Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Demet'le Ebru işte alemin raporu

Hobaraaaeeyyy! Demet Şener-Ebru Şallı kankigillerin arasına kara kedi girmiş. Çok pardon az önce büyük bir hataya imza attım, hemen düzeltiyorum; Demet Şener Kutluay ve Ebru Şallı Tan şeklinde çiziktirmeliydim. Çünkü onların en kıymetli hazineleri kocaları ve onlar 'Kocam olmadan asla' grubuna mensuplar. Tencereleri var, tavaları var, evlerinin kadını onlar ayol, havaları var.

DEMET'TEN ÜMİTLİYDİM
Benim ne haddime bekar bekar yazıyorum! Eşek kafalı ben. Amaneeeyyy! Ayrılmaz ikili bu sıcaklarda ayran içmiş de ayrı düşmüş. Hey gidi heeey! Demet Şenesenevler demeci patlatmış; "Ebru benim kankam değil, sanıldığı kadar yakın değiliz, aramızda görüş ayrılığı var." Sonra da kınamış, eleştirmiş, sağ elinin işaret parmağını sallamış ex-kankasına. "Hamileyken ben 20 kilo aldım. Ebru çok zayıf, üstelik hamileyken pilates yapılmaz. Çünkü karın bölgesini baskılar, çok ayıp çok" gibisine cümleler kurmuş. Nerede o günler, o eski günler yahu. Bebek Parkı'nda salıncakta çocuk sallamalar, kocalarıyla yemeklere çıkmalar, doğum tebrikleri, davetler, partiler, pazar kahvaltıları... Tutmayın beni ağlamak istiyorum... Belli ki arada büyük bir bomba patlamış. 'Demet Çocuklarkadarşener' mesafeyi koymuş, köprüleri yakmış. Zaten ben bir Demet Kutluay'dan ümitliydim. Bir kere yedi mahalle ötede çınlayan şen kahkahası vardır onun. Doğumlarında da gocunmadı aldı kilolarını. Daha sakin, daha koyverip gidesi bir tavrı var onun. Diğerine göre daha sevilesi bir hatun.

KİM KAVGA EDEBİLİR?
Valla arada ne kıyametler koptu da bu iki can ciğer kuzu sarması ablamız bozuştu bilemiyorum. Belki kocacıkları tartışmıştır. Belki vücutlarının yağ-kas oranı uymamaya başlamıştır. Neyse ne; ben bu 'küstüm oynamıyorum, al bilyelerini ver bebeklerimi' durumundan kalkarak genel genel düşünüyorum; şu alemde dostluk da düşmanlık da kalıcı değildir bilirsiniz. Bugün birbirlerini gırtlaklarlar yarın 'kankam, canımın içi benim' nağmeleriyle öpüş koklaş pozlar verirler. Kimse kimseyi gerçekten sevmez, kimse kimseden şöyle esaslı esaslı nefret etmez. Nefretleri de kardeşlikleri de her an kıvrılmaya, eğilmeye, bükülmeye müsaittir. Yanar döner bir dünyadır bu eğlence dünyası. Her şey ama her şey, bugün vardır yarın yoktur. Şöyle en sağlamından bir kavgaya bile tutuşamazlar. En ufak bir dedikodu yüreciklerine kurt düşürmeye yeter. E tabii! Kimler kavga edebilir? Kimler "Ne oluyor sana, derdini söyle bakalım" çekebilir? Cevap: Birbirilerini sevenler, ne olursa olsun birbirilerini kaybetmeyeceğini bilenler, birbirilerine güvenenler, damardan arkadaş olanlar.

NEREDE AZLIK ORADA...
Ama bizim mahallede öyle mi? Her an korkularla, endişelerle, çıkmak için hazır bekleyen tırnaklarımızla, sarsıcı bir güvensizlikle sarmalanmış ilişkicikler kurmaya çalışıyoruz. Sonuç? En kısa zamanda kafayı duvara çakıyoruz, çakıyorlar. O yüzdendir ki telefonlarım çalmıyor artık, o yüzdendir ki telefonlarımı kısıp çantanın dibine atabiliyorum artık. Sırf bu yüzdendir ki eğlence dünyasından görüştüğüm, evime aldığım insanların sayısı 5'i geçmez. Sırf bu yüzdendir benim uzun zamandır davetlere, yemeklere, ciciş biciş pozlar takınılan ortamlardan uzak durmam. Evde kitaplarımla, müziğimle, filmlerimle ya da bir iki hakikatli dostla vakit geçirmek istemem. Her yüzüme güleni 'adam' sanmamam, kendimi geri çekmem. 'Nerede azlık orada saadet' lafını bellemem, gazlı övgülere de kuyruğuna basılmış kedi misali yapılan eleştirilere de kulağımı tıkamam falan bu yüzdendir. Ne kanka beklerim şu dünyadan, ne dört başı mağmur bir düşman... İkisi de çıkmaz. İkisi de bulunmaz. Bilirim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA