır sahnede 'muhteşem dans şovu' yaptığını yazıp söyledikleri gibi.
Folyo kaplı vince çıktı diye "Unutulmaz gösteriye imza attı" demeye utanmadıkları gibi.
Ben gerçekten üzülüyorum.
Bu şöhretlerin etraflarında yüzlerine gerçekleri söyleyecek, onları komik durumlara düşmekten kurtaracak tek bir dostları yok mu?
Görüyoruz ki yok!
Ne büyük yalnızlık ve ne sahte cennetler! (Bu arada bu yazı 'Aman herkes de köşe yazarı oldu' bıdı bıdısı sanılmasın. Yaptığımız iş, atla deve değil sonuçta.
Gerçekten iki lafı bir araya getirmek o kadar zor olmuyor diyeceğim ama işte görüyoruz ki bazıları için zordan da öte, imkansız olabiliyor...)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA