Üzerinize afiyet kabuğumdan çıktım, biraz İstanbul gecelerini dolandım.
Bakalım yeni sezonda neler oluyor, değil mi?
Cumartesi akşamı ilk durak Suada'ydı.
Suada'da yönetmen Ömer Faruk Sorak'ın yeni filmi '8 Saniye'nin çekim sonu kutlaması vardı.
Güneşten dünyaya bakınca ortalama bir insan ömrü sekiz saniyeymiş; filmin adı, oradan geliyor. Peki, biz bu kadar küçük ve kısayken nasıl yaşıyoruz? Ya da şöyle soralım; 'Nasıl yaşayamıyoruz?' Film, Şubat 2015'te vizyona girecek; merakla bekliyorum.
Suada'dan sonra hedefimiz Cahide'ydi. Cahide, yılların Cahide'si...
İçeriği, dekoru, şovları sürekli değişse de aslı hiç değişmiyor. Hep tıklım tıklım, hep eğlenceli, hep kınalı, hep coşkulu ve leziz...
Bir kere daha gözlerime inanamadım.
Diyelim 300 kişi aynı anda sekmeyen bir servisle yemek yiyor; o arada kına geceleri patlatılıyor, sahnede peş peşe şovlar sergileniyor.
Yemek bitiyor, siz ne olduğunu anlamadan tüm masalar kalkıp mekan kulüp havasına bürünüyor. Kutlamalar, doğum günleri, dansçılar, dansözler derken Cahide her gece tıkır tıkır işliyor. Helal olsun.
Hâlâ en eğlenceli yer orası.
Eğlence demişken. Dün sabah gazeteye geldim ki, GÜNAYDIN ekibinin yüzünde güller açıyor. Geçen cuma hep beraber dışarı çıkmışlar. Beni çağırmamışlar, yazdım kenara ama olsun. Sortie'nin içinde açılan Türkçe müzik mekanı Desibel'e gitmişler, anlata anlata bitiremiyorlar. Desibel'i de bir kenara not edelim o zaman.
Tabii yine aldığım duyumlara göre Nişantaşı Sess almış yürüyor.
Anjelique'in üst katı bence dans etmek için en iyi seçenek.
Ve elbette Emirgan'daki La Boom ve yanı başındaki Gizli Kalsın benim ilk üçümün arasında, asla geri düşmüyor.
Şimdi sırada merak edip görmek istediğim Flamingo'nun 2014 kış sezon versiyonu ve Pera'daki Pop var.